• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Atilla Özdür
Atilla Özdür
TÜM YAZILARI

Haklı değiller mi…

19 Eylül 2013
A


Atilla Özdür İletişim: [email protected]
İstanbul mebusu Sabahat Akkiraz, bir hükümet projesi olarak alay-ı vala ile girişilen cami-cemevi-aşevi kombinasyonuna, gerekçesi ne olursa olsun, itiraz etmişler.
 İtirazları, iş ola beri gele, dost düşman görsün türünden göstermelik bir kuru itiraz değil gibi. Bu itirazlarını ayrıca eyleme de dökmüşler. Çalıp söyleme alanındaki telif hakları kendilerine ait eserlerin söz konusu projeyi destekleyen Cem Vakfı’na bağlı medya organlarınca yayınlanmasını da yasaklamışlar…
Ben şahsen, haklarını sahiplenme hareketlerinden ötürü, takdirlerimi sunarım, kendilerine..
Sabahat hanım CHP’li bir mebus imiş, ayrıca Alevi imiş de... Bunlar kendilerinin özel tercihleridir ve bizi ilgilendirmez. Yalnız, kıskanırım bu medeni cevvaliyetler, “niye bizlerde yok” diye…

  Muhafazakar demokratlarda maalesef, bu tarzda genel bir dik duruş yok. Bu yakanın ileriye matuf beklentili isimleri, bu alandaki emeklerinin istismarına, reklam desteği gözüyle bakıyorlar. Hani, Yüksel Baysal ve arkadaşlarının beklentili bazı Bursalı kalemlere ‘çakma’ gazeteci etiketini yapıştırmalarında, haklılık payı da yok değil…
Dolayısıyle bunlar, vatandaş ve dindaş hemcinslerinin tüm alanlara şamil özlük haklarının paçavraya çevrilmesini, sulandırılmış tevekkül anlayışına bağlayıveriyorlar…
Bu yakanın eli kalem tutanlarındaki emek sermaye ilişkilerine karşı ilgisizliğin kökeninde, sulandırılmış bu tevekkül, nasip ve kader yorumları yer alır…
 Başörtüsü konusunda yeryüzünü temelinden oynattık. Peki niye bölüşüm, kayıt dışı istihdam, çoğu sermaye sahiplerinin kıdem tazminatı hırsızlıkları ve angaryaya varan fazla mesai zorbalıkları gibi konularda suskun kalıyoruz. Kim ne derse desin, sebebi, bu gibi sola hasmış gibi gösterilen konuların, açmak yerine beklentilerimizin, yollarını bloke edişinden...
 Hiç unutmam ilkmektep üçüncü sınıf talebesiydim, nihaventleriyle meşhur bestekar Osman Nihat Akın, İstanbul Radyosu aleyhine “bir kuruşluk” tazminat davası açmıştı, eserlerinin radyoda kendisinden izinsiz çalındığı gerekçesiyle. Ve kazandı da…
Osman bey, ne mebus oldu ne de, devlet şirketlerinde murahhas aza…
 •
İstanbul’dan Yalova’ya bir saatte İDO ile gitmek var iken, olanca risklerine aldırmaksızın körfezi dolanarak üç-üçbuçuk saatlik bir direksiyon sallamayı daha erkekçe bir davranış sayıyorum.
 Topçular iskelesinden karşıya geçişin elli liralık sırasına girenlerin haklarını, talep yoğunluğun yükselmesi durumlarında, sıraya girmek istemeyen paralılara çiğnetilmesini, hakperest kişiliğime yöneltilmiş bir hakaret telakki etmiştim.
 Sabahat Akkiraz ve meslekdaşları, hem de kendi can dostlarından Cem Vakfı’na dayatmışlar, “Haklarımıza el süremezsiniz, eserlerimizi paraya tahvil edemezsiniz”.
 Biz de şimdi kalkıp da, Bursa - İstanbul yolcularına, “Haklarınıza el sürdürtmeyin,” Körfezi dolaşın”, ya da,”eserlerinizi çaldırtmayın” desek..
 Bizim hırsızlarımızın sizin hırsızlarınızdan her zaman daha iyi ve namuslu olduklarına dair ortak inancımızın desteğiyle, dostlarımızın bize diyecekleri belli…
 “Bu adam kafayı yemiş zahir”…
 İyi kafa yemeler…
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23