• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Atilla Özdür
Atilla Özdür
TÜM YAZILARI

Protestanlık üzerine...

24 Mart 2014
A


Atilla Özdür İletişim: [email protected]

Protestanlığın itici kökeninde “neden kimileri zengin de kimileri yoksul?” tarzındaki yakıcı suale cevap arama düşünceleri yer alıyor olmalı. Zenginler, çevreleri zengin oldukları için zengindirler. Yoksullar da, ister fert ister toplum olarak, çevrelerindeki yoksulluktan ötürü yoksul kalmaya mahkumdurlar...

Bu tezler, haliyle sömürgeciliği meşrulaştıran tezler olup, ırkçılığın da temel dayanağını oluştururlar. Ve neticede kalkınmak, zenginleşerek ileri gitmek için beyaz olmanın yanında ayrıca anglo sakson olmanın da gerekliliği, Protestanlığın iman tahtasına çivilenir...

Dünyanın beyaz Anglo-saksonlardan arta kalanları olarak Müslümanlarla, Hindular ve Siyahilerin, hem dinlerinden hem de kültürlerindeki yetersizliklerden ötürü kalkınarak zenginleşmeye ehil olmadıklarına hüküm kesilmiştir.

Dünya ölçeğinde geçerliliği tasdik edilen bu hüküm, alemin bir parçası durumundaki Türkiye’de de ayniyle kabul görüp icraat safhasına aktarılmıştır. Beyazlık, bila istisna Türkiyelinin genel anlamda ortak ırki özelliğini taşıdığından, “zengin kimilerin” sosyetesinde yer alabilme için bizimkilere de kala kala sadece Protestanlığı kabul şartı kalmıştır.

Bu nevzuhur Protestanlık, Hıristiyani Protestanlıktan çok farklı olup, kendilerini Müslümanlığın şekli ibadet ritüellerinden muaf tutarak kendi öz geçmişinin ismen Müslümanlığını kullananların kamufle edilmiş Müslüman Protestanlığıdır.

Ülkenin toplam servet ve zenginliği bu Protestan azınlığın elinde paralel bir devlet. Allah da, çeşitli Ayet’i Kerim’lerinde bu paralelliğe şiddetle karşı...

¥ ¥ ¥

Protestanlığın politik iman umdelerine göre, bir ülke fakirse, bu kapandan kurtulamaz. Zira fakirlik kendi içinde hapsolmuş ve kendini sürekli yeniden üreten bir kısır döngü halidir. Tabii fakirlik, iktisat bilimi perspektifinden gelir seviyesi düşüklüğünün yarattığı sosyal bir durum olduğundan, kalkınarak yoksulluk çemberini kıracak yatırım fonları da, düşük ve yetersiz olacaktır. Düşük tasarruf, düşük ve yetersiz yatırım olduğunda, fakirlik, yoksul ülkelerin değişmez ve değiştirilemez mutlak kaderi olup çıkacaktır...

¥ ¥ ¥

Yaşadığımız süre içinde fiilen tecrübe edildiğini göremediğimiz için, bu faraziyelerin ana eksenini oluşturan Protestanlığın sosyo epidemik bir realite olabileceğini hiç düşünmemiştik. İnanıp kabullenmiştik ki, Protestanlık, insanın derisinin beyazlığını ve ayrıca da Hırıstiyanlığını gerektirir.

Amma beri yandan, “beş haftalık pazarlama kampanyası sonunda Maldivler’den tatil satın alanların sayısının altmış binleri” aştığını haberleştiren reklam karambolunda kafayı iki elimizin arasına aldığımızda, düşündük ki, bu kabullenişimizde yanılmışız. 

Protestanlık, bulaşıcıdır...

Ülkemizde Protestanlık, Hıristiyani zeminde değil amma, muhafazakar zeminde bayağı bir salgın... Bu salgına karşı Allah adına cihada kalkışması gereken dini ve politik tabiplerimiz ise, birbirleriyle kanlı bıçaklı savaş halinde...

¥ ¥ ¥

Söyleyene mi itibar edilir, söylenenlere mi?...

Sözcü gazetesinin kıyı köşe bir yerinden küçük bir haber gözümüze ilişti. Ne derece doğrudur bilemem amma, öğrenmek isterim doğru mudur yanlış mı. 

Eğer yanlış ise, doğrusu nedir...

AKP hükümeti dışarıya yaptığı borçlanmalarla toplam dış borcumuzu, mevcuduna 243 milyar dolarlık bir borç ilavesiyle 372 milyar dolara yükseltmiş.

Şimdi sizlere bir kafayı yeme suali...

Gerçek Protestanlara olan borcumuz bu kerteye (yükselmiş değil), yükseltilmemiş olsaydı, altmışbini aşkın Müslüman, Maldivlere koşturulur muydu?...

Protestanlaştırma olmasaydı, Türkiyeli Müslümanlar böylesine Protestanlaşır mıydı...

Bu da ikinci, kafa bulma temrini...

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23