• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Osman Aydın
Ali Osman Aydın
TÜM YAZILARI

TRT’nin “Godfather” Çıkışı ve Şeytan’ın Süslediği Kötülükler

07 Ağustos 2017
A


Ali Osman Aydın İletişim: [email protected]

“Godfather-Baba, bugüne dek seyirci olabilmek için kuyrukta beklemek zorunda olduğunuz tek film.” (LA Gazetesi-1972)

TRT 1 iki haftadır Godfather- Baba serisini ekrana getiriyor.

Vizyona girdikten 45 yıl sonra bile hala gündem olabilen bir film Baba.

Tartışmasız sinema tarihinin en iyi, en sansasyonel filmleri listesinin başında geliyor. Ben-Hur, Rüzgar Gibi Geçti’den sonra büyük film kavramını revize ederek günümüze dek gelmesini sağlayan nadir yapımlardan biri Baba.

Ayrıca film, çekildiği günden beri hem dillere destan oyunculukları, hem de enfes yönetmenliği açısından adeta bir okul gibi görülüyor. Hakkındaki efsaneler anlatmakla bitirilemiyor.

Marlon Brando’nun peçetelerle şişirilmiş yanakları, Al Pacino’nun şans eseri kabul ettiği rol, İtalyan mafyasının cosa nostra geleneğinin ifşa edilmesi ve filmin müzikleri de dahil diğer enstantanelerinin mafya dünyasında bire bir taklit edilmesi…

Baba kuşkusuz bir sinema olayı… Hollywood’un yeni nesil film pazarlama stratejilerinin ilk kez denendiği ve harika sonuçların alındığı bir yapım. Star Wars’tan yıllar önce bir semtten diğerine sinema önünde uzun kuyruklar oluşturmayı başarmış hasılat şampiyonu bir fenomen.

Tek kanallı dönemde evlerimize misafir olan bu yapımın sadece Amerika ve Avrupa’da değil bizde de derin etkiler bırakarak bir efsaneye dönüştüğünü söyleyebilirim.

Aslında amacım, zaten çekilir çekilmez başyapıt statüsüne erişmiş ve hakkında binlerce şey yazılıp çizilmiş bu filmi tekrar ele almak değil.

Amacım böyle efsaneleşmiş bir esere sanatın duvağını kaldırarak bakmak…

Şiirsel üslubunun, ölümsüz oyunculuklarının, büyüleyici havasının, baştan çıkaran efsanesinin arkasında ne olup bittiğini anlamak.

Hangi amaca hizmet ettiğini kavramak…

Baba’nın şifrelerini çözmek bize başka sanat yapıtlarını anlamak konusunda da kılavuzluk edecektir.

Bir Kötülük Portresi Olarak, Baba

Baba, 40’lı yıllarda kan davasından dolayı Sicilya’nın Corleone kasabasından yük gemileriyle Amerika’ya göçen Don Vito Corleone’nin hayatını anlatır. Bu hayat, Amerikan rüyasının gerçekleştiği hiç de naif olmayan bir hikayeye sahiptir.

Don Corleone Sicilya’ya özgü adetlerle yabancı topraklarda, bürokrasiden borsaya ve oradan Hollywood’a dek uzanan kirli bir iktidar inşa eder. Elbette Balzac’ın “Her büyük servetin ardında bir suç gizlidir.” sözünü haklı çıkarırcasına…

“Para silahtır ama siyaset tetiği ne zaman çekeceğini bilmektir.” Baba’ya göre ve ‘siyaset’ konusundaki uzmanlığı ona iktidarı getirir.  Ama ‘yaptıkları için özür dileyecek biri değildir’ Baba. Kendini, ipleri ellerinde tutanlar tarafından kullanılmış hissetmektedir. Oğlu Micheal’ın bu kaderi değiştirmek için vali ya da senatör olmasını istemektedir.

Asıl kahraman babasından devraldığı iktidarı en kanlı Sicilya gelenekleriyle sürdürmeye çalışan Micheal Corleone’dir.

En sevdiklerini  iktidar hırsına kurban vermek Micheal’a göre “hiçbir şey”dir. iktidarı için sadece rakiplerini değil eniştesi de dahil yakın çevresinden pek çok kişiyi ve hatta kardeşi Fredo’yu bile öldürtür. Kötülüğün ete kemiğe bürünmüş halidir o.

Yükselme ve iktidar hırsının nelere yol açabileceğinin kanıtıdır. Eğer Micheal Corleone bir modelse, bu en çok şeytani tasarımı yansıtan bir modeldir. Onda dinlerin men ettiği hemen her özellik mevcuttur.

 

 

Hırs, nefret, kibir ve aç gözlülük…

Dünya ve vadettiği hazzın insan hayatından daha önemli hale gelmesi bir günahsa Micheal Corleone büyük bir günahkardır. Onun dünyasındaki her şey hastalıklı iktidarından küçük ve önemsizdir.

