• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

O kadar sanatçısınız, iki kişiye maaş veremiyor musunuz?

15 Mayıs 2017
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

İnsanlara “iyilik” penceresinden bakmak isterim..

Kimsenin kötülüğünden sevinç duymam...

“Vurana elsiz, sövene dilsiz gerek” felsefesine gönülden inanırım..

“İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın” sözünün doğruluğunun ve uygulanması gerektiğinin samimi destekçisiyim..

Ama..

Ama bir avuç şarlatana da, meydanı bırakamam.

Ne imiş?

İstanbul Adliyesi’ndeki savcı Selim Kiraz’ın katili..

Onlarca polisin katili.

Hatta kendilerine maşa olarak kullanmak için kandırdıkları çocukları terörist yaparak, onların da  katili olan DHKP/C..

Bir öğretmen ve bir araştırma görevlisi ile ilgili kampanya başlatmış..

Öğretmenin ismi Semih Özakça

Araştırma görevlisinin ismi Nuriye Gülmen..

Şurda burda, örgüt elemanları ile birlikte fotoğraflarını, destek eylemlerini görmeniz mümkün..

Kampanyanın odağındaki bu iki isim açlık grevine başlamışlar...

Daha önce de, onlarca teröristin başladığı gibi..

Talepleri ne?

Bu iki isim, KHK ile memuriyetten atılmış, işlerine geri dönmek istiyorlarmış.

DHKP/C bağlantısını dikkate alarak, taleplerini yorumlayacak olursanız..

Şunu istiyorlarmış: “Bize emanet edilen çocukları zehirlemeye devam etmek istiyoruz. Bize engel olmayın.”

Hiç kimsenin işinden atılmasına..

Açlık grevine başlamasına sevinecek değilim..

Dönmek istedikleri meslek, öğretmenlik (biri ilkokul, diğeri üniversite) yerine..

Kimseye zarar veremeyecekleri bir meslek olsa..

Örneğin bir laboratuvarda görevli olsalar..

Önlerine gelen numunenin tahlili ile sınırlı bir iş yapsalar..

Ne bileyim, veteriner olsalar.. Hayvan sağlığı ile ilgili bir konuda çalışıyor olsalar..

Veya meslekleri ziraat olsa..

“İnsanlara açıktan bir zararlarının dokunma ihtimali zayıf” derim..

“Göreve dönme istekleri”ne, daha toleransla yaklaşabilirim.

Ne de olsa, “İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın”a, gerçekten inanan insanlardanız..

Ama..

Ben “İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın” derken.

Onlar çocukları zehirleyip, DHKP/C’ye köle yapıp..

Savcının odasına yollayıp, görevi başında onu katledecek birer robot haline getiriyorlarsa..

Çocukları, devletin polisini öldürmek üzere, gözleri dönmüş bir şekilde, tetiğe basan kuklalar haline dönüştürüyorlarsa..

Kusura bakmayın..

O açlık grevine yatan öğretmenlerin işlerine dönmesini sağlamak ile..

İnsanı yaşatmış olmayız..

Tam aksine.. 

İnsanları öldürmüş oluruz.

Hem çocuklarımızı öldürmüş oluruz.

Hem de o çocuklarımız vasıtası ile, savcılarımızı, polislerimizi öldürmüş/öldürtmüş oluruz..

Onun için..

Süslü cümleleri bir kenara bırakıp.

Sadede gelelim..

Semih Özakça ile Nuriye Gülmen’e destek veren o kesimden, bu kesimden insanların birkaçını burada sıralayıp..

Kendilerine soralım..

“İşinden gücünden oldular. Hayatlarını adadıkları mesleklerinden uzaklaştırıldılar” diyen Fazıl Say..

Rıfat Ilgaz’ın şiirinden parçalar okuyarak topluma seslenen Genco Erkal’lar, Füsun Erbulak’lar, Sevinç Erbulak’lar, Mert Fırat’lar, Şevket Çoruh’lar, Tilbe Saran’lar, Alican Yücesoy’lar, Defne Halman’lar, Yiğit Sertdemir’ler...

ve daha niceleri..

Ya bu kadar adamsınız.. Bu kadar kadınsınız..

Dünya çapında piyanistsiniz..

Dünya çapında tiyatrocusunuz..

Bir filmden, yüzbinler alan aktörlersiniz..

Topu topu iki kişiye, bir ilkokul öğretmeni ve bir araştırma görevlisine, 3’er bin lira maaş verecek paranız mı yok?

“Kaldır başını uykulardan” diyerek..

“Böyle yürek böyle atardamar” diyerek.

“Atmaz olsun” diyerek..

İki ismin göreve iadesini istiyorsunuz da..

Başınızı uykudan bir de siz kendiniz kaldırsanız..

“Böyle atardamar, atmaz olsun” deseniz...

Pamuk ellerinizi ceplerinize atsanız..

İki tanecik mağdur(!) arkadaşınızı..

Maaşa bağlasanız..

Her şeyi devletten beklemeseniz..

Nasıl olur?

Paranız mı yok, yüreğiniz mi yok?

Yoksa, derdiniz iş, derdiniz maaş değil..

Çocukların zehirlenmesine zemin hazırlamak mı?

Açıkça söyleyin canım..

Topu topu iki kişinin görevine iade olması için, bu kadar hokkabazlık yapmaya değer mi?

Önceki açlık grevlerinde..

Cezaevindeki tutukluların salıverilmesi isteniyordu..

Bunu yapabilecek olan da, sadece devletti..

Suç sabit iken, devlet ne yapsın.. Suçluyu, nasıl serbest bıraksın..

Bir kısır tartışmaydı, avara kasnak gibi dönüp duruyorduk..

Ama bu açlık grevinde çözüm basit..

Devlete çağrı yapıyorsunuz: “Göreve döndürün.. Maaşlarını almaya devam etsinler..”

İyi de..

Bunu siz de yapabilirsiniz..

Görev önemli değil..

Verin maaşlarını..

Açlık grevindekiler amaçlarına ulaşmış olsunlar..

Karşılığında da..

Arzu ediyorlarsa, tiyatrolarınıza gelsinler..

Size yardım etsinler..

Filmlerinizde, size katkı sunsunlar..

Ama..

Okullarda bizim çocuklarımızı zehirlemesinler..

Bizim çocuklarımızı, terörist örgütlere yönlendirmesinler..

Olur mu, anlı şanlı piyanistler.. Anlı şanlı tiyatrocular.. Anlı şanlı müzisyenler..

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23