• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Rıza Sarraf’ta da FG serisi çıkmış!

10 Aralık 2017
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

Daha önce de, bir başka vesile ile anlattığım fıkrayla başlayayım.

Uyanık birkaç arkadaş; tren seyahati sırasında, gücü kuvveti yerinde, ancak hareketlerinden saflığı belli vatandaşı gözlerine kestirmişler..

Trendeki imdat kolunu gösterip, numaradan birkaç deneme de yapıp, “Bu kolu çekmek için büyük güç ister. Çekemiyoruz” demişler. 

Saf vatandaş dolduruşa gelmiş.

Adamın okuma-yazması olmadığı ve daha önce de böyle bir imdat kolu görmediğinden, gösterilenin gerçekten “güç denemesi” için konulduğunu sanıp, yerinden kalkıp, gücünü göstermek istemiş.

İmdat kolunu çekmiş..

Hem de kolaycacık..

Tabii, tren durmuş!

Görevliler gelip, kızgınlıkla “Ne oldu, acil bir şey mi var? Kim çekti bu kolu?” diye sorduklarında da, saf vatandaşımız kendisini güçlü bir kişi olarak tanıtmak için, “Ben çektim ağam ben. Hemi de tek kolumla!” demiş..

Şimdi Rıza Sarraf’ın ABD’deki sözde itirafları da, buna benziyor..

Soruyorlar: “Cezaevinde içki getirtmek istedin mi?”

“Evet” diyor..

Soruyorlar, “Yasak olmasına rağmen, cezaevinde iken cep telefonu ile dışarıyı aradın mı?”

“Evet” diyor..

“Tutukluyken gardiyana rüşvet vermeyi teklif ettin mi?” diye soruyorlar..

“Evet” diyor..

Soruyorlar: “Cezaevine kadın getirme?..”

Her soruya verilen cevap, “Kolu ben çektim. Hemi de tek kolumla” modunda..

Hani neredeyse “Roma’yı ben yaktım” diyecek de..

Şimdilik onu, son duruşmalara bırakıyor olmalı..

Bu kadar rezalete imza attığını söyledikten sonra.

ABD’de adaletin “a”sı varsa, artık kimsenin ona itibar etmemesi gerekir..

Bu; sözde itirafların “palavracının tekinin sürdürdüğü yalanlar serisi” olarak görülmesi gerekir ama..

ABD, bu!

Yalancılar, sahtekarlar, namussuzlar orada baş tacı..

Ve sonuçta esas sadede geliyorlar..

“Altın kaçakçılığı yaptın mı?”

“Yaptım” diyor.

“Gıda ihracatın hayali miydi?” diye soruyorlar

Ona da “Evet, hayaliydi” diyor.

“Bunları yapabilmek için rüşvet verdin mi?” diye soruyorlar..

“Evet, verdim” diyor.. 

Bu işlerin laf ile olmayacağı, biraz da belge olması gerektiği akıllarına geliyor..

Soruluyor: “Var mı belgesi?”

Bu soruya da, “Evet, var” diyor...

Gözümüzü faltaşı gibi açıp, bekliyoruz ki, “veren ve alan”ı gösteren bir banka dekontu ibraz etsin..

Bir kağıt sunuyor..

Kendi muhasebesinin tuttuğu not imiş..

Orada kendileri yazmışlar: “Şuna şu kadar.. Buna bu kadar.”

Kendi notunu gösterip, “Al sana rüşvetin belgesi” diyor..

Hani “Napolyon’a da rüşvet verdim” dese...

Kendi tuttuğu notları gösterse..

Kimsenin itiraz edeceği yok..

Hızını alamıyor..

“Türkiye’de cezaevinden çıkmak için para verdin mi?” diye sorulunca.. 

“Evet” diyor..

“Rüşvet miydi yani” diyorlar..

“Kısmen” diyor..

Hani, “Tamamı rüşvetti” dese, daha iyi olacaktı ama..

