• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

“Mazoşist” avukatlardan kaygılıyım!

06 Nisan 2016
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

Daktilo şeridi eskidiğinden, “Bunu okuyamıyorum hakim bey” diyen avukata..

Alaylı bir gülümseme ile..

“Beğenmiyorsan, hayrına iki tane daktilo şeridi alıp getir de.. Sizden de yargıya bir hayır olsun, avukat bey/hanım” diyen hakimlerden..

Bugün geldik..

“Avukat beye, önceki duruşmalardan da bir çıktı verin.. Dava dilekçesi yoksa, onu da hemen yazıcıya yollayıverin” diyen hakimlere..

Çok değil, 6-7 yıllık süreçte yaşadığımız bu devasa değişikliğe rağmen..

“Kıymet bilmeyen” avukatlar..

“Kaygılıyız” diyorlar..

Ben de bu baroların dürüstlüğünden, ahlakından, hakkaniyetinden kaygılıyım..

Avukatlık yaptığım yıllarda.. Adliyeye girdiğimde, hafakanlar basardı..

Yargıdaki sol kadrolaşma sebebi ile, farklı ideolojideki yargı çalışanlarının “sakallı avukat geldi” fısıldaşmalarına kızmamdan mıdır....

İcra memuru, mahkeme kalemi çalışanlarının arzuladıkları haracı verme konusundaki isteksizliğimden midir.. 

Adliyeye girdiğim gibi.. 

En hızlı şekilde ordan çıkmayı ister, kapının önüne kendimi bıraktığımda, derin bir “Oh” çekerdim..

“Adliye olmasa, ne güzel avukatlık yaparım” diye düşünürdüm..

Durun canım.. 

Gülmeyin hemen..

Benim bu cümlemi.. “Okullar olmasa, Milli Eğitim’i ne güzel idare ederim” diyen Maarif Bakanı’nın sözüne benzeteceksiniz ama...

“Bana hafakanlar basıyordu” dememe sebep olan adliye binalarına gitme zorunluluğu.. 

Bugün tarih oldu..

Artık gerçekten..

Adliye binalarına gitmeden..

Benim açımdan bakarsanız..

“Hafakanlar basmadan..”

Artık oturduğunuz yerden, avukatlık yapabiliyorsunuz..

Büronuzdan. Evinizden.. Hatta eleştirdiğim avukatlar sınıfı için söyleyeyim.. Tatile meraklı iseniz.. Tatilde otel odanızdan.. UYAP’a giriyorsunuz.. Mahkemeye gitmeden.. Davalara cevap da yolluyorsunuz, delil de bildiriyorsunuz, hatta temyiz dilekçesi bile verebiliyorsunuz..

Hatta hatta..

İnanmayacaksınız ama..

Oturduğunuz yerden..

Dava bile açıyorsunuz.. İcra takibi bile yapabiliyorsunuz..

Tüm bu devrime rağmen.. Bu güzelliklere rağmen.. Baro yönetimleri, (parası nihai noktada halkın cebinden çıkacak şekilde) gazetelere ilan verip, “Kaygılıyız” diyorlarsa..

Ben bu baro yönetimlerinin “mazoşist” oldukları konusunda endişeliyim.

Baroların “Kaygılıyız” dedikleri siyasi iktidar döneminde hayata geçirilen UYAP sayesinde avukatların yaşadıkları kolaylıkları.. 

Başlıklar altında geçmeyelim..

Biraz ayrıntısını vereyim..

Masa başında avukatlık yapan Ümit Kocasakal ve benzeri baro yönetimindekiler belki bilmezler..

Ben kendilerine hatırlatayım..

UYAP öncesinde..

Diyelim ki.. Bir temyiz dilekçesi vereceksiniz..

Mahkemede hakime havale ettirirsiniz.

“Kaleme götürüp, harcı hesaplattırırsınız” diye devam edeceğim ama..

Edemiyorum..

Bir temyiz dilekçesini havale ettirmek için, 1.5 saat hakim beklediğimi/aradığımı bilirim ben..

Nöbetçi hakim duruşmada imiş..

