• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Şık hareketler: “Hayır çadırını ziyaret..”

29 Mart 2017
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

Onlar istedikleri kadar “Tek adam” desinler..

İşi daha da büyütüp, hakarete varacak şekilde “Diktatör” desinler..

Sonuçta Tayyip Erdoğan’ınşık bir hareketi..

Tüm söylenilenleri tersyüz ediyor..

“Tek adam” olsa..

Kafasında diktatörlük olsa..

Taa ilçe başkanı, il başkanı olduğu, siyasetteki ilk yıllarında..

Meyhaneleri dolaşıp, ordakilerle sohbet edip, dertlerini dinleyip, onlardan destek ister miydi?

“Diktatör”lük.. 

Ve kendi ideolojisine taban tabana zıt hayat tarzı sürenlerle fotoğraf vermek..

Mümkün değil, bir arada bulunamaz..

Gezi olaylarında da, benzer “duruş”u, aynı “samimiyet”i görmüştük..

Gezi isyancıları, ortalığı birbirine katarlarken..

Polis araçlarına saldırılar düzenleyip, kamu binalarında cam-çerçeve demeyip, talan ederken..

Gezi olaylarının mimarı konumundaki temsilcileri Başbakanlık’ta kabul edip..

Akşamın 23.00’ünden, gecenin sonuna kadar, 04.00’e kadar dinleyen de, “diktatör” suçlaması yapılan Tayyip Erdoğan idi..

Herhangi bir “diktatör”den bir müşahhas örnek getirsinler..

Muhaliflerini, en can yakıcı hareketleri sırasında..

Ortalığı savaş ortamına çevirdikleri bir süreçte..

5 saat dinlesin..

Tek bir örnek göstersinler..

Hani “Hitler” falan diyorlar ya..

“Mussolini” falan diyorlar ya..

Kimden getireceklerse..

Önlerinde yüzlerce yıllık dünya tarihi..

Bir tane örnek getirsinler..

Şu parantezi de açmak zorundayım..

Akşamın 23.00’ünde Gezi isyanının mimarlarını kabul ettiği gün..

Sabahtan o saate kadar, zaten çalışmış, yeterince yorgun düşmüştü, “diktatör”lükle suçlanan o tarihteki Başbakan..

Buna rağmen, “vıdı vıdı”dan başka bir içeriği olmayan Gezi isyancılarının anlatımlarını, 5 saat dinleme sabrını göstermiş, en nihayetinde DİSK sekreteri Arzu Çerkezoğlu’nun saygısız tavırları karşısında, kimseye “eyvallah”ı da olmadığını delikanlıca gösterip, toplantıyı terketmişti..

Soma’da yaşadığımız elim kazada da..

Tüm karalama kampanyalarına rağmen..

Olay yerine gitmiş, 

Provakatörlere rağmen..

Halkın içine katılmış..

Kendisine laf atanları, bir “diktatör” gibi değil, halkın içinden çıkan bir lider tevazusu ile cevaplamıştı..

Dün Sarıyer’deki “Hayır” çadırını ziyareti de..

Yine suçlandığı “diktatör”lük kimliğinin tam tersi bir tevazuyu, bir samimiyeti ispatlıyordu..

Düşünsenize..

Günde üç-dört miting yapacaksınız.. Saatlerce konuşma yapacaksınız..

Ve bu yorgunluğa rağmen, sizinle taban tabana zıt görüşteki insanların bulunduğu bir mekana gidip..

Orda, size karşı çıkanların söylemlerini, isteklerini dinleyip, onlarla sohbet edeceksiniz..

Diktatörlük suçlamasında bulunanları, tam ters köşe yapan, şık bir hareket..

Düşünsenize..

Referandum amaçlı mitingler başlayalı bir aydan fazla oldu..

Muhatabını diktatörlükle suçlayan Kemal Kılıçdaroğlu’nun, bir tane “Evet” çadırını ziyaret ettiğini gördünüz mü?

