• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Osman Aydın
Ali Osman Aydın
TÜM YAZILARI

Eğlence Terörüyle İşgal

17 Ağustos 2017
A


Ali Osman Aydın İletişim: [email protected]

“Söyleyecek ciddi bir şeyin varsa onu gülerek, eğlendirerek söyle.” (Fransız deyişi)

FETÖ operasyonları, terörle mücadele, cinayetler, çok satan kitaplar, kültürel olaylar, adalet yürüyüşü, Avrupa ile ilişkiler, skandallar…

Bunların ne kadarı vatandaşın umurunda ?

Anlaşılan hiç biri değil…

Bunu nereden mi çıkarıyorum?

Ajans Press, 1 Ocak’la 31 Temmuz 2017 tarihleri arasında, Google arama motoruna en sık girilen kelimeleri açıkladı. Yani %83’ü hiç Kur’an meali okumamış toplumumuzun en çok  merak ettiklerinin listesi…

Toplumdan iyilik putu meydana getirmek için onu olağanüstü vasıflarla gazlayanlar haricinde sonuçlar kimseye şaşırtıcı gelmeyecektir. 

Türkiye’nin gündemi ile vatandaşın gündemi arasında uçurumlar var…

Ahali son 7 ayda bütün krizleri teğet geçerek en çok, “Gece Gölgenin Rahatına Bak” adlı şarkıile ilgili arama yapmış.

“İçerde son bölüm” onu izlemiş ve “son depremler”le birlikte “Survivor” da listedeki yerini almış.

Sokakta yürürken, markette alışveriş yaparken etrafınızdaki ciddi, saygılı insanlara, kerli ferli tiplere, “sadece haber izlemek için giriyorum ben”cilere iyi bakın…

Eğer siz de eğlenceyi “tık”layanlardan değilseniz eğlence müptelalarıyla kuşatıldınız demektir.   

“Hayır! Bu sonuçlar genele teşmil edilemez.” demeyin.

Günde 7 saatlik online olma süresiyle, 48 milyonun üzerinde internet kullanıcısından bahsediyoruz.

Kaç İzlanda, Hollanda eder siz hesaplayın.

Öğrenci sayımızın tam üç katı büyüklükte bir kitle. 

Çok büyük bir kısmı “yarınımızın teminatı gençler”den diğer kısmı ise kasiyer, şoför, ev hanımı, operatör, işçi ve muhasebeci gibi yetişkinlerden oluşan bir insan cehennemi…

Bu sonucu “ülke nereye giderse gitsin bunu umursamayacak bir kitle var” diye mi okumalı?

Yoksa, “Türkiye’nin içinde debelendiği sosyopsikolojinin artık baş edilmez boyutta olduğunu idrak eden insanlar interneti bir kaçış olarak kullanıyorlar.” diye mi?

Halkımızın toptan duyarsız olmadığı düşüncesinden hareketle, ikinci şıkkın geçerli olduğunu varsayarak durumu analiz etmek gerek…

Gece Gölgenin Rahatına Bak’a youtube’da 231 milyon erişim sağlanıyorken aynı mecraya 9 yıl önce yüklenmiş Münir Nurettin Selçuk’a ait Kalamış’ın yalnızca 321 bin kez izlenmiş olması sizce sorgulanması gereken bir durum değil mi?

İçerde dizisinin son bölümüne dair aramaların Türkiye’nin hararetli gündemiyle ilgili tüm verileri oransal olarak silip süpürmesi neyle açıklanabilir?

Ramazan’da dahi reyting grafiği düşmeyen, milli eğlencemiz(!) Survivor’ın akıllara zarar basitliğinin, pespayeliğinin bu derece müşteri bulmasını nasıl izah etmeliyiz?

Yanında Recep İvedik’in bir Tarkovski filmi gibi kaldığı, tuhaf dışkısal şakalardan ibaret Cumali Ceber adındaki filme ait fragmanın, youtube’da 9 milyondan fazla izlenmesi, bir haftada üç milyon hasılat elde etmesi sizi de rahatsız etmiyor mu? 

Süt Kardeşler ve Neşeli Günler’den buraya nasıl yuvarlandık?..  

Arama sıralamasındaki ilk on ismin temel niteliğinin eğlence olması sorgulanmamalı mı?

Bunlarla bitmiyor, pazılın diğer parçalarıyla birleşince tablo daha da karanlık bir hale geliyor. Mesela aynı döneme ait TÜİK verilerine göre, kitap okumak Türk insanının ihtiyaç listesinde 235. sırada ancak yer bulabilmiş.

Boş adam mıyız? Belli ki sıra gelmemiş.

İnternet ve televizyona günde ortalama 7’şer saat ayırabilen ahalimiz kitap okumaya günde en fazla bir dakika zaman bulabilmiş. İzlanda’da bu süre 25 dakikaymış. Soğuktan olsa gerek… Üstelik %64’le en çok okunan kitap türü, dizi konseptlerinde olduğu gibi “aşk” temalı romanlarmış. Aşk dedikse, zifaf edebiyatı yani. Malum gösteri dünyasında “aşk”ın başka bir karşılığı yok.

Türkiye’yi hiç bilmeyen biri bu sonuçlara bakarak ülkenin 2071 hedeflerine şimdiden  kavuştuğunu sonra da kantarın topuzunu kaçırarak kendini Sodom Gomore gibi sefahate saldığını düşünebilir.

Tabii ki kazın ayağı öyle değil.

Türkiye hala on bin dolar gelir bandına sıkışmış, yarıdan fazlası yoksulluk sınırında bir ülke  olarak devasa sorunlarla boğuşuyor.

Okumayan; öğrenmeyen; düşündürücü her şeyi can sıkıcı bulan; kaba, kösnül bir eğlenceyle zamanını heba etmek zorundaymış gibi yaşayan bir toplum için bu göstergeler kanser demek?

Bu toplum en modern sınıflarda da okusa, en gelişmiş teknolojileri de kulansa, en müreffeh şartlarda da yaşasa geri döndürülemez bir biçimde ruhen çürüyor demektir. Dahası basbaya bu çürümeden de zevk alıyor demektir.

Uluslararası kültür endüstrisi eğlence terörüyle toplumumuzu rehin almış durumda. İnternet ve televizyonla her gün her saat büyük bir şiddetle ruhumuza hücum ediliyor. Ulvi her şey lanetleniyor, süfli her şey göklere çıkarılıyor. Çocuklar ve gençlerse eğlence terörünün ilk kurbanları... Kalan hayatlarına zombi olarak devam ediyorlar. Ne bir şey söylemek mümkün onlara ne de anlatmak…Yetişkinlerin eğlence işgali karşısındaki rahatlığı, vurdumduymazlığı, neşesi ise gençlere doğru yolda oldukları izlenimini veriyor. Yetişkinlere bakıp bakıp “eğlenceye devam” diyorlar…

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23