• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Halil Kışlacık
Halil Kışlacık
TÜM YAZILARI

İyi günlerimiz…

23 Mart 2020
A


Halil Kışlacık İletişim: [email protected]

Korkudan akılları zail oldu.

Yıkılmaz zannettikleri her kale yıkıldı.

En büyük kazığı da özendikleri Batı medeniyetinden yediler.  

İtalya bütün işi batırdı. Hollanda ve İngiltere “sürü bağışıklığı” diye bir şey attı ortaya, ama baktılar ki binlerce insan ölecek, şimdi toparlamaya çalışıyorlar.

Bekliyorlar, “Modern dünya elbet bir çare bulacak” umuduyla…

Çare elbet bulunacak, ama bugün, ama bir yıl sonra…

O arada maalesef kayıplarımız olacak…

Peki, bunu atlattıktan sonra, ders çıkarabilecek miyiz?

SARS’tan mesela; ders çıkarabildik mi?

İnsanlık tarihi salgın hastalıkların yol açtığı toplu ölümlerle dolu; ama hâlâ hazırlıksız yakalanabiliyoruz…

Çünkü kendimize fazla güveniyoruz.

İnsanlığın başına gelebilecek en kötü şey bu değil ama…

Antibiyotiklerin yanlış kullanımı yüzünden, neredeyse bir asırdır önemsemediğimiz bakteriyel enfeksiyonlar yayılmaya başlayınca ne yapacağız?

Mesela bir volkanik kış yaşarsak ne olacak?

Zamansız bir güneş fırtınası bütün elektronik cihazlarımızı kızartırsa, kaç insan ölür?

Ya farketmekte geç kaldığımız bir süpernova patlaması bizi radyasyona boğarsa?

Kıyamet senaryosu bitmez…

En yakın tehdit ise kendi başımıza açtığımız bela.

Küresel ısınma sebebiyle dünya nüfusunun yüzde 30’u her yıl 20 gün boyunca ölümcül sıcak hava dalgasına maruz kalıyor…

2003 yılında Avrupa’da 70 bin kişi sıcaktan öldü…

Sanayi devriminden bu yana dünyanın ortalama sıcaklığı yaklaşık 2 derece arttı.

5 derecelik artışın, deniz tabanında hapsolmuş metanı yüzeye çıkarmaya ve ısınmayı geri dönülmez bir hale getirmeye yeterli olduğu söyleniyor.

Bahsettiğimiz sadece sıcak havaya maruz kalmak da değil.

Bu derece bir artış, iklim kaynaklı afetleri de çığrından çıkaracaktır. Seller, kasırgalar, kuraklıklar yaygınlaşacak ve dünyayı gerçekten yaşanması çok zor bir yer haline getirecektir.

İki hafta evde oturmak da kurtarmayacak bizi…

Bu, sadece işin hesaplayabildiğimiz kısmı…

İnsan geni incelendiğinde, bundan on binlerce yıl evvel, bütün insanlığın neredeyse yok olduğu, dünya nüfusunun yaklaşık 1 milyondan 3 bin kişiye düştüğü sonucu çıkıyor.

Dünya üzerindeki hemen hemen bütün dinlerde ve antik kültürlerde bir büyük sel ya da tufandan bahsediliyor.

Yazılı olmayan kurallardandır: “Bir şey bir kere daha olduysa, büyük ihtimalle ikinci kez, iki kere olduysa muhakkak üçüncü kez olur.”

Derdim kimseyi korkutmak değil ama “Virüslerle boğuşmak yine bir şey değilmiş” diyeceğimiz günlerimiz olacak.

Mesele ne kadar hazır olduğumuzla ilgili…

Ne kadar hazır olursak, o kadar az kayıp vereceğiz…

Hazırlıkları gereksiz bulanlar olacak…

Daha iki ay önce “Niye bu şehir hastaneleri yapılıyor, bu kadar yoğun bakım yatağı ne işe yarayacak” diyenler vardı. Şimdi “Keşke daha fazlası yapılsaydı” diyorlar…

Onların fikirlerinden biz sorumlu değiliz.

Biz kimseye “keşke” dedirtmeyelim, yeter.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Mustafa

Evde kalanlar bir buluşa imza atalım. ABD nin bir aylık patent başvurusu,Türkiye nin bir yıllık patent başvurusundan fazla. Yani adamların yaptığı bir aylık buluş, Türkiye nin yıllık buluşun dan kat kat fazla. Boş boş oturmayalım saksıları calıştırma zamanı geciyor.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23