• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Osman Aydın
Ali Osman Aydın
TÜM YAZILARI

Anadolu notları

24 Ağustos 2018
A


Ali Osman Aydın İletişim: [email protected]

Yolculuk, her şeyin ötesinde, bir sükunet arayışıdır.

Güzel olan aradığını bulmak değil, aramanın kendisidir.

Hele de bu arayış, açık bir gökyüzü altında Anadolu’nun dingin derinliklerine doğru yapılıyorsa…

Hele de bu arayış memleketçe geçirilen hayli tantanalı günlerin ardından geliyorsa…

Bayram tatilinde İstanbul’dan uzaklaşarak sükunet arayanlardan biri olmak iyi bir fırsattı.

Bu vesileyle birkaç gözlemimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

 ****

Teknoloji bağımlılığını büyük şehirler üzerinden konuşur ve düşünürüz genelde. Fakat sosyal medya afeti yalnızca metropolleri sarsmamış. Bu eksik bir yargıymış. Anadolu da bu yıkıcı afetle sarsılmış. O kadar ki evler sokaklar, kahvehaneler başı önünde insanlarla dolup taşmış. Büyükşehirler kadar değil elbette. Ama küçük de olsa afet, afettir. Metropollerin kaybedilmiş olmasından daha hazin ve düşündürücü bir durum Anadolu’nun kaybı.   

**** 

Anadolu’da, içinde hala tekbir uğultuları dönüp duran bir köy camiinin az ötesinde, “camlarından kızıl biberler sarkan” mütevazı evlerle çevrili bir sokakta, bir duvar yazısına rastladım. Ve üzüldüm, ürperdim, öfkelendim…

Tırpan kadar büyük harflerle “Burası da bizim Çukur’umuz” yazıyordu duvarda.

“Çukur’ adlı diziyi ve dizilerin güttüğü Çukur siyasetini, burada defalarca anlattık.

Çukur, pek çok benzeri gibi prime time kuşağında yayımlanan bir kötülük okulu adeta.

Çukur birbirinden kötü, edepsiz, ahmak, acımasız, sevgisiz, kibirli, riyakar, güvenilmez tiplerin çöreklendiği bir izbe…

Çukur, mektepte öğretilen iyi ve güzel namına ne varsa hepsine karşı düzenlenmiş yıkıcı bir  hareket…

Hayatta görmek istemeyeceğiniz, çocuklarınıza da göstermek istemeyeceğiniz türde zombi gibi tiplerin, insanlığın en soylu karakterleriymiş gibi allanıp pullandığı bir merdiven altı atölyesi…

Bu atölyede üretilen zehirli ürünler Anadolu’muzu Moğol atlıları gibi kuşatmış. 

Hem de duvarlara adını sanını yazdırarak…

Çukur siyaseti Anadolu’muzun kalbini hendekleriyle doldurmuş. Yarının çok geç olacağını bilelim. Dilimizde tüy bitti ama yasalara da genel ahlaka da aykırı televizyon yapımlarına karşı okul sıralarını esas alan bir önlem tertip edelim. Bunu ilgililerden talep edelim.

Gençliğimize, toplumumuza kültürel olarak “Çukur”ları reva görmeyelim. 

****

Köylerdeki bekar sayılarında artış gözlemledim. Sordum… Ve öğrendim ki, köylü kızlar, “köylü” erkeklerle evlenip köyde yaşamak istemiyorlarmış. İlla İstanbullu olmalıymış müstakbel eşleri ve İstanbul’da yaşamalılarmış.  Televizyonun bu kadar çok izlendiği, romantik dizilerin reyting deposu bir coğrafyada genç kızların gerçekle ilişkisi olmayan özenti bir hayat hastalığına yakalanmış olması hiç şaşırtıcı gelmedi. Televizyon ve sosyal medya üzerinden yayılan popüler kültürün zihin dönüşümü üzerindeki etkisi çok büyük çünkü. Bu tablonun da söz konusu etkiden bağımsız olduğunu düşünmüyorum. Yayılan bu “hastalığa” karşı eğer fertler ve ilgili kurumlar olarak bir önlem alınmazsa çok yakında ölümcül sonuçlar ortaya çıkabilir.   

Sorun şu ki bu hastalığın, hastalık olduğunu kabul eden kaç kişiyiz? 

 

****

Osman Gökçek’e ait Beyaz TV’de bir magazin programı olduğunu hasbelkader öğrendim. Kanalın magazin yayımlayacak kadar rahat, ama plajlarda çekilen müstehcen fotoğrafları buzlayacak kadar tutucu olması trajikomik bir sit com gibi göründü bana.

Akşama kadar muhafazakar siyasetin klişeleri üzerinden propaganda yapıp sonra da bar, pavyon, sahil demeyip sanatçı(!) takibi yapmak arasındaki çelişki çocukların bile göreceği kadar açık…

Kendini muhafazakar söylemlerle lanse eden medyadaki bazı yayınlarda magazine yer verilebiliyor olması, o medya mecralarının hangi çelişik ilkelerle yönetildiğini göstermesi açısından düşündürücü bir durum.

Sağlıklı bir bünye bu kadar büyük çelişkiyi kaldırmaz, kaldıramaz…

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23