• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
C. Yakup Şimşek
C. Yakup Şimşek
TÜM YAZILARI

Saf Türkçenin safları

30 Nisan 2018
A


C. Yakup Şimşek İletişim:

Saf Türkçenin safları: Türkçenin geçmişte saf (içine başka dilden hiçbir şey karışmamış, katışmamış) bir hâlde olduğunu veyâ gelecekte saf olabileceğini zannedenler...

Sokaktaki vatandaştan sanatkârlara, basit mêmurdan politikacıya kadar her kısımdan insan var, bunların içinde.

Öz Türkçe” hayâlinin gerçek olabileceğini sanırlar...
“Zehî tasavvur-ı bâtıl, zehî hayâl-i muhâl...”

Bilgi ve fikirleri pek zengin olmasa da hayalleri zengin...

Düştedir cafcafları...
Saf Türkçenin safları...
***
Bu saf kişiler Türkçenin epey câhilidirler aynı zamanda. Meselâ İslâmiyet öncesindeki dilimizin “öz Türkçe” olduğunu vehmedip dururlar. Türkler sanki o devirde Asya’nın ortasında başka milletlerle hiçbir temâsa geçmeden yaşıyorlardı. Kabuklarına çekilmişlerdi, yabancı kavimlerden tecrîd edilmişlerdi. Kendileri dışında hiç insan görmüyorlardı; onlarla herhangi bir bağları, harpleri, darpları, alışverişleri olmuyordu...
Yâni, köşede bucakta kalmışlar, kukumav kuşu gibi, don yağının tortusu gibi oturmuşlardı.
Bu mümkün mü?..
Basmakalıp lâfları...
Saf Türkçenin safları
...
***
Türkçenin Sırları isimli kitabında Nihat Sâmi Banarlı, en eski Türkçeye bile yabancı kelimelerin girdiğini ve öz Türkçe sandığımız “töre, ev, kent, acun, sıra, gök, alp” gibi birçok kelimenin aslında Türkçe olmadığını bildirmiştir.
Târihin farklı devirlerinde temâsa geçtiğimiz milletlerin dilinden binlerce kelime aldık. Türk Dilinin Etimolojik Sözlüğü’nü yazan Prof. Hasan Eren, komşu dillerden aldığımız kelimelerin sayısı hakkında şunu demek zorunda kalır: “Uzak ve yakın komşularımızdan aldığımız sözler saymakla bitmez...”
Saymakla bitmeyecek kadar çok olan bu kelimeleri dilden atmak mümkün mü?
Bitmez böyle gafları...
Saf Türkçenin safları
...

***
Aslında hiçbir dilin saf olamayacağı, dilciler tarafından da kabûl edilmiş bir hakikattir. Dillerden dillere geçişler her zaman görülmüş, hattâ bu yolla yeni diller meydana gelmiştir. Dil Denen Mucize adlı kitabında Prof. Walter Porzig, bu mesele hakkında şunları yazar:
“Bâzen aktarmaların sayısı öylesine büyüktür ki, bu kelimelerin sayısı yerli kelimelerle aynı olur veya onu geçer. Ayrıca, sâdece kelime hazinesiyle sınırlı kalmazlar, kelime yapımı ve cümle kuruluşu vâsıtalarını da kapsarlar. Böyle durumlarda karma diller (Mischprachen) adını verdiğimiz diller ortaya çıkar...”
Prof. Walter Porzig, bugün “dünyânın en kıymetli ve üstün dili” diyebileceğimiz İngilizcenin de “târihî bakımdan en mühim karma dil” olduğunu kaydeder ve bu dilin nasıl sonradan meydana geldiğini anlatır.
TDK’nın 1959 yılında neşrettiği Türk Dilinde ve Başka Dillerde Özleşme adlı broşürde İngilizcenin bu cephesi hakkında detaylar vardır:
İngilizce, yabancı dillere karşı kapılarını en çok açmış olan bir dildir. Kelime hazinesinin % 75’i Latin, % 25’i Cermen asıllıdır. Latin asıllı olanlar edebî dilde, Cermen asıllı olanlar ise halk ağzında yaşamaktadır...”
N’oldu şimdi?
Dut yemiş bülbüle mi döndünüz?
Tükenmez zaafları...
Saf Türkçenin safları
...
***
Saf Türkçe saflıklarını türkülerle takviye edenler de sürü sürü...
Meselâ Nesîmî’nin aşağıdaki türküsünü “öz Türkçeciliğin sloganı” gibi söylerler:
“Hâr içinde biten gonca güle minnet eylemem, 

Arabî-Fârisî bilmem, dile minnet eylemem; 

Sırât-i müstakîm üzre gözetirim râhımı, 

İblisin tâlim ettiği yola minnet eylemem...”
Fakat bu türkünün sözlerinin yarısının “Arabî-Fârisî” olduğundan da bîhaberdirler...

Safların tuhafları...
Saf Türkçenin safları...
***
Türkçenin saf olduğuna-olabileceğine inananlar!
Allah (affedersiniz Tanrı) aşkına söyleyin:
Yâhu, siz bu kadar saf mısınız?

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23