• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Mahallenin 23 yıllık delisi “akit”!

12 Eylül 2016
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

23 yılı tamamlamışız.

Bir tane A3 çıkış makinesi ile günlük ulusal gazete çıkarmaya kalkışılmasındaki “deli”lik, yayın çizgisine de sirayet ettiği için..

“Mahallenin delisi” denildi..

Kimi aşağılamak için bu tanımlamayı yaptı..

Kimisi “biz onların yazdıklarını yazamayız” derken, kendilerine gerekçe göstermek için.

 23 yılda, çok zor günler geçirildi..

Arkasında bir holding olmayan..

Bürokraside uzantıları bulunmayan..

Politikada “Bizim vazgeçilmezimizdir” diyecek organik bağlantıları olmayan..

Okuyucusundan aldığı destek ve Allah’ın yardımı ile bugünlere gelen bir gazete..

12 Eylül 1993’te yayın hayatına başladıktan hemen üç ay sonra, DGM ile tanışmıştık..

Ve o günden bugüne..

Mahkeme tebligatı getiren postacımız, kapımızdan hiç eksik olmadı..

Mesai günlerini vazgeçtik, “Hafta başına birikiyor” diyerek, “onar-onbeşer”li tebligat zarflarını tatil günü olan cumartesi günleri dahi getiren postacılarla adeta hısım olduk..

Zannetmeyin ki, o tebligat zarfları içinde, gerçekten bir “hak” talebinde bulunanlar vardı...

Ya, “başörtü yasakçısı” bir zalimin, korkutmak için açtığı bir tazminat davasının dava dilekçesi..

Ya da, İmam Hatip düşmanı bir hainin, cezalandırma tehdidi ile susturacağını zannettiği için, yandaş savcılarına hazırlattırdığı bir iddianame..

Ya da.. Ya da.. Bir hortumcunun, “Bana soyguncu diyemezsiniz” içerikli tehdit yazısı..

Bunlarla piştik..

Duruşmalara gittiğimizde, sorumlu yazıişleri müdürlüğünü de yaptığımız için.. Bir sanık sandalyesine oturuyor, hemen ardından diğer dosyada, cübbemizi giyip avukat sandalyesinde savunma yapmaya başlıyorduk.

Hakimler-savcılar da şaşırıyor, “Bu dosyada avukat mısınız, sanık mı” diye sorarak başlıyorlardı duruşmaya..

Büyük holdinglere sırtını dayayıp, 10-15 kişilik avukat ordusu ile yayın hayatını sürdürenlerin karşısında, kıt imkanlarla yayın çizgisini sürdüren bir akit vardı..

Bir günde, 30-35 ceza dosyası..

Bir günde, 15-20 tazminat davası ile rekor kırdığımız 28 Şubat günlerinden sonra..

Parmağımızdaki yüzüğe kadar her şeyimizin haczedileceği iddiası ile açılan 312 General davası..

Bir generalin.. Bilemediniz 2-3 generalin bir araya gelerek açtığı davaları görmüştük de..

312’sini bir arada hiç görmemiştik..

Kimse görmemişti.

Elhamdülillah.

Allah onlara fırsat vermedi.

Akit’in sonunu göremediler..

Kendi sonlarını gördüler..

¥

O badireleri de atlattık..

İçimizi en çok acıtan sürece geldik..

FETÖ davalarına muhatap olduk..

Adliyede karşılaştığımızda selamlaşıp, hal hatır sorduğumuz, “Şöyle bir dava var, elinizde emsal Yargıtay kararı var mı” diye sorulduğunda, yardımcı olmaya çalıştığımız meslektaşlarımızın, “davacı vekili” sıfatı ile bize dava açtığı günleri gördük..

Fetullah Gülen’in şahsında, dindar insanları tahkir eden kartelcilere verdiğimiz cevaplar sebebi ile açılan davalar yerine..

Bizzat Fetullah Gülen’in akit’e açtığı davalara şahit olduk..

Gülen’in avukatlarının, duruşma salonunda, yüzümüze bakmadan önümüzden geçip gittiği günleri yaşadık..

“Müminlere karşı müşfik, kafirlere karşı şedit olma” ilkesinden hareketle, yasakçılara yönelik sert yayın çizgimizi eleştirerek, bize “tedbirli olma” tavsiyesinde bulunanların, “mümin kardeşleri”ne gösterdikleri şeddadlığın ağırlığını tüm bünyemizde hissettik.

17 Aralık’a kadar..

Her şeye rağmen.. Yine ayetteki “müşfik olma” ilkesini uygulamaya çalıştık..

17 Aralık’tan sonra..

15 Temmuz’dan sonra..

Artık, nereye koyacağımızı bilemediğimiz “hain” bir yapı ile karşı karşıya olduğumuzu anladık..

Ama pes etmedik.. Etmeyeceğiz.

Önceki gün 28 Şubatçılar..

Dün Ergenekoncular..

Bugün ise FETÖ’cülerin açtıkları dava dosyaları ile dolaplarımız dolmuş durumda...

Dava açanların büyük çoğunluğu ise..

Şimdi yurtdışına kaçmış durumda..

Ekrem Dumanlı mı dersiniz..

Abdullah Abdülkadiroğlu mu dersiniz..

Akın İpek mi..

Prof. Sami Karahan mı..

Daha nice nice Fetullah Gülen sempatizanlarının..

Yüzlerce trilyonluk tazminat..

Yüzlerce yıllık ceza davaları ile susturmak istediği akit, bugün 23. yaşını doldurdu..

Kimi çıkıp diyebilir ki: “Ama 28 Şubatçılar.. Ergenekoncular.. Onlar da bak bu ülkedeler..” 

Evet, 28 Şubatçılar, Ergenekoncular bu ülkedeler ama..

Eski zalimliklerine son verdiler..

Yasakçılıkta ısrar etmediler..

Elhamdülillah, başörtü artık sadece öğrencilerde değil, memurlarda da. Hatta mahkemelerde, poliste bile serbest..

Bu yolda, eminim ki; karınca kararınca.. akit’in de yasakların kalkmasında önemli katkıları oldu..

Riyakarlıkların göz önüne serilmesinde büyük rolü oldu.. 

Gözlerin açılması için büyük işlev gördü..

¥

Kurban Bayramınızın, Allah’a yaklaşmamıza vesile olması temennisi ile..

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23