• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

“Şeyini şey ettiğimin şeyi!”

25 Ekim 2015
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

Tarih, 15 Nisan 2004.

AK Parti iktidarında 1.5 yıl geride kalmış.

Üniversitelerde başörtü yasağının kaldırılması ile ilgili vaad yerine getirilememiş.

Doğan medyası, her gün farklı bir gerekçe ile AK Parti’yi hedef tahtasına koyuyor.. Darbecilerle kol kola girmişler, “Şunu yapamazsınız, bunu yapamazsınız” tehditleri ile, hükümeti ablukaya almışlar..

TBMM Başkanlığı’nın ilk yılı olan 2003’de, 23 Nisan davetiyesinde eşinin ismini de yazmış olan ve linç edilen Bülent Arınç..

2004 yılı davetiyesinde, tedbir mi almış.. Baskılara boyun mu eğmiş.. “Bu şerefsizlerle dalaştığıma değmez” mi demiş..

Tahminim üçüncüden yana ama..

Kendisi ile hayatımda hiç konuşmadığım için, bilmiyorum..

Sonuçta, eşinin adını, davetiyeye yazmamış..

Bir muhabir soruyor: “Eşinizin adını 23 Nisan davetiyelerine neden yazmadınız?”

Tam Bülent Arınç’a yakışan.

Hukuk mekteplerinde ders olarak okutulması gereken..

Tam bir hukukçuya yakışan bir cevap:

“Şeyini, şey ettiğimin, şeyidir.”

Arınç’ın tarihi cevabının tamamını aktarayım:

“Nedeni nedir? Bunun karşılığı şeyini, şey ettiğimin, şeyidir. ‘Nedeni, nedir’ diye yani bunu bana tekrar niye soruyorsun güzel kardeşim! Ne öğrenmek istiyorsun? Bilinmedik ne kaldı, canım kardeşim! Keşke başka bir şey sorsaydınız. Yani davetiyenin neden böyle yazıldığını herhalde siz de çok iyi biliyorsunuz, ben de çok iyi biliyorum. Bundan büyük üzüntü duyuyorsanız, gelin o üzüntüyü birlikte paylaşalım.”

O tarihlerde..

Doğan medya grubu..

Bülent Arınç’ı daha uzlaşılmaz.

Tayyip Erdoğan’ı daha uzlaşmacı görüyorlardı..

Hürriyet’te 26 Nisan 2004’te “Cinnah fısıltıları” başlığı ile, tam bir fitne operasyonu şöyle kaleme alınıyordu: “İki hafta önce ‘şeyinin şeyini ettiğimin şeyi’ çıkışıyla siyasi literatüre katkıda bulunan Bülent Arınç, ev sahibi olarak komutanların yanına gidip kendileriyle ilgilenmeyi ihmal etmedi. Arınç, komutanların yanına güleç bir ifadeyle yaklaştı. Gelgelelim, komutanların TBMM Başkanı’na saygıda kusur etmeyen, ancak çok mesafeli şekilde durmaları dikkat çekiciydi. (..) Arınç, sohbet fazla açılmayınca ‘Bana müsaade’ diyerek uzaklaştı.”

Bu alçakça ifadelerin hemen sonrasında da, ara başlık şöyle: “Erdoğan’la uzun sohbet”

Devamı da şöyle: “Komutanlar, Arınç’tan birkaç dakika sonra yanlarına gelen Başbakan Erdoğan’ı ise tam aksine çok sıcak karşıladılar.”

Köşeyi alıntı ile doldurmayalım..

Dün Bülent Arınç’ın çıktığı CNN Türk kanalı, işte böyle ahlaksız bir medya grubunun içinde yer alıyor..

2004’te Bülent Arınç’a, eşinin başörtüsü üzerinden vururken.. Henüz devirme girişimine cesaretleri olmadığı için.. Tayyip Erdoğan’a ise şirinlik yapıp, yanaşıyorlardı..

Tayyip Erdoğan o tarihlerde CNN Türk’e çıkıp, yol arkadaşlarını rencide etmiyor, “Birilerine kalbim kırık” demiyordu..

Tam da o günlerde.. Doğan grubu, Hilton otelini almanın hazırlıklarını yapıyor. Satın almanın sonrasında da, iki satırlık imar planı değişikliği ile, 3 katrilyonu cebe koymanın planını yapıyordu..

Nitekim, Hilton’u 2005’te aldılar..

Ama 3 katrilyonu cebe koyamadılar!..

Ben beklerdim ki..

Dün Hakan Çelik’in CNN Türk’teki programına çıkan Bülent Arınç da..

Benim hatırladığım gibi..  2004’ü hatırlayıp..

Sorulan sorulara..

“Neden aday değilsiniz” türünden, Doğan medyasının en temiz görünenlerinin bile.. Fitneci sorularına..

“Nedeni nedir? Bunun karşılığı şeyini, şey ettiğimin, şeyidir. Güzel kardeşim. Bundan rahatsızlık duyarak soruyorsan..”

Diye cevap versin..

Öyle cevap vermedi Bülent Arınç..

Halkın seçtiği siyasilere, “istedikleri imar planlarını yaptırtamayınca savaş açan” patronların uşaklarına.. 2004’teki dersin benzerini vermedi..

Oysa..

Ben; Arınç’ın kendi tercihiyle aday olmamasının sebebini merak etmiyorum ki..

Hangi kanala çıkıp, hangi kanala çıkmadığını.. Bundan duyduğu rahatsızlığı merak etmiyorum ki..

Bunlar küçük işler. Bunları iki dakikada çözeriz..

“Gel Akit TV’ye, istediğini konuş, istediğini söyle” deriz, iş biter..

Ama..

İki dakikada değil.

İki yılda çözemediğimiz sorunlarımız var bizim..

Aydın Doğan’ın, kağıt üçkağıdı davasının, 2 senedir nasıl Yargıtay’da bekletildiğini çözemiyoruz biz..

“SPK uzmanları geldi.. ‘Burdaki suç çok net.. Ama sanıklar hakimle anlaştı.. Beraat edecekler’ dediler.. Olabilir mi böyle bir şey?” diye soran Başbakan’ı, gerçeğin ortaya çıkması için didinen Başbakan'ı yargıya müdahale ile suçlayan ahlaksızlar var bu ülkede..

Sonra.. O davanın tam da ihbar edildiği gibi gerçekten beraat ile bittiğini.. Bugün itibari ile de, 2 yıldır Yargıtay’da beklediğini, yaşayarak görüyoruz..

Ama yine de..

Her sorusuna, “Şeyini şey ettiğimin şeyindendir” diye cevap vermemiz gereken..

Kağıt üçkağıtı sanığı patronun muhabirinin sorularına.. “Hilton’dan ne haber?” diyeceğimize.. 

Kağıt üçkağıtçısını sevinçten havalara zıplatacak cevaplar veriyoruz..

Gel Bülent Abi..

Sen Akit TV’ye gel..

Gerçekten söyleyeceklerin varsa..

Burada söyle..

Kağıt üçkağıtçısının televizyonunda.. Söylediklerin fayda değil, sadece zarar verir!

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23