• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Atilla Özdür
Atilla Özdür
TÜM YAZILARI

At izi, it izi…

12 Eylül 2016
A


Atilla Özdür İletişim: [email protected]

15 Temmuz isyan girişiminden istifadeyle devlet yapısında kökten denilebilecek değişikliğe gidiliyor. Cumhuriyet’in birinci restorasyon dönemini yaşıyoruz…

Erken Cumhuriyet dönemi şartlarında kısmen aculiyet, kısmen de, amma ağırlıklı olarak insan haklarını pek önemsemez forma çevrilerek yürürlüğe konulan, ithal malı adalet sistemi, karşı devrim tehlikesini salt monarşik özlemlerle sınırlandırıcı yapıya sahipti. Kemalist cumhuriyet rejimine paralel ihtirasların alabildiğince genişlettiği günümüzün sözde demokratik gelişmişlik zemininde bu yapı, yetersizlik krizine düşüyor…

Kanun Hükmünde Kararname sistemi, toplu cezalandırma uygulamaları bakımından askeri ceza kanunlarındaki “itiraza gerek yok” felsefesiyle ruhen kardeş. Genellikle kabahat ve hatalı yanlış hareketlerin görülmesi durumunda müsebbiblerinin ortaya çıkarılmasında müşkilatla karşılaşıldığında, yetkili merci, mangasından takım ve taburuna kadar o mekândaki askerleri topluca cezalandırabiliyor…

KHK hükümlerini uygulama yetkisiyle donatılmış yetkililerin de, faili olabileceklerinden şüphe duydukları, suç ve kabahatlerle ilgili ilgisiz, suçlu suçsuz araştırması yapmadan bir gece içerisinde binlerce kişinin aşından ve işinden kesilerek götürülmesi kararı, devlet başkanlarını da, at iziyle it izinin birbirlerine karıştırıldığını itiraf etmeye zorluyor…

• 

Her ne kadar militaristlik başlı başına bir cesaret ve kişilik işiyse de, bu kimliği çarpıtarak iğrençleştiren bazıları, devletin haksızlık etmeyeceği safsatasını kusuyor. Geç de olsa adalet tecelli edermiş. Oysa geç tecelli eden adalet için derler ki;  “adalet değil”dir.

Çünkü, geç tecelli eden adaletin, kaybolan değerlerden yalap şalap yerine getirebildiği ancak ve ancak, mağdurun manevi itibarıdır. Çekilen ıstıraplar, çoluk çocuk aile fertlerinin maruz kaldıkları suçlanma ve hakaretler, nakdi para ile ölçülemeyecek derecedeki büyük ve feci kayıplar ne olacak ?...

Hepsi bir yana, idam cezası niçin ve hangi gerekçeyle uygulamadan kaldırıldı?…

Cemaatleriyle birlikte camilerin bombalanarak namazdan çıkan Müslümanların kanı üzerinden darbe planlanması ithamıyla açılan balyoz davalarından ceza yiyen kimse olmadı…

Toptan beraat edenlerin bir kısmı, kişiliklerin iade-i itibar seansını göremeden dünyalarını değiştirirken, bir kaçı da, gördükleri haksız muamelenin sembolik maddi karşılıklarını açtıkları tazminat davalarıyla geri alabildiler…

Yargısız sorgusuz mahkûmiyetlerle mal müsadereleri AİHM’lerden iptal edilişi evrensel bir hukuk kaidesi olarak değerlendirildiğinde, at iziyle it izi karmaşıklığında mağdur edilenlerin, maalesef gâvurun eseri yabancı hukukun yardımıyla hak edecekleri tazminatların yükünü kaldırmaya, yumuşak gönüller rıza gösterecek mi?

Her ne kadar at iziyle it izi birbirlerine karışmış olsa da, devlet başkanları, “Devletin kurumları vazifelerinin başında” diyerek problemlerin düze çıkarılacağının teminatını vermişler…

Dolayısı ile deniliyor ki, kimse ortalığı nifaklayarak algı operasyonlarına kalkışmamalı. Devletin kurumları iş başında, zira

Ona ne şüphe !…

İş başında amma, erken Cumhuriyet döneminin, suçlu suçsuz, hakkında iddianame düzenlenen kişinin yerine, onun amcasıyla dedesinin tutulup götürüldüğü insan haklarına değer vermeyen hukuk felsefesiyle…

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23