• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Tiksiniyorum şu muhabbetten; “Rahatça namazını kılardı!”

27 Ekim 2016
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

Yaşını başını almış, koca koca adamlar..

Şu dakikadan sonra, dünyadan bir beklentileri olması mümkün değil.

Ama öylesine büyük bir inatla, aynı çelişkili söylemleri tekrarlıyorlar ki..

İnsanı delirtiyorlar..

Kendi yaşadıklarımızdan bize şüphe ettiriyorlar..

“Biz başka bir Türkiye’de mi yaşıyorduk” diye, kendi kendimize soruyoruz.

Bu ikilemi bana yaşatan son isim, eski Genelkurmay başkanlarından Işık Koşaner..

FETÖ Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu’na ifade verirken, sormuşlar: “Eşlerinin başörtüsü sebebiyle TSK’dan ihraç edilen kişilerle ilgili bilgiler silahlı kuvvetlere ulaştırılırken, FETÖ’cülerle ilgili istihbaratları niye alamadınız?”

Soru önyargılı değil..

Soru işkembeden sorulan bir soru değil..

Koşaner’in daha önce yaptığı açıklamadaki, “Silahlı kuvvetlerin kışla hudutları dışında istihbarat yapması, birini takip etmesi söz konusu değildir. Böyle bir görevi de yetkisi de yoktur. Bizim istihbarat dediğimiz kışla sınırları içinde veya tatbikat arazisinde personelimizi takip etmekten ibarettir” ifadesi üzerine sorulmuş bir soru..

Mantıklı ve yerinde bir soru..

Aynı şekilde, mantıklı ve tatmin edici bir cevap bekliyoruz.

Ama nerde?

Karşımızdaki Genelkurmay Başkanlığı yapmış bir kişi değil de..

Bir ilkokul talebesi sanki..

Ona ne soruyorlar, bakın o ne cevap veriyor:

“Şuradan çıkıp bakarsanız harp okulunun bahçesinde bizim camimiz var. Herkes, harp okulu talebesi dahil, varsa zamanı gider rahatça namazını kılar, gelir.”

Affedersiniz ama..

Sorulan soruya, cevap mı şimdi bu?

Bahçede cami vardır ama..

Namaz kılmanın mümkün olup olmadığı tartışmalıdır..

Ancak, tartışma o değil zaten..

Bir subayın, eşinin başörtülü olup olmadığını, lojmandaki evine gidip araştırıyorsun.. Hatta lojmanda oturmayanlar için, evine gidiyorsun..

Ama iş ciddi ciddi, darbe yapacak nitelikteki gizli bir yapıyı araştırmaya gelince..

“Bizim kışla dışında personeli araştırma yetkimiz yok” diyorsun..

Laf mı şimdi bu?

Lütfen sayın generaller..

Lütfen..

Bugüne kadar aynı şablon cümleleri, tekrar tekrar söylediniz.

Ama bu halk aptal değil..

Hilmi Özkök aynısını söyledi.

Şimdi Işık Koşaner aynısını söylüyor..

Halk ise, bu palavraları yutmuyor..

Siz sadece subayların değil..

Üniversitedeki öğrencilerin de..

Başlarındaki örtülerle ilgileniyordunuz..

Babamdan vasiyetliyimdir..

Durduk yerde, gereksiz şekilde yemin etmem..

Ama bir seferlik, o vasiyeti ihlal ediyorum..

Hem vallahi.. Hem billahi.. Sadece subayların eşlerinin, kızlarının değil.. Üniversiteye giden kız öğrencilerin başlarındaki örtü ile bile ilgileniyordunuz.. Bilgi topluyor, rektörlere ihbarlarda bulunuyordunuz.. 

Bire bir şahidiyim ben bunun.. 

Sadece ben değil, binler, yüz binler.. Milyonlar şahididir bu hainliğin..

Üniversiteyi de bir kenara bırakın..

Milli Güvenlik dersine giren subaylar vasıtası ile..

Kız İmam Hatip liselerindeki öğrencilerin başlarındaki örtü ile bile ilgileniyordunuz..

Lise müdürlerinin masasına, listeler koyuyordunuz..

Başını açmadığı için, “Milli Güvenlik” dersine almadığınız öğrencilerin tek ders sınavları, arşivlerde duruyor..

Takdirname alacak kız öğrencinin, sırf Milli Güvenlik dersi öğretmeni subayın engellemesi ile.. Nerede ise sınıfta kaldığı.. Haber yapmamız üzerine de.. Subayın bize dava açtığını.. Davanın halen derdest olduğunu.. Her gün mü tekrar tekrar yazalım..

 Her gün, yaşattığınız zulmü, belgeleri ile, tekrar tekrar haber mi yapalım?

O tarihte biz “TSK’nın böyle bir görevi de yoktur, yetkisi de” dediğimizde..

“TSK’ya hakaret”ten, aleyhimize davalar açtırıyordunuz..

Şimdi çıkmışsınız, “TSK’nın kışla dışında böyle bir görevi de yoktur, yetkisi de” diyorsunuz..

Ya bizimle kafa buluyorsunuz..

Ya da bizi aptal yerine koyuyorsunuz..

Lütfen generaller.. Lütfen..

“Tekil olaylar” da demeyin bunlara..

Türkiye’nin tamamında uygulanan bu yasakların, tekil örnekler olduğunu iddia etmeyin..

Bir zulümdür; bize yaşattınız..

Bundan sonraki nesillere ibret olması için..

Samimi şekilde kabul edin..

“Hata etmişiz” deyin..

Bu dakikadan sonra..

Kimsenin sizi cezaevine tıkacağı yok..

FETÖ belası, öylesine bir felaket yaşattı ki bize..

O vicdansız zulmü yapan generallerin hepsi.. Adeta temize çıktılar..

Kimsenin cezaevine girmesinden, memnuniyet duyacak da değiliz zaten..

Ama yaşadıklarımızla ilgili olarak.. 

Hafızamızla alay etmemeniz için..

Yaşanılanları, samimi şekilde itiraf edin..

“Yetkimiz yoktu ama.. Başörtülüleri fişliyorduk” deyin..

“Görevimiz değildi ama.. Durumdan vazife çıkartıyorduk” deyin..

Bize geri zekalı muamelesi yapmayın..

“Bunlar aptaldır.. Hem tepelerine bineriz.. Hem de inkar ederiz.. Şapşallar yalan söylediğimizi bile anlamazlar” muamelesini bize reva görmeyin..

O yalanda ısrar..

Benim TSK’ya güvenimi de zedeliyor..

O tarihlerde, diyelim hatalı bir uygulama yaptınız..

Ama şimdi o hatanın farkına vardınız..

“Yasakları dayatmak”tan vazgeçtiniz..

Ne güzel..

Hatadan dönmek de, güzeldir..

Tebrik edelim sizleri..

Ama dün yaptıklarınızı kabul etmeyerek..

“Dayatmada bulunmadık” derseniz..

Biz sizlere nasıl güveneceğiz?

“İsteyen namaz kılardı” derseniz..

Bunun yüzde yüz yalan olduğunu bildiğimiz halde..

Size nasıl inanacağız?

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23