• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Atilla Özdür
Atilla Özdür
TÜM YAZILARI

Mercedes...

02 Temmuz 2015
A


Atilla Özdür İletişim: [email protected]

Yakın dostlarım bendenizi Mercedes düşmanı gösterirler. Halbuki “Mercedes” bir nesnedir, Kestane kabağına niye düşmanlık ki, o da bir başka nesnedir. Damak zevkidir bu, siz pastırmaya bayılırken ben, bamyaya üç takla atarım... 

“Mercedes”e karşıtlığım, onun fatura fiyatınadır. Trafikte içerisine lök gibi kurulmuş Mercedesli insanlarımızı gördüğümde aklıma ilk gelen;

“Bu adamın, bu memlekete, insanına, saygınlık ve refahına ve uluslararası zemindeki bağımsızlığına ne gibi katkıda bulunmuşluğu vardır ki, keyfini sürüyor” olur...

Sonra, aklımı başıma toplar ve merakımı Türkiye’nin siyasi sistemine, idari düzenine vururum...      

Farz-ı muhal, siyasi ve idari sistemimiz teokratiktir...

İktisadi yapımıza uygun ya da onu zorlayan bütçe rakamlarıyla, kamu görevlilerine tahsis edilen makam arabalarının değerleri arasında denge kurmaya bakarım. Eğer borç gırtlağı aşkın durumda olup da, kamu görevlilerimize her gün baklava börek ikram ediyor ve onlar da bunu kemali afiyetle içlerine sindirmeyi kendileri için bir hak ve bütçenin yapısına da uygun görüyor iseler, 

“Yanlış yapıyorlar” derim. Belki bu görüşümde benim yanıldığımı söyleyebilirsiniz de, o başkadır...

Yoook, eğer demokratik ve laik ise, Türkiye’nin idari siyasi zemini, o zaman mesele farklı bir mecraya kayar...

İnsan hakları demetinde yer alan, kişinin kazanma,  harcama hak ve hürriyetindeki serbestliğe oturturum Mercedesliyi. Böyle durumlarda bu yersiz karşıtlığımdan ötürü zaman zaman utanarak kendi kendime özür beyanında  bulunduğum anlar da olabilir...

“Bana ne ulan, adamın parası varmış, nereden ve nasıl bulmuşsa bulmuş ve sonunda da Mercedes’e kurulmuş. İsterse karayolunda kıçtan takma şişme botuyla bile dolaşabilir” kime ne gibi...

İçinde insan bulunan Mecedeslerin kapılarında “resmi hizmete mahsustur” ibaresini hepsinde görmesem de, plakalarından anlarım. Hep siyah renklidir ki bunlar, devlet malı olup çoğu kez makam arabasıdır.

İşte bu kertede  Atatürk’ün Balıkesir Paşa Camii minberinden iradettiği hutbe aklıma geliverir. 

“Türkiye’de çok büyük arazi sahibi toprak ağası yoktur dolayısıyle bunlar himaye edilmelidir. Kasabalarda ticaretle uğraşan esnaf ve tüccarın geleceğini garantiye almak zorunluluğundayız. Memleketimizde fabrika imalathane ve benzerlerinin sayısı çok azdır ve buralarda çalışacak işçilere ihtiyacımız da pek fazladır. Fabrikacıyla birlikte işçilerini de hoşnut etmeliyiz. İlim ve fikir adamlarımız Milletimizi irşat ediyorlar ve bizlere yol gösteriyorlar. Bunların hepsi işbölümü esasına göre varlıklarını sürdürdüklerinden sınıflara ayırılamaz. Bunların hepsi halktır”...

“Mercedes”i, Atatürk’ün Balıkesir hutbesi ışığında ele aldığımızda, işçili memurlu, çiftçili tüccarlı olarak hepimizin kitabiyata göre, Mercedesli olmaya hak sahibi olduğumuzu görürüz. İnsanımızı Mercedesli Mercedessiz ayırımı yaparak ırkçılığa sapamayız...

Kendi deyişine göre Maliye Bakanı, devlet envanterinde kayıtlı makam arabalarının toplam bir yıllık masrafı bakanlıkların sıradan çerez parasını bile karşılamazken; bakın siz Allah’ın işine, Devlet Başkanı Tayyip Erdoğan da, Cumhurbaşkanlığı parkından zırhlı bir Mercedes’in Diyanet İşleri Başkanlığı’na tahsisiyle o makamın saygınlığını tanımak istemeyenlere karşı, ibret-i çapulcular için alem, anlamlı bir ders vermiş oldu...

Verdi amma, benim Mercedesliye karşı duygu ve düşüncelerimi değiştiremedi. Zira, 

“Vergi gelirlerimizin yüzde yetmiş-sekseni hâlâ vasıtalı vergi”...

Hepsi iyi ve güzel de, şimdi Diyanet işleri Başkanı bu arabayı ne yapacak. Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’ne tahsisen gönderilmiş olsa, Genel Müdürlük sorumlulukta tek boyutludur ve üst makam tarafından kendisi için uygun görülen lutf ve ikramdan, hayat-ı hizmet boyunca istifade etmesi emredilmiştir...

Amma Diyanet İşleri Başkanlığı her ne kadar laik bir devletin resmen laik olması gereken bir görevlisi olsa da, çifte sorumluluk altındadır. Halik-i Zülcelal Hz. Allah.. Ve Devlet Başkanları Tayyip Erdoğan...

Ne var ki, Erdoğan’ın sıfatı, Emirül Müminin değil... 

Fatura fiyatının halkın ortalama geçim endeksiyle kıyaslandığında arabaya binse de binmese, madalyonun her iki yüzü de problemli...

Zor durum...

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23