• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Taşbaş’ın uydurduğu senaryo!

13 Haziran 2016
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

İnsanda utanma duygusu kalmayınca.

Artık her şey boş..

Daha bir yıl öncesi idi..

“HDP’nin baraj altı kaldığı bir senaryo, AK Parti’ye mi yarar sanıyorsunuz? (..) Parlamento dışı kalan Kürtler, Rojava’da yaptıkları gibi “kendi yoluna gitme” kararı alır. (..) Kantonlardan, yerel parlamentolardan söz etmeye başlarız. (..) 6-7 Ekim olayları, seçim sonrası 6-7 aya yayılır.”

6-7 Ekim olaylarında, 50 vatandaşımızın öldüğünü hatırlatalım.. 

Bu konu mankeninin ne demek istediğini anlayın.

İsterseniz kendimizi hiç zorlamayalım.

Daha net açıklamaları da var çünkü.. 7 Haziran seçimlerine bir hafta kala.. 28 Mayıs’ta verdiği bir röportaj: “HDP barajı geçmezse bu ülkenin normalleşmesi mümkün olmayacak.”

Daha ahlaksızca bir tahrik cümlesi de var, onu da aktarayım.. HDP’nin barajı geçememe ihtimalini değerlendiriyor:  “Hem bölge halkını sistem dışına itmek demek, hem de gelecek kuşaklar açısından bana göre Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tehlikeye atmaktır.”

Tüm bu yorumların sahibi, ABD’de yetişip, Türkiye’ye ithal edilen Aslı Aydıntaşbaş.

Benim ona kısaca “taşbaş” demem daha isabetli olur..

Bu “taşbaş”ın, HDP’nin barajı geçmesi ile “normalleşme” yaşanacağı tahmininin gerçeklerle taban tabana zıt olduğunu, ülkenin kan gölüne çevrildiğini gördük..

Bunlar böyledir.

Bilmiş bilmiş konuşurlar..

“Normalleşme” derler.. “Demokrasi” derler.. “Böyle olması gerekir” derler.. “Yoksa, bölünürüz, kan gövdeyi götürür” derler..

Sonra ise..

Dediklerinin tam aksi çıkınca..

HDP barajı aştığı halde..

Aşamadığı takdirde olacaklar listesinde yer alanlar birer-ikişer gerçekleşmeye başlayınca..

Ortalıktan toz olurlar..

7 Haziran seçimleri öncesinde, PKK’nın Kandil’ine gidip, orada Murat Karayılan ile yan yana pozlar veren bu “taşbaş”..

Hainlerin toplandığı Cumhuriyet’e kapağı atmış. Dün oradan yeni kehanetlerini döktürüyor..

Kehanet değil aslında..

Ona sorarsak, bire bir somut bilgileri aktarıyor..

Neymiş o somut bilgi?

Yazısından iktibas ediyorum:

“Cumhurbaşkanı bazı Avrupa ülkelerine ‘resmi gezi’ yapmak istiyor ve özellikle de İngiltere Kraliçesi tarafından ‘devlet protokolüyle’ ağırlanmak istiyor. Ama Avrupa ülkeleri bin dereden su getiriyor. Batılı bir diplomat bana açıkça, ‘Washington’da yaşanan koruma rezaletinden sonra hiçbir AB ülkesi Erdoğan’ı ağırlamak istemiyor’ diye itiraf etti. Erdoğan’ın ülkelerini ziyaret etmesi durumunda protestolar olacağını, bunu engelleyemeyeceklerini, bu durumda Erdoğan’ın korumalarıyla gerilim istemediklerini anlattı.”

Saf vatandaşlar, “Canım bu kadar da uydurulmaz ki.. Bu yazılanlarda birazcık da gerçeklik payı vardır” diyecekler..

Ben size garanti veriyorum..

(İngiltere imiş.. Batı ülkeleri imiş.. Tayyip Erdoğan’ı istiyorlarmış-istemiyorlarmış.. Benim için zerre kadar önemi yok ama..)

Net olarak söylüyorum..

Bu ‘taşbaş’ın söylediklerinin bir harfi bile doğru değil..

İspatı da çok kolay..

Taşbaş’ın görüştüğünü iddia ettiği diplomat, ABD’de koruma krizinden bahsediyor, değil mi..

Ne zaman oldu o olay? Perşembe akşamı..

Perşembe akşamı yaşanan bu olayı da içeren diplomatın sözleri ne zaman yayınlanıyor. Dün; yani pazar günü!..

Bu ne demek oluyor? Cumartesi akşamı bu yazı tamamlanmış, gazeteye yollanmış!.

Peki, perşembe ile cumartesi arasında, ne kadar süre var? İki gün!..

Şimdi soru şu:

Koruma olayından sonraki iki gün içinde..

Nasıl oluyor da.. Tayyip Erdoğan, batılı devletlerden resmi ziyaret talebinde bulunuyor?.

Ve onlar da..  

Perşembe akşamki olayı hatırlayarak, “Protestolar olabilir” diyerek “bin dereden su getirerek” ziyaret randevularını vermiyorlar!

Topu topu iki gün..

Kaldı ki, büyük ihtimalle Cumhurbaşkanlığı kaynakları da..

“Taşbaş”ı muhatap alacak olurlarsa, onun yazdıklarının büyük bir palavra olduğunu yakında açıklarlar..

Açıklama ile yetinmezler..

Ziyaretlerde nasıl kapılarda karşılandıklarını, bu “taşbaş”lara gösterirler..

Ama bu “taşbaş”lar utanır mı?

Hiç sanmam!

¥

Aslında “taşbaş”ın konuştuğu diplomat ve aktarılan bilgilerin doğru olma ihtimali..

Bence.. Taşbaş gibiler için sevinilecek bir durum değil..

Niye?

Demek ki Batılı diplomatlar.. Yatıp kalkıp, Türkiye Cumhurbaşkanı’nı düşünüyorlar..

“Bize gelmek isterse.. Korumaları gelip, bizim korumalara posta koyarsa.. Kendisi bize posta koyarsa..” diyerek.. Adamları hafakanlar basıyor olmalı..

Yoksa..

“Taşbaş”ın iddia ettiği gibi.. Türkiye Cumhurbaşkanı ciddiye alınmayacak bir konumda ise..

Adamlar ne düşünecekler, “şu mu olur, bu mu olur?” diye..

“Vaktimiz yok, randevu vermeyeceğiz.. Vermediğimiz randevunun hesabını da vermeyeceğiz” derler.. Olur biter..

Değil mi “taşbaş”?

¥

Biliyorum..

Diyeceksiniz ki..

Taşbaş ne kadar önemli?

Benim için hiçbir kıymeti harbiyesi yok.

Ama onun gibi, onlarca “taşbaş”.. Medyada kalem oynatıyor. 

Bir.. İki.. Üç.. Dört.. deyince..

Vatandaşlardan bazıları da şöyle bir zehaba kapılabilir: 

“Ateş olmayan yerden duman çıkmaz”. 

Bunlar öyle kaşarlıdırlar ki..

Ateşsiz duman da çıkartırlar..

Yangın da...

Siz bunların geçmişte yazdıklarına bakın.. 

Ne mal olduklarını görürsünüz..

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23