• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Halil Kışlacık
Halil Kışlacık
TÜM YAZILARI

Her doğru her yerde söylenir mi?

26 Nisan 2020
A


Halil Kışlacık İletişim: [email protected]

Mesleğin gazetecilik ise, hele de internette dedikodu yapan tayfadan değilsen, iki kere düşüneceksin...

Haber şehveti ile yazılacak iki satır, sadece müellifini perişan edecek olsa sıkıntı yok da, toplumda öyle bir karşılık bulur ki hiçbir ceza yürek soğutmaz...

Örnekleyelim...

Mesela ülkenin istihbarat örgütünün rutin uygulamalarının ayrıntılarını, personelinin gizli kimliklerini haberleştirmek, toplumun bilgi alma hakkı kapsamında gazetecinin görevi midir?

Yoksa o haber sebebiyle görevin başarısızlığı ve görevlilerin kimliğinin ifşası doğal olarak ülkeye zarar verecek ve bunun sıkıntısını da ülke insanı çekecek olduğundan, ihanet midir?

Hani rutin değil de, illegal bir uygulama, suç işleyen ya da ihanette bulunan bir istihbaratçı söz konusu olur, bu tabii ki haberdir... Ama bunun bile kuralları, sınırları vardır; suçu ve suçluyu haber yaparken masuma zarar vermeyeceksin. Gerekirse haberi çöpe atacaksın, gazeteci kimliğini kenara koyacaksın, sadece vatandaş olarak görevini yapacaksın...

Açık konuşalım, işini yapan, hatta işi başında şehit olan bir istihbaratçının kimliğini ifşa ederek, bütün operasyonlarını boşa düşürmenin, ailesinin ve meslektaşlarının hayatını tehlikeye atmanın adı, gazetecilik değildir.

Bu yukarıdaki örnek, “Belki bu haberle hükümetin Libya’daki kazanımlarının bir kısmını elinden kaybetmesine sebep oluruz, başarısızlık hanesine puan yazdırırız” düşüncesiyle gözü kararmış, aslında gazeteci falan olmayan, eline zarf tutuşturulmadıkça değil haber, adını bile yazamaz tiplere “basın hürriyeti” diye verilen gazın sonucudur.

Bir de bu yukarıda saydıklarımın, internet sitelerini değil de televizyonları mesken tutan çeşidi var.

Hani eskiden büyük gazetelerde büyük gazeteci taklidi yapan, patronları gazete manşetiyle hükümet korkutma devrinin bittiğini anlayıp musluğu kısınca kapının önüne konuluveren tipler.

Şimdi hepsi, CHP’nin yayın organlarında bir şekilde istihdam ediliyor...

Dikkat buyrun, “Yayın organı” demedim, “Yayın organları” dedim.

Çünkü maşallah, CHP dediğin parti kırk fraksiyon, kırkının da kendi gazetesi, televizyonu, internet sitesi var.

İşte onlardan birinde, kovulmalarıyla meşhur Can Ataklı büyüğümüz çalışıyor...

Sabahları çıkıyor ekranlara...

“Lan”lı “Lun”lu konuşmayı, kendisi gibi düşünmeyenleri aşağılamayı pek seviyor...

“Cesur adam, helal olsun” diyorlardı...

Ta ki geçen güne kadar...

Çıktı, Başakşehir Şehir Hastanesi’nin yolunu yapamayan Ekrem İmamoğlu’nu eleştirdi...

Küfrederken “Cesur adam” diyenlerin hepsi, bu İmamoğlu eleştirisinden sonra öyle laflar etmeye başladı ki, adam ertesi gün özür dilemek zorunda kaldı...

En hafif konuşanı, “Her doğru her yerde söylenir mi” diyor.

Bunu diyene, “MİT mensubunun kimliğini ifşa etmek basın özgürlüğü mü sence” diye sorsam, alacağım cevap belli...

Ama mesele kendi adamlarının yanlışını eleştirmek olunca, özgürlüğün sınırları bir anda ortaya çıkıyor, her doğru her yerde söylenmez hale geliyor...

Hangi yüzüne tüküreceksin bunun?

Tanımadıkları adamları, sırf düşmanlarının düşmanı diye başlarının üstüne çıkarıyorlar, sonra gerçek yüzlerini görünce bozum oluyorlar...

Ben tanıtayım size, “cesur adam” dediğin, zamanında İstanbul’un belediye başkanlığı için CHP’nin kapısını çok aşındırdı ama bir türlü teveccüh görmedi. Büyükşehire aday olamayacağını anlayınca gitti DSP’den ilçe belediyesine aday oldu, onu da kazanamadı. Eh, o ara holding medyası da yüzüne bakmadı. 

O yüzden, sizinkilerle arasının iyi görünmesine bakmayın, yarası derindir... Şimdilik “Maişet belası” deyip susuyor ama, yakındır, Halk TV’de yaptığını burada da yapar...

Bakalım, Can Ataklı’nın da bundan sonra herhangi biri için “Tek adam, eleştirmeye izin yok” gibi yorumlar yaparken yüzü kızaracak mı, göreceğiz...

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

tika

Fatma şahinde karakolda doğru söylemiş mahkeme de şaşmış

Can

Iyi de su Apo nun mektubunu TRT de okuyanlar ve kardesini TV de takdim edenlere Akit te hic bir elestiri okumamistik. O zaman elestiri kime zarar olacakti da vatansever milli gazeteciler olarak sustunuz. Maalesef gazetecilik tarafsizlik yitirince sirf siyasi partilerin sözcüleri ve amigolari olunca bütün elestirel yazilar samimiyet olmayinca havada kaliyor.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23