• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Atilla Özdür
Atilla Özdür
TÜM YAZILARI

Torku üzerinden muhafazakarlık...

30 Ocak 2015
A


Atilla Özdür İletişim: [email protected]

Bizim Müslümanlığımız yaşımızın otuzluğuyla denkleşen, 60”lı yıllarda kitap emerek başladı. Müslümanlıktaki çocukluk dönemini içki satmayan bakkal arayarak atlattık. Paramızın mermi çekirdeğine dönüşerek geri gelip göğsümüze saplanmaması için, Musalli bakkallara yönlendirildiğimiz günleri, ateşli delikanlılığımızı yaşadığımız günler olarak hatırlarım...

Zamanla kartlaştık ve kartlaştıkça da gözlerimiz açıldı... İçki satmayan bakkal aratanları gördük ki, cami dışının sol-sağ matrisinin haramzadeleriyle iktisaden aynı sınıfın mensupları...

Kuruluş safhasında altyapı temellerine odun taşıdığımız ekranlar, gazeteler ve bankalar ve dahi fabrikalarla şirketler ve daha nelerle neler, süvarilik özlemlerini sırtımızda tatmin edenlerin bilahare helalinden kendilerinin has malı mülkü olup çıktı... Son yılların diliyle, mücahitler mütahitliğe evrildi...

Tarih tekerrür edermiş derler. Doğrudur, çünkü her şey, Bir Allah’tan gayri her şey, hem “şeydir”, nesnedir, maddedir ve bundan ötürü, fanidir...

Tarihin belirli dönemleri de işte böyle kendi alanında fani olunca, yenisinin gelmesiyle kendini yeniden üretmiş olur. Bu üretim sürecinin kendisidir, tekerrür keyfiyeti...

Dünler, dünlerde kalırsa da, zamanı geldiğinde elindeki alet ve edevatını değiştirerek tekrar bugünleşirler...

Bu keyfiyet içinde günümüzde mütahitleşmiş olup kendi zamanının mücahitleri örneğinden, geleceğin mütahitliğine bugünlerden özenenler de, henüz gözü açılmamış günümüzün Hak aşığı delikanlıların iman ateşini kullanarak, kendilerini yeniden ürettiklerinde, tarih bir kez daha tekerrür etmiş olur....

Kıyamet, bir anlamda, tekerrür zincirinin kopuşudur.  

Dikkat edelim, aldanmayalım. Kimsenin kılı ve kılığındaki zokaya takılarak, muhafazakarlığın liberallikten farklı olduğu masalını yutmayalım...

Yutarsak, tarihin bir kez daha tekerrürüne yol açıp bugünün mücahidini geleceğin mütahidine dönüştürecek bir mekanizma olup çıkarız. Sadece paldum takımlarımızla semerlerimizin rengi, tekerrür gününün moda renklerine uydurulmuş eşşek olarak...

Okuyucularımızdan birisi, “Liberal muhafazakar” başlıklı yazımıza takılmış. Anlaşılan, kula kulluğa karşı, akli, mantıkı ve tecrübi direnç gücünü, yedirilen bunca kazıklara rağmen bir türlü güçlendirip olgunlaştıramamış olmalı ki;

Bir fındık ezmesiyle İslam”ı bağdaştırmanız da çok enteresan” diyerek, liberal muhafazakar kolektifin “Torku”ya uyguladığı iktisadi raf ambargosunun farkında değil...

Muhafazakarlık, tezgahtarlık gibi bir haldir, bir tarz, bir durum, bir pozisyon alma biçimidir. Kendisine sunulanı, tevarüs ettiğini, ana baba ve atalarından kalanları muhafaza etmeye çalışır… Tezgahtar ise, tezgahının başında bulunur ve tezgah işlerini görür. Satıcıdır...

Birisi, elde tutucu; diğeri elden çıkarıcı...

Peygamberimiz zamanının kafiran takımı muhafazakar idi. Atalarından kalanları muhafaza etmek isterlerdi ve onları ortadan kaldırmak isteyen “İbrahimilere” karşı binbir türlü kumpas kurmaktan da çekinmemişlerdi. Atatürkçüler de muhafazakardır. “İzindeyiz” diyerek, usul ve erkan olarak ne bırakılmışsa ya da bırakıldığı söyleniyorsa, onları muhafaza etmek, elde tutmak isterler...                                                                       

Muhafazakarlığın dinle diyanetle ilgisi yoktur. Bankalar bile muhafazakar. Malum, bedelli askerlik yıllardır bizim biti kanlanmışlarımızın arzularına denk düşer. Vatan ve millet sevgisi, bedel kantarıyla ölçülür. Tıpkı çok karılılık  gibi... Cübbeli hoca bile bu konuda bedelizmci...

Bedel geleneğimizi bu yıl da kutluyoruz. Bu geleneği elindeki fon gücüyle kutlayarak muhafazaya kalkan  bankalarımız, reklam üzerine reklamlarını sallayıp duruyorlar.

“Bedel kredisine koşun vatansever milliyetçi ve dindar gençler koşun, koşun. Ödeme kolaylıklarını başka yerde bulamazsın, bu fırsatı kaçırma koş, koş, bankamıza koş”...

İslam’la, fındık ezmesinin ilgisi de işte buradadır”...

Fındık ezmesinin tatlandırılmasında şeker yerine glikoz kullanılıyor mu, glikoz da mısırdan imbikleniyor ve bunun da karakteri, bünyesine GDO zerkiyle bozulmuş mu, hepsinden de öte, bir de katma değerine dışarının küffarı el koymuyor mu, daha ne olsun?..

Yunanistan Başbakanının programıyla Tayyip Erdoğan’ın icraatlarına sağ sol bandlarından bakıldığında Devletbaşkanları Tayyip Erdoğan, Yunan başbakanının yanında ve solda görülür. Yoksulcudur, kimsesizin kimsesidir ve kendi ifadesine göre, Fırat kıyısında keçisini kaybedenin yanındadır...

Özelleştirmecilik kerterizinden bakarsanız Erdoğan, liberal sağcı...

Pekiyyy. Ne idi ve nereye gitti muhafazakarlık?..

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23