Bir tane, AK Parti veya MHP teşkilatını ziyaret edip, “Nasılsınız, ne eder, neler yaparsınız” dediğini gördünüz mü?

Geçmiş dönemleri bir kenara bırakalım.. 

Bugün dahi CHP, Akit gazetesi temsilcilerini toplantılarına davet etmeyen, basın açıklamalarına çağırmayan bir politikayı ısrarla sürdürüyor..

Bir tarafta iktidarda olan ve diktatörlükle suçlanan.

Ama muhalifleri ile oturup konuşabilen bir siyasi lider..

Bir tarafta ise..

İktidara gelmek için, çok daha fazla çalışması gereken.

Çok daha geniş kitlelere ulaşması gereken..

Kendisine sıcak bakmayanlara da, söylemini en güzel metodlarla aktarması gereken muhalefet partisi lideri..

Ve o muhalefet partisi liderinin, sert tarzı.. 

Basın mensupları arasında ayrımcı tavrı.. Kendisi gibi düşünmeyenlere, suratsız yaklaşımı..

Elinde henüz bir yetki bile yok iken, yarın neler yapabileceğinin müjdesini verir şekilde despotça hareketleri..

İsteyen istediğine “Diktatör” desin..

Halk Tayyip Erdoğan’ı, kendisine çok daha yakın hissediyor.. Diğer siyasi liderlere göre, çok daha samimi buluyor..

Erdoğan’ı “tek adam olmak”la suçlayanlarda ise, diktatörlük meyli görüyor..

Tayyip Erdoğan’ın “Hayır” çadırını ziyaretinde..

CHP’li vatandaşlar, rahatça düşüncelerini söylemişler..

Hatta CHP’li bayanın sözlerini biraz cılız bulmuş olacak ki..

Çadırdaki başka bir “hayır”cı CHP’li  beyefendi konuşmaya müdahale edip, “Yavuz Sultan Selim Köprüsü” ismi üzerinden tartışma açmış..

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, tüm yorgunluğuna rağmen.. 

Nezaketen gitmiş olduğu bir mekanda, kendisine bir ikramda bulunulup..

Hiçbir tartışmaya ve karşı fikir serdetmeye ihtiyaç hissetmeden..

 Karşılarındaki kişinin, halkın % 52 oyunu alarak, devletin en tepesindeki yönetici olmaya hak kazandığını hatırlayıp..

“Boşverin Sayın Cumhurbaşkanım, ‘Evet’i, ‘Hayır’ı... Siz buraya geldiniz ya.. Karşı görüşten bir grubu da ziyaret edip, hal hatır sordunuz ya.. Bu bize yeter. Bu tüm Türkiye’ye yeter.. Siz ‘evet’ için günde 18 saat çalıştığınıza göre.. Yolunuzda samimisiniz... Biz de kendimize göre samimiyiz.. Biz de ‘hayır’ için çalışacağız.. Hakkımızda hangisi hayırlı ise, Allah onu gerçekleştirsin” diyeceklerine..

Aynen Gezi isyancıları gibi..

“Vıdı vıdı” yapmaktan geri durmuyorlar..

“Alevi vatandaşlar, köprüye verilen Yavuz Sultan Selim isminden rahatsız”mışlar..

Ama cevabını da aldılar..

Tüm yorgunluğuna, eminim muhataplarından çok daha az uyku ile orada bulunduğu gerçeğine rağmen..

Tayyip Erdoğan’ın cevabı çadırı ziyaret kadar şık bir örnek idi: “Bir üniversitemize de Hacı Bektaş Veli ismini verdik.” 

Objektif gözle bakarsak..

Bu kafa ile gittikleri sürece, “Hayır”cıların başarılı olamayacakları tartışmasız... “Evet”in başarısının nereden geldiğini ise, sanırım izaha hiç ihtiyaç yok!

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23