Micheal paradan ve şöhretten daha önemli bir şey için savaşır; bu, kibirdir. Kibir onu şeytanın oyuncağı haline getirir çünkü “şeytanın en sevdiği günahtır.”

Baba filminin yani Micheal Corleone’nin beyaz perdeden sokaklara taşan ve bugün bile ağırlığı hissedilen etkisi tam anlamıyla şeytani bir zaferdir.

Seyirci onun her hareketini on yıllardır izlemiş ve bu popüler kimliği, oturuşundan öfkesine, giyiminden konuşmasına kadar taklide girişmiştir. Bu ancak sanat ve şeytanın oluşturduğu koalisyonun akıl almaz başarısıyla açıklanabilir.

Şeytanın Aşikar Çalışma Sistemi

Micheal Corleone popüler kültürün kötülük peygamberlerinden biridir. Bütün fani görkeminin ardında o kelimenin tam anlamıyla acımasız bir katildir. Hicr Suresi 39’da “Andolsun ki yeryüzünde kötülükleri onlara güzel göstereceğim.” diyen şeytanın, sanatın imkanlarıyla iddiasını yerine getirdiğine dair açık bir delildir.

Şeytani bir mekanizma olan popüler kültür, yaygın kitle iletişim araçlarıyla Micheal Corleone gibi nice hastalıklı ve şeytani karakteri toplumlar için birer kahramana dönüştürdü.

Hollywood’da üretilenler başta olmak üzere sinema, tiyatro, müzik ve dizi alanında büyük propagandalarla size güzel gösterilmeye çalışılan kötülüğü bir düşünün

Her gün akıllı telefonlarınızdan zihninize, TV ve internetle evlerinize akan kötülüğü…

Popüler kültürün tepeden tırnağa şeytani karakterlerle dolu olduğunu göreceksiniz.

Hatırlayalım…

Madam Bovary bir fahişeydi…

Suç ve Ceza’nın Raskolnikov’u bir katil…

Batman’in Joker’i ise bir cani…

Çünkü popüler kültür topluma yalancıları, kibirlileri, katilleri, fahişeleri, güce tapanları, onurunu satanları, hırslıları sevdirmeyi amaçlıyor…

Onurluları, iffetlileri, dürüstleri, saygıdeğerleri, mütevazıları, ahlaklıları ise yerin dibine sokuyor…     

Şeytani kişilerin müziklerini dinleyerek, dizilerini izleyerek ve internette takip ederek popüler kültürle kurduğunuz temas envai çeşit pisliğin tütsülenerek hanenize, ruhunuza girmesine yol açıyor.

Micheal Corleone şeytana hizmet ettiği bilinmeden sevilenlerle ilgili bir örnek sadece…

Yıllardır bunun gibi sayısız şeytani karakterin film ve dizilerini izlediniz, müziklerini dinlediniz…

Nice sapkınlığı, teşhiri, ensest ilişkiyi, psikopatlığı, cinayeti, yalancılığı, kirli hazzı  onlar sayesinde benimsediniz…

Nice kötülüğe alışarak zamanla kendinize meşrulaştırdınız…

Bütün bunların, ruhları hedef alan şeytani operasyonlar olduğunu bilin.

Ve unutmayın… Ortada şeytanın “insanoğlunu azdırmaya” yönelik Allaha verdiği bir  bir sözü var…

 

Çirkin şeylere teşvik (2:268)

Şükürsüzlük, başka hayatlara imrendirmek (7:17)

Günaha kışkırtmak (19:83)

Savurganlık (17:27)

İsyankarlık (19:44)

Azgınlık (22:3)

Saptırıcılık (28:15)

Aldatıcılık (35:5)

Kibirlenmek (38:75)

Yoldan çıkarmak (43:37)

gibi özellikleri popüler eserlere yerleştirerek ‘söz’ ünü yerine getirmeye çalışıyor şeytan. İster müzik, ister dizi ya da film olsun hangi eserde bu özelliklerle karşılaşırsanız o eserin asıl sahibinin şeytan olduğunu bilmelisiniz.

Bu ister en beğendiğiniz oyuncunun filmi ya da dizisi, isterse en sevdiğiniz müzisyenin şarkısı olsun…

Hiç fark etmez…

Hangi şey kıyafetinizi, yaşam biçiminizi, zevklerinizi, düşüncelerinizi, hislerinizi, endişelerinizi, neşenizi, tavrınızı, rahmani ölçülerden uzaklaştırıyorsa o şey şeytanidir.

Çünkü “Şeytan, insanı istila ederek, ona Allah’ı anmayı unutturmaya çalışıyor.” (Mücadele -19)

Amacı ise, “Kendisinin ve hizmetçilerinin dost edinilmesini sağlayarak insanı saptırmak ve doğruca Cehennem azabına gitmesini sağlamak. (Hacc -4)

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23