• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Atilla Özdür
Atilla Özdür
TÜM YAZILARI

Ya nasip…

06 Haziran 2016
A


Atilla Özdür İletişim: [email protected]

Seçimler yapılır, seçilenleri hemen küpe daldırırıp çıkardığın anda küpün rengini alıvermez. Bilemezsiniz, muhtemeldir ki, küpün etkinlik gücü zaman aşımına uğramış, ya da küpe daldırdığınız nesne, renklenme özelliğini yitirmiştir…

Dün sandıklanıp bugün çıkarılan Binali Yıldırım’ın “bin ali gücünde etkinlik gösterecek” havasıyla kestirip sallayıvermek, birazın da ötesinde ayıp kaçmaz mı?…

Gübresiyle yağmurun toprakta oluşturacağı yeşertici kompozitin atılan buğdayı başağa kaldırması, iyi kötü altı ayı bulur. Bu itibarla köylü, Ya Nasip diyerek avuçlarını göğe açar…

Bilebilir misiniz yarınların ne getireceğini?…

Dünya politik ahvalinin getirip götürecekleriyle, iç dünyada üretilen ahlaksızlığın dik alası her türden çeşitli ihtirasların beklentilerini boşa çıkartıp çıkartamıyacağının da bilinemezliği, aculiyet telaşıyla, politikacıları “Binali bu, icraat insanı Binali” çirkinliğiyle takdis eden dalkavuk, kendisine kavuk salladıkları kişi olarak Yıldırım’ı, şu veya bu sebeple ayağı tökezlenmesin, hiç utanıp sıkılmadan kendi kurgusu “Susam Sokağı”na postalayıvermiştir…

Bu duble kısa dersten sonra gelelim sadede…

Seçilen insanlar, sendikalar, siyasi partiler, vakıf dernek ve hükümetler için sandıktan çıkarılan insanlar, hasılı kelam, ita amirliği yetkisine sahip görevliler, yetkilerinin sınırsızlığına kapılarak görevlerini ifaya kalkıştıklarında, oturdukları koltukların seçimlilik vasfını sıfıra indirirler…

Politikanın tabiatından menkul gerekçelerle yapılan fevkaladeden bir seçimle başbakanlığa nasbedilen Binali Yıldırım, umudumuz odur ki, kendi özü ve familyasından evvel bizlerin hak, hukuk ve topyekûn menfaatlerimizi düşünerek memlekete faydalı hizmetlerde bulunur…

Beklentimiz budur ve temennimiz de, net başarıdır…

Bir seçimi kazanmış olmak, kazanan kişi ve partiler bakımından milletten sınırsız yetki alma anlamına gelmez ve gelmemeli ve getirmeğe de yönelinmemeli…

Bunu da hatırlatmak, bizim görevimiz…

Bu ilke, muhafazakarların değil, Müslümanların olduğu kadar Roma Katolik patrikliğinin, AKP Genel İdare Kurulunda memleketin çekilip çevrilmesinde kendisine görev verilmiş İstanbul mebusu Markar Esayan’ın bağlı olduğu Hırıstiyani inanç ve felsefi odağın, marksistlerin, faşizmin ve dahi Kemalistlerin, kısacası evrensel insanlığın temel ilkeleri arasında baş sırada yer almaktadır…

Bu temel ilkenin gerekleri arasında yer alan özellikle İnsan ve Vatandaş Hakları Beyannamesi”nin 11-13- ve 15. maddelerinin şumulündeki görevleri, veda günü geldiğinde helallik alabilmesi için, Başbakanın bilhakkın yerine getirmesini, 

Hatırlatmanın yanında, özellikle kendilerinden talep de ederiz…

Onbir :

“Düşünce ve fikirlerin serbestçe teatisi insanın en sevik haklarından bulunduğundan, her vatandaş, düşündüğünü serbest olarak söyleyebilir, şu şartla ki, bu hürriyeti kötüye kullanırsa, kanunla belli edilmiş hallerde sorumlu olur.”

Türkiye’de, çevresiyle ilgilenerek yaşamaya çalışan okumuş okumamış tüm insanlar için egemenler tarafından işlettirilen dost yüzlü hukuk dışı kronik kumpas, bu maddeyi keenlem yekun yok sayan düzinelerce gelip geçenlerin eseridir…

Onüç : 

“Kamu ekini yürütmek ve hükümetin diğer masraflarını karşılamak için gerekli paradan herkesin kendine düşen payı vermesi zorunlu olduğundan, bu yüküm, herkesin mali gücüne göre, toplum mensupları arasında eşit bir surette paylaştırılır”…

Maalesef, kimi güçlülerin hatırına öyle yapılmıyor işte. Kimsesiz kahir çoğunluk eziliyor. Ezenler, milletin anasına açıktan açığa küfrediyor. Siyaset de seyredip oturuyor…       

Onbeş :

“Toplumun, her idare adamından, yaptığı işlerin hesabını sormaya hakkı vardır”…

Bugüne dek bu hakkı tanıyanı maalesef göremedik. Sormaya kalkışana da papazı bulduruveriyorlar…

Hükümetin yeni Başkanı Başbakan Binali Yıldırım’a ilgi alanı üzerinden ve biraz da kamu yararına iki üç satırlık bir hoş geldin karşılaması:

Hadımköy gişelerinden çıkıyor ve yüz - ikiyüz metre ileride otoyolun İstanbul’a doğru kıvrılan ilk virajı, hem keskin hem de, dışa doğru on - onbeş derecelik kot farkıyla merkeze nisbet eğik, düşük. Bariz bir,

Hatalı imalat hatırası!

Söz konusu nokta ile gişelerin arası mesafe yüz metre civarındadır. Arabalar bu kısa mesafede sürat alamadıkları için, merkezkaç’la savrulmuyorlar…

Bu da, Karayolları’nı kazazedelere tazminat ödemekten politik bir tesadüf, korumuş oluyor…

Ya günün birinde ölümlü bir savrulma vukua gelirse! 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23