• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
C. Yakup Şimşek
C. Yakup Şimşek
TÜM YAZILARI

Câmide Ne Arar Çorap Kokusu

31 Temmuz 2018
A


C. Yakup Şimşek İletişim:

"Câmi" denince aklımıza ilk gelen şeylerden biri de ne yazık ki "çorap kokusu" oldu!.. 

2018'in bunaltıcı seyreden yaz günlerinde kalabalık cemaatle kıldığımız cumâ ve terâvih namazlarında -huşû ve huzû Hak getire- bütün benliğimizi çorap kokuları kapladı. 

Bilhassa rükû ve secdelerde... 

Burnumuzun dibine sokulan ve kokusuyla burun kanatlarımızı dolduran bu küçük eşyâ -askerlik yıllarından beri- bizi tekrar fenâ hâlde rahatsız etmeye başladı.

Günde beş vakit yâhut haftada bir kez...

Namaz kılanlara âdetâ pusu,
Câmide ne arar çorap kokusu!..

***

Ayrıca, birtakım meziyetlerimizin de farkına vardık: Aynı çorabı günlerce yıkamayıp giymekle su, elektrik ve deterjandan büyük bir tasarruf ediyormuşuz meselâ. (Bu da sanırım millî servet uğruna hatırı sayılır bir fedâkârlık demektir.) 

Hem, Kızılderili atasözüne de uymuş, ülkemizin temiz su kaynaklarını daha iktisatlı kullanıp torunlarımıza sulak, verimli ve yemyeşil toprakları mîras bırakmış oluyoruz... 

Ama bâzılarımız meseleyi böylesine derin analiz edemiyor işte...
Bendeniz dâhil.

Sonra da harcıâlem birkaç lâfı dilimize pelesenk ediyoruz: 

Sabun mu kalmadı, kesildi mi su? 
Câmide ne arar çorap kokusu!.. 

*** 

Gerçi bu mesele yıllardır millî felâketlerimiz arasında yer alıyordu ama bu yazın dereceye girdi, sanırım. 

Böyle olunca da türlü türlü çâreler aranmaya başladı. 

Sivri fikirlilerden yuvarlak teklifler geliyor. 

En son, geçen cumâ namazı çıkışında, ayaküstü söylenen bir teklif kulağıma kadar geldi; fakat bu parlak fikrin sâhibini tam göremedim:

Koy şuraya "Temiz Çorap" kutusu. 
Câmide ne arar çorap kokusu!.. 

*** 

Terden sırılsıklam olmuş cemaatin yağlı saçından, koltuk altlarından ve ayaklarından yayılan, daha câmiye girer girmez ciğerimize işleyen; hacı yağını, kolonyayı, esansı, parfümü bastıran, hele secdeye vardığımızda burnumuzun direğini kıran ağır bir koku... 

Öğürmekten namazın kaçıncı rekâtında olduğumuzu, hattâ bâzen nerde bulunduğumuzu bile unuturuz. 

Aklımıza, namaz ve câmi dışındaki her şey gelir nerdeyse... 
İçimiz dışımıza çıkar. 

Patlamışçasına lâğım borusu... 
Câmide ne arar çorap kokusu!.. 

*** 

Bir kısmımız üşeniriz: Yıkanmayız, çamaşır değiştirmeyiz; dişlerimize sıvanan yemek artıklarını da gidermeyiz. Fakat cumâ namazına da o çapaçul hâlimizle ve koşa koşa gideriz. 

Nâçizâne bildiğim kadarıyla dînimizde önce "îman" sonra "ibâdet” gelir ve ilmihâl kitaplarımız “ibâdet” bahsine “temizlik” ile başlar. 

Fâtih dersiâmlarından ve Diyânet İşleri eski reislerinden olan merhum Ömer Nasûhî Bilmen'in kaleme aldığı ve “on kitaptan müteşekkil” olan Büyük İslâm İlmihâlinin "Birinci Kitap" adındaki ilk faslı "Îtikad” hakkında; “İkinci Kitap” isimli kısmı ise “Tahâretler ve Sular" hakkındadır. 

Bu kitaplar kimler için yazıldı? 

"Cumâ günü yıkanın, misvak kullanın ve güzel koku sürünün." buyuran İki Cihan Güneşi, bunları kime söylüyordu acabâ: Hristiyanlara mı, Mûsevîlere mi?.. 

Kalmadı mı bizde Allah korkusu? 
Câmide ne arar çorap kokusu!.. 

*** 

“Temizlik îmânın yarısıdır...” Hadîs-i Şerîf'ini de -mâşallah- ağzımızdan düşürmeyiz.

