• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Atilla Özdür
Atilla Özdür
TÜM YAZILARI

Enflasyonzedeler, kimler ola?...

01 Şubat 2018
A


Atilla Özdür İletişim: [email protected]

İki kişilik örgütte birisinin yönetici olması gerekiyor. Topluluklarda da böyle. Toplumun hal ve gidişini düzenlemek, fertler arasındaki beşeri ilişkileri kolaylaştırmak ve disiplini tesis amacıyla organize olurlar. Apartmanlarda apartman yöneticileri, mahalle ve köylerde muhtarlıklar, şehir ve belediyelerde de meclisler gibi…

Toplumun ortak ihtiyaçlarını halledecek iş bitirici yöneticilere belirli bir ücret verilmesi gerekiyor. Bu postlar ve ücretler kısa vadeli olduklarından, iyi kötü gelir getirici koltuklar da zaman zaman misafirlerini değiştiriyor. Aynen mebus seçimlerinde olduğu gibi…

İki gününü bir geçirmenin zarardan sayılması, toplumun fertlerini koltuk sahibi olmaya kışkırtır. İnsanın fıtri yapısındaki bu ihtiras, halen koltukta oturanları karalamaya, tenkide ve hatta hakarete yönlendirir. Bu yönelimin en bariz mihenk taşına örnek olarak, ekonomideki fiyat hareketleriyle enflasyon rakamlarını gösterebiliriz…

Türkiye’de seksen milyonluk bir halk kitlesi bulunuyor. Bunun içinden çıkma bir hizmet birimi var ki, adına da hükümet deniliyor. Mebusluk olsun vekillik olsun verimli bir meşguliyet olduğundan, sandık mevsimi geldiğinde koltuk başına on beş yirmi kat fazlasıyla mebus adayları ortaya fırlıyor. Bunların kazanabilmeleri için koltuktakilerin başarısızlığı gerekiyor. İşte tam da burada, koltuklara göz diken yeniler, görevdekileri yere çalabilmek için çalışmalarında mihenk taşı silahı olarak, enflasyonu kullanırlar…

Tahtını ve koltuğunu korumak isteyen hükümet,  Geçen yıla nispet bu yılki fiyat hareketleri pek yüksek değil. Enflasyon yüzde beş”… diye poz atar…

Muhalefet buna itiraz eder. “Sen boş ver masal okumaya. Çık bak bakalım çarşıya pazara, tüketici ne diyoooo”…

Gerçekten de semt pazarlarında elleri mikrofonlu objektifler, ninelerle dedeleri, işçilerle memurları teker teker pazardaki hal ve gidişattan sorgulamaya koyulurlar…

Domates iki liradan dörde çıkmıştır. Biberin yanına yaklaşılamaz. Anası bebeğine patik alacaktır parası yetişmez. Arada bir de hükümetçi taraftan birileri çıkar ve hıyar fiyatlarından memnuniyetini gururla seslendirir…

Yıllar yılları kovalar, oyun hep aynı oyundur bir tek oynayanlarla oynatanlar farklıdır. Yani, eşekler hep aynı eşek, bir tek paldumları değişik…

Aslına bakarsak gerçek, görünenin tam tersidir. Enflasyon, fakir fukarayı değil varlıklı zengini ezer. Zenginin oyu fakirin oyuna karşı sayı itibariyle çok düşük olduğundan, muhalifler ezilmiş gösterdikleri zenginlere nispet oy sayısı yüksek olan fakir fukara takımı seçimleri kazanır. Bugün A partisi B’yi, yarın da B’ciler A’cıları devirir. Oyun hep böyle sonsuz dişliye bağlı devam edip gider. Buna da iki partili demokrasi denilir…

Neticeye gelelim…

Fakir fukaranın haftada aldığı domates nedir ki? Bir veya iki kilo. Kiloda iki lira fazla verse domatesin enflasyonu kaç eder?… Zengininse, geçen yılki otomobiliyle bu yılki otomobili arasındaki fark, en azından onbin lira. Hesap edebilir misiniz, domatese duyarlı otomobil enflasyonunun zenginin üzerindeki ağırlığını?...

“Şam işi şeytan işi, bunu yapan iki kişi, biri erkek biri dişi” demişler. Enflasyonun ölçüm işleri, kuvvetler birliği sistemine göre yapılır. İdealinde kuvvetler ayrılığı prensibi kullanılmalıdır. Hakim aynı aileden, savcı aynı aileden ve infaz memuru da aynı aileden olunca, enflasyon da, o ailenin dediği kadar olur…

Enflasyon, hesaba kitaba vurulduğunda gerçekten zengini ezer. Ne var ki, zenginin alt yapısı sağlam olduğundan onu sarsalamaz. Sonuçta, domatesin kazığı usuldendir belki de kaderden, hiç şaşmaz daima hacı annelerle babalara batar…

En sağlıklısı ve doğrusu, Devlet Başkanları Tayyip Erdoğan’ın bir zamanlar kullandığı simitli hesaplamadır… 

Geçen yıl asgari ücret kaç simit ediyordu bu yıl kaç simit?... 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23