• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Olaylara bir de bu açıdan bakın!

30 Mayıs 2018
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

144 bin seçmenin yeri değiştiriliyormuş..

Kıyamet kopuyor..

Sanırsınız ki, 144 bin seçmenin yer değişikliği ile, 20-30 milletvekili kazanılır. İktidar bir partiden alınır, başka bir partiye teslim edilir..

Yok böyle bir şey..

Son seçmen ve milletvekili sayılarını esas aldığımızda..

144 bin seçmenin yeri değiştirildikten sonra.. 

Bu 144 bin seçmenin tamamının oyu tek bir partiye verilmiş olarak açıklansa bile..

Aslında o seçmenlerin tamamı, özgür iradeleri ile oy kullanacak olsalar, yeni bölgelerinde oy verdikleri partiyi tercih etmeyecekleri ihtimali de gerçek olması şartı ile.

O partinin kazanabileceği milletvekili sayısı, 1 fazla olabilir. Bilemediniz 2 fazla olabilir..

Hepsi hepsi bu..

Ama 144 bin seçmen üzerinden çıkartılan yaygara ile, seçimin tamamının güvenliğine gölge düşürmeye çalışıyorlar..

Diyebilirsiniz ki, “Madem bu kadar önemsiz.. 144 bin seçmenin yeri değiştirilmesin, tartışma da olmasın..”

İlk bakışta doğru söylemiş olursunuz..

Ama..

144 bin seçmene tehditlerle kullandırılacak farklı oyun terör örgütüne vereceği cesaret, başka seçim bölgelerinde de aynı metodun tekrarlanmasını zemin hazırlayabilecektir..

Sinek küçüktür ama mide bulandırır..

Küçük küçük yerlerde de olsa, PKK tehdidi ciddi ise.. O tehdidi ortadan kaldırmak, mide bulandıracak sineği ortadan kaldırmakla eşdeğerdedir..

Bu açıdan, 144 bin seçmenin yerinin değişmesi, doğrudur..

Deniz Baykal artık yürüteçle yürüyebiliyormuş..

Seçildiğinde de, TBMM’ye gelebilecek imiş!

Kim açıklıyor bunu?

Doktoru mu?

Hayır..

CHP’nin Genel Başkan Yardımcısı Çetin Osman Budak açıklıyor...

Anlaşılan eleştiriler yoğunlaşmış..

Milletvekili adayına, “Hayatta mı değil mi belli olmayan Deniz Baykal’ın isminin yazılı olduğu listeye oy vermemizi nasıl isteyebiliyorsunuz” itirazları yüksek sesle dillendirilmiş olmalı ki..

Genel Başkan Yardımcısı, müjdeyi veriyor: “Deniz Baykal, yemin törenine gelecek!”

Bu müjde yerine, Genel Başkan Yardımcısı bize şöyle ön profilden bir boy fotoğrafı paylaşsaydı, daha fazla yarara geçerdi..

Baykal yürüteçle mi yürüyor, yatakta mı yatıyor, gözlerini açabiliyor mu, bir bilseydik..

Kafamızdaki sorular da, birazcık cevap bulsaydı.

Herkes, kısa günün kârına bakıyor..

Bugünü kurtaralım..

Seçimi bir atlatalım..

“Nasıl olsa yemin günü, bir başka yalan uyduruveririz!” mantığı ile hareket ediyorlar..

Muharrem İnce seçim meydanlarından Tayyip Erdoğan’a soruyor: 

“Demirel’in yaptığı köprüden neden 10 TL’den geçiyoruz da, senin yaptığından neden 100 TL’ye geçiyoruz? Bunun cevabını ver.”

“10 TL’lik köprü”den kasıt İstanbul Boğazı’ndaki köprü..

100 TL’lik köprüden kasıt ise, İzmit Körfezi’ndeki Osmangazi Köprüsü..

El insaf yani..

Bir pire, biri deve..

Birinin yanında iki tane daha alternatif var..

İlaveten denizaltından bir alternatifi daha var: Avrasya..

İlaveten aracı olmayanlar için bir alternatif daha var: Marmaray..

Diğer köprünün uzunluğu ise, önceki köprüye göre iki misli..