“Yav hemşerim, Avrupa'daki WC’lerde tahâret musluğu yok be!” diye şikâyet eder dururuz.
TV’lerde Osmanlı hamam kültürünü görürüz, koltuklarımız kabarır.

Gelgelelim bugün yirmi dört saat sıcak su akan evlerde oturmamıza rağmen bir duş almaya, diş fırçalamaya eriniriz.

Ağzımız, vücûdumuz, ayağımız kokar. 

Namaz safında koltuk altımızdan ter, ağzımızdan sigara, soğan-sarımsak kokusu yayılır sürekli...  
Pis kokudan şikâyet ederiz; fakat kendi iğrenç kokumuz umurumuzda değildir. 

Bu ne perhiz, ne lâhana turşusu? 
Câmide ne arar çorap kokusu!.. 

*** 

Bayramdan bayrama câmiye giren, arada eş dost ısrârıyla cumâ namazına giden vatandaşı düşünen kim?.. 

Otobüs, metro, tiyatro, sinema veyâ stadyumda hissettiğinden daha rahatsız edici kesif bir kokuyu o vatandaş cumâ namazında keşfeder. 

Mîdesi bulanır. 

Hocanın selâm verip namazı bitirdiği sâniyede kendini güç belâ câmiden dışarı atar. 

Bir daha mı, tövbeler olsun! 

Sızlanır, söylenir ağız dolusu: 
Câmide ne arar çorap kokusu!.. 

*** 

Çalışkan inşaat amelesi, namazına da gayretlidir. 

Ezanı duyar duymaz elindeki küreği, malayı bırakır; çelik burunlu iş ayakkabısıyla koşa koşa geldiği şadırvanda suyu sağa sola sıçratarak alelacele abdest alır. 

Ayağında iki gündür değişmeyen, çimento ve alçıya belenmiş olan çorabın asıl rengi belli değildir. 

İşte bu çorap, su damlatan ayaklara tekrar giyilir ve rengi yine değişir. 

E, o kadar çorap arasında bunun kokusunu kim duyacak? 

Çelik burunlu iş ayakkabısı sürüne sürüne câmiye dalar. 

İşçi tulumuna kat kat yapışmış harç, kum, toz toprak da her adımda silkelenip dökülür; câmideki güzelim taban halısının tüylerine, nakışlarına yeni desenler çizip yapışır kalır. 

Câminin halıları işçi tulumunu ve hele o çorabı namaz bitene kadar siler süpürür.  

Câmiye pasaklı giren amele, temiz pâk olarak çıkar kapıdan... 

Günde beş vakit temizlik... 

Müslümana hiç yakışmaz, doğrusu! 
Câmide ne arar çorap kokusu!.. 

*** 

Asıl mühim şartı (şahsî temizliği) yerine getirmemiz zor görünüyor. 

Bence en kestirme yolu Edirne Belediyesi Eski Reîsi Hamdi Sedefçi bulmuş: Selimiye Câmii'ne, ayak ve çorap kokusunu bastırmak üzere gül suyu kokusu yayan, hava filtreli "tabii esans makineleri" yerleştirmiş... 

"Esans makineleri" yağlı saçlarımızdan, terli vücutlarımızdan ve müstekreh çoraplarımızdan yayılan pis kokuları bastırır hiç olmazsa... 

Fakat bu sefer de câmide kimsenin rûhu duymaz, diye -maazallah- "inek yalasa doyar" hâllere düşebiliriz...

Hassas mü'minlerin bitmez kâbusu:
Câmide ne arar çorap kokusu!.. 

***

Ayakkabı çıkardığı yerde bir de çorapla dolaşıp oranın bütün kirini pasını, çamurunu, tozunu, lekesini, zibilini, gübresini çorabıyla temizleyecek kadar titiz (!) insanlarımız bu pislikleri câmi ve mescitlerimizin her noktasına taşıdıklarını nasıl ve kaç yaşında fark edecekler acabâ? 

(Bereket versin, câmiden çıkarken bu çöplerin bir kısmını ayağımızdaki çorapla berâber geri dışarı taşıyoruz.) 

Mehmed Âkif
'in, "Yıkılır bir gün olur medreseler, ma'bedler / En temiz yerleri en kirli ayaklar çiğner" sözü de yalnızca düşmanlar için söylenmişti, içimiz rahat.

Biz, çorabımıza toz kondurmayız evelallah...

Velhâsıl geçmiyor gaflet uykusu. 
Câmide ne arar çorap kokusu!.. 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23