Birazcık da şaşırtmaca yapıyor olmalı..

Atıyor da atıyor..

Son duruşmada da, ne ilgisi varsa.. 

İstanbul Boğazı’na nazır yalısında yapılan tadilatı soruyorlar..

Kanlıca’daki yalısı için “Evet, yasadışı tadilat yaptım ve suçtu” diyor..

Madalya bekler gibi..

“Her şeyi kabul etme”si hakimin de dikkatini çekmiş olmalı ki..

Arada..

“Şu sanığa boğaz pastili verin” diyor..

Anlayın yani.. 

O kadar!

¥

“Gardiyanı da ben ayarladım. Avukatı da ben satın aldım.. Rüşveti de ben verdim.. Roma’yı da ben yaktım” itirafları ile devam eden Rıza’ya, soruyorlar:

“Fetullah Gülen ve grubunun terör örgütü olduğuna ilişkin iddialar var. Ne biliyorsun?”

Büyük bir özenle..

Büyük bir titizlikle..

Sanki daha önce anlattıklarının hepsi kesin doğrularmış gibi..

“Ben terör örgütü olduklarına dair bir şey görmedim. Böyle bir iddiada bulunamam..”

Ay, mendil verin, gözlerim yaşardı..

Bu ne hassasiyet, Rıza?..

Bu ne; haksızlık etmeme eksenli incelik Sarraf?

Tam bu noktada..

Maillerimi karıştırırken..

Bir okurdan küçük not:

“Biliyor musunuz, Rıza Sarraf’ın, FG serili bir aracı var.. FETÖ’nün güçlü olduğu dönemde alınmış bir araç.. FETÖ’ye şirinlik yapmak isteyenlerin araçlarına taktırdıkları seriden: 34FG3450!”

Vay canına..

Daha önce de, Hasan Cemal’le ilgili benzer bir iddia gelmişti..

Tesadüf mü acaba bunlar?

FETÖ güçlü olduğu tarihlerde alınan araçlara takılan “FG” serili plakalar..

Ve piyasada, “FG” serili plakalar üzerinden yapılan tartışmalar..

Geldi, Rıza Sarraf’ta da karşımıza dikildi..

“Olamaz, Rıza 17 Aralık’ta gözaltına alınanlar, sonrasında tutuklananlar arasındaydı. Rıza’nın FETÖ’yle bir ilgisi olsaydı, onu gözaltına aldırmazdı” diye itiraz mı ediyorsunuz..

O zaman siz, FETÖ’yü hiç tanımamışsınız..

Bu örgüt, öyle hinoğlu hindir ki..

En yakınlarındakileri bile.. 

Bir sonraki hedef, eğer gerektiriyorsa.. 

Hiç tereddüt etmezler, satarlar..

Hatırlayın, şimdi yurtdışında kaçak yaşayan Zekeriya Öz, 2013 Ekim’inde, bir işadamının parası ile Dubai’ye tatile gitmişti.. 

Döndüğünde ise, 17 Aralık soruşturmaları kapsamında o işadamını gözaltına aldırmıştı..

Kanalizasyonun patlayacağını çaktığı için de.

O işadamını, tutuklama listesinden çıkartmıştı..

Hatırlayın..

Aynı kaçak savcı.. 

FB Başkanı Aziz Yıldırım ile halı saha maçı yapıp.. Ardından tutuklatan adamdı..

Yıldırım’ı aklamak için değil, FETÖ’nün tıynetini göstermek için söylüyorum.

Öyle ise..

Bir araştırılsın, Rıza’nın ABD’de FETÖ için yaptığı “şehadet”in arka planında, 2013 öncesi birliktelik mi var? 

FETÖ, daha büyük hedefleri altetmek için, birlikte iş kotardığı Rıza’yı, 17 Aralık’ta harcamıştı da, şimdi yeniden kazanmaya mı çalışıyor? 

Rıza’nın “FETÖ, terör örgütü mü, bilmiyorum” desteğinin sebebi bu mu?

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23