Diğer hakim de havale edermiş ama, misafiri gelmiş, kapıyı içerden kilitlemiş..

Falanmış, filanmış..

Diyelim ki.

Havaleyi aldınız. Bitti mi?

Nerdee?

Kalemde harcı hesaplattırdınız, posta masrafını öğrendiniz ve veznenin yolunu tuttunuz.

Veznede, tek sıra halinde kuyruk oluşturup, araya kaynak olacak avukat arkadaşlarınızı dikkatle gözetleyerek, harcı yatırdınız..

Bitti mi?

Hayır..

Dosyanın Yargıtay’a gitmesi için.. Büyük adliyelerde bina içinde, küçük adliyelerde yakındaki postaneye giderek, posta pulu alıp, dilekçeye eklediniz..

Postane biraz uzakta mı?

İstenilen posta pulu miktarından % 10-15 oranında fazla parayı, kalemdeki müdür/müdire hanıma verdiniz...

“İşte şimdi tamam..” diyeceksiniz ama..

Benim gibi titiz avukatlar için..

Hâlâ işlem bitmiş değil.

Temyiz dilekçesinin, bir de “temyiz defteri”ne kaydının yapılıp, numarasının alınması işlemi var..

Geldik tekrar mahkeme kalemine..

Müdür beye/müdire hanıma verdiniz dilekçe, pul ve harç makbuzlarını..

Onlar, hiç oralı bile değil..

Dikkat çekmek için..

Öksürürsünüz..

Anlayan yok.

“Rica etsem, temyizimizi kaydeder misiniz?” dediğinizde.

“Avukat bey iş yapıyoruz burda, görmüyor musunuz! Biraz bekleyin canım!”

“İş” dedikleri ise..

Masadaki devletin telefonu ile.

Arkadaşıyla yaptığı laklak.. 

Size belki biraz sıkıcı gelecek ama..

Tarihe de not düşmüş olalım..

Belki utanması olanlar, birazcık hicap duyarlar..

Temyiz ettiğiniz kararda hükmedilen miktar, bugünün parası ile, 5-10 bin lirayı geçiyorsa.. Adliye veznesi de almaz, o harcı.. Kilometrelerce uzaklıktaki Maliye veznesine gidip, harcı oraya yatırmak zorundasınız. 

Bunların hepsi, ama hepsi.. Artık mazi oldu.. Yeni nesil “Mazi”den anlamaz, “tarih oldu..” Hem de son 6-7 yıl içinde.. (Aynı bürokrasi, vatandaşın vereceği temyiz dilekçesi için de aynen geçerliydi..)

Şimdi bu işler nasıl mı oluyor?

Ayaklarınızı uzattığınız yerden..

Bir elinizde meyve suyu.. Diğer eliniz klavyede.. İnternetten Adalet Bakanlığı’nın UYAP sistemine giriyorsunuz. Temyiz dilekçesi vereceğiniz dosyayı açıyorsunuz. Yazdığınız dilekçeyi, çıktı bile almadan.. Bilgisayar ortamında mahkemeye yolluyor, harcı otomatik hesaplayıp, 10 saniyede bankadaki hesabınızdan veya Barokart hesabınızdan ödeyip.. Bir aksilik olmaması için, “iş emri nosu”nu kaydedip, istirahate çekiliyorsunuz..

Büronuzdan adliyeye gitme süresini de ayrı tutarak söylüyorum.. 

7 yıl önce, 1 saat ile, 2.5 saat arasında yapabileceğiniz bu temyiz dilekçesi verme işlemini..

Şimdi, büronuzdan ayrılmadan. Arada, gelen telefonlara da bakmayı sürdürerek..

2 dakikada bitiriyorsunuz..

Ve bu rahatlığa.. 

“Teşekkür ederim AK Parti” demesi gereken baro yönetimleri..

5 Nisan Avukatlar Günü’nü bahane edip..

“Kaygılıyız” diye ilan yayınlatarak karşılık veriyorlar..

Bu nankörlüğe karşı.. Bu vicdansızlığa karşı..

Ben çok kaygılıyım.. Çooook!

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23