Vatandaşa kazandırdığı yoldan tasarruf, Demirel’in köprüsüne göre 10 kat daha fazla... Hem zamandan tasarruf, hem benzinden.. 

Feribotu saymazsak, alternatifi de yok..

Feribotu sayarsak, zaten onunla aynı fiyat..

Hepsini bir kenara bırakalım..

Tayyip Erdoğan’ın yaptığı bir köprü daha var..

Yavuz Sultan Selim Köprüsü..

Süleyman Demirel’in yaptığı köprü ile aynı boğazda yer alıyor..

Geçiş fiyatı da, Demirel’in yaptığı köprü ile benzer..

Tüm bu bilgilere rağmen, şimdi ben merak ediyorum..

Fizikçi Muharrem hangi akla hizmet, yan yana iki köprüyü karşılaştıracağına, biri İstanbul’da, Diğeri Kocaeli’deki iki köprüyü karşılaştırmaya kalkıyor?

Coğrafya bilmediğinden mi?

Uzunluktan anlamadığından mı?

Mantık yoksunluğundan mı?

“Mantık yoksunluğu” dedim de..

Bu ihtimali güçlendiren bir somut veri daha aklıma geldi..

Hatırlarsınız, Muharrem İnce’nin Tayyip Erdoğan’ın Pensilvanya’ya gittiği iddiası vardı..

Sayın Erdoğan resti çekince, “Gitmedim.. Belgesini göster. Göstermezsen namertsin” deyince..

İnce de, belge yerine şu açıklamayı yapmış:

“Kiminle gittiğini biliyorum. Bana bunu söyleyen kişi seninle birlikte giden kişi. Beraber gittiniz. Ama ona zarar verirsin biliyorum. Şimdi aranız bozuk.”

Tayyip Bey’le birlikte gitme iddiası eğer doğru ise..

Tayyip Bey, kiminle gittiğini zaten biliyor demektir.. Dolayısı ile, Muharrem İnce’nin bunu açıklamasına gerek yok. Erdoğan o kişiye, şimdiden zarar verebilir.. 

“Zarar görmemesi için, isminin açıklanmaması” ihtimali hangi durumda gündeme gelebilir?

Söylenilenin iftira olması durumunda..

Bu söylenilen iftira ise..

“Yanında şu vardı” açıklaması, ancak o kişinin yalancı şahitliği ile mümkün.. Dolayısı ile Muharrem İnce, yalancı şahitliğe hazırladığı kişiyi korumak için, ismini açıklamıyor..

Sizce de öyle değil mi?

Muharrem İnce senaryo yazar da.

Biz yazamaz mıyız..

Muharrem Bey’in senaryosuna benzer, bir senaryo da biz yazalım:

“Geçtiğimiz gün telefonum çaldı.. Bir baktım.. Amerika numarası.. Telefonu açtım, muhatap kendisini tanıttı.. ‘Ben Amerikalı bilmem kim..’ dedi.  İsmini vermeyeceğim tabii.. Amerikalı yetkili dedi ki:

‘Sizde cumhurbaşkanlığına aday olan Muharrem İnce, geçtiğimiz günlerde bir açıklama yapmış.. ‘Cumhurbaşkanı olduğumda, Fetullah Gülen’i iade etmesi için ABD’ye 6 ay süre vereceğim. İade etmezlerse, İncirlik’teki ABD askerleri, Noel bayramını Washington’da kutlarlar’ demiş..

Bu açıklama üzerine, kendisini aradık. ‘Gel buraya Muharrem’ dedik.. ‘Bu açıklamayı hemen düzelt’ dedik.. Sağolsun kendisi de, ‘Hemen bugün komutanım’ dedi.’

Dün Muharrem Bey’in bir TV programında yaptığı konuşmaya baktım. Gerçekten bana telefon eden Amerikalı’nın dediği gibi(!?) önceki açıklamasını düzeltiyordu:

‘Ben ‘İncirlik Üssünü kapatırım’ demedim. ABD askerlerin Noel tatilinde kendi ülkelerine bayram yapmaya gideceklerini söyledim!’

CHP’li Muharrem İnce’nin ABD’ye posta koyması da, işte bu kadar..

48 saat bile sürmüyor..

ABD’den gelecek bir telefona bakıyor..

Telefon geliyor..

Edilen laf, hemen geri alınıyor..”

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23