• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Halit Kanak
Halit Kanak
TÜM YAZILARI

Fâtih ve İstanbul'un Fethi (29 Mayıs 1453)

29 Mayıs 2021
A


Halit Kanak İletişim:

Yıldırım Bâyezid Hân, Bizans'ı dördüncü kere muhasaraya başladığında gücünün zirvesindeydi.

Niğbolu’da Avrupa'nın en büyük Haçlı Ordusunuperişan etmiş, ardından Atina'ya girerek Yunanistan ve Mora'nın Fethini tamamlamıştı.

Kuşatmayı çaresizce izleyen Bizans İmparatoru II. Manuel, bir süre önce yardım istemek için Avrupa'ya bizzat gitmiş, fakat Niğbolu'da hezimeti tatmış Avrupa devletlerinden umduğunu bulamayarak eli boş dönmüştü.

Durum böyle olunca, hiçbir güç ve kudret Bizans'ı Yıldırım Bâyezid'in elinden kurtaramaz gibi gözüküyordu ve bütün Hristiyan dünyası da bunu kabullenmişti.

Ancak böyle bir kuvvet vardı, mevcuttu, gelmesi mukadderdi. Evet, bu kuvvet,Çağatayoğulları'nın yerine Türk Hâkânlığı tahtına oturan Büyük Timur'du.

Ve Cenâb-ı Allah (c.c.) Timur'u, Yıldırım'ı durdurması için Anadolu'ya gönderdi.Çünkü Allah'u Teâlâ, Bizans'ı düşürecek ve çağ kapatıp çağ açacak zâferi yaklaşık elli sene sonrası için Fâtih Sultân Mehmed Hân'a yazmıştı. Bu kesin ve mutlak yazgıyı kimse değiştiremezdi.

Yıldırım, Bizans'a son darbeyi vurmaya hazırlanıyordu ki, bu esnada Timur'un Anadolu'ya doğru hareketlendiği haberini aldı. Bir müddet gelişmeleri izledi. Ancak durum oldukça ciddiydi. Bizans kuşatmasını kaldırdı, Timur'u karşılamaya çıktı.

Timur Hân, 1402 başında bir yıl önce girdiği Anadolu'dan, kışlamak için geldiği Azerbaycan'da Harb Divânını topladı, Anadolu'nun fethi fikrini ortaya attı. Oğulları dâhil kimse bu fikri tutmadı. Ancak Allah'u Teâlâ'nın çizdiği kader gereği Timur, yeniden Anadolu'ya girme kararını tek başına verdi veKarabağ'dan hareket etti.

Yalnız komutanları değil, askeride Osmanoğulları üzerine yürümekten nefret ediyordu. Buna rağmen Ankara'da iki büyük ordu karşı karşıya gelmişti.

Aynı gün akşam üzeri güneş batarken, çevresini sarmış onbinlerce Türkistan askerine karşı yanındaki üç bin kişiyle Çataltepe'de üç saattir vuruşanYıldırım, atı tökezleyince atıyla birlikte yere kapaklandı ve Mahmud Hân tarafından bizzat esir alındı.

Böylece; Yıldırım Bâyezid Hânın Bizans hesabı kapanmış; yaklaşık 51 sene sonra İstanbul'u fethederek Peygamber Efendimiz'in (s.av.) övgüsüne mazhar olacak olan Fâtih Sultân Mehmed Hân için mübârek "Fetih" süreci de başlamış oluyordu..

AncakII. Sultân Murad Hân'ın büyük oğlu Alaaddin Ali, Şehzâde Mehmed'in abisi olması nedeniyle Veliaht Şehzâde sıfatı taşıyordu. Yâni Şehzâde Mehmed'in önü kapalı gözüküyordu.

Fakat öyle bir an geldiki, yine Allah-û Teâlânın takdiriyle Veliaht Şehzâde Alaaddin Ali 18 yaşındayken aniden vefât etti. Şehzâde Mehmed Veliaht oldu.

Sultân II. Murad Hân çok sevdiği Şehzâdesi Alaaddin Ali'ye Bursa'da bir türbe yaptırdı ve kendisininde oraya defnedilmesini vasiyet etti. (Kabri oradadır.)

FETH-İ MÜBÎNE DOĞRU

Şehzâde Mehmed, ikinci kez oturduğu tahtta, vakit kaybetmeden hocalarının kendisini yetiştirirken verdikleri millî ülkü gereği beynine ve kalbine nakşettikleriKIZILELMA'sına yâni Bizans'a yöneldi.

Önce büyük dedesi Yıldırım Beyazıt Hân'ın yaptırdığı Anadolu Hisarının karşısına bir hisar yaptırmakla işe koyuldu. Bütün hazırlıklar tamam oluncada tarihler 23 Mart 1453'ü gösterirken Edirne'den hareket etti. Hedefinde, fethederek Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) Hadis-i Şerifine mazhar olabilmek için aylarca hazırlandığı İstanbul vardı.

5 Nisan'da İstanbul önlerine geldiğinde, 10 bin kişilik ordusuyla önden giderek Bizans'a ait Misivri, Ahyolu, Vize, Bigados, Silivri, Yeşilköy gibi kasabaları fetheden Dayı Karaca Paşa'nın Ayios Romanos (Topkapı) karşısında kurduğu Otağ-ı Hümâyûn'a yerleşmeden önce, 400 askerin refâkatinde 60 mandanın çekerek getirdiği en büyük topun başına geldi. Bundan başka yüzlerce muhasara ve sahra topunun yanısıra, yine planını bizzat kendisinin çizdiği iki ton gülle atabilen 56 büyük top vardı.

Ertesi gün sabah namazına müteakip yapılan duâlardan sonra, doldurulması ve soğutulması iki saat sürdüğü için günde 8 kez ateşlenebilen en büyük topun ateşlenmesiyle muhasara başlamış oldu.

Dayı Karaca Paşa, Bursalı Ahmed Paşa, Ishak ve Mahmud Paşalar surları çepeçevre kuşatmışlar, Vezir Zağanos Paşa Kasımpaşa sırtlarına yerleşmiş, Baltacıoğlu Süleyman Bey komutasındaki donanma ise adaları fethettikten sonra Boğazın ağızında beklemeye başlamıştı.

Genç Hünkâr Sultân Mehmed, 11 Nisan'da bataryaların yerlerini değiştirerek bombardımana devam etti. 18 Nisan'da surlarda hatırı sayılır tahribat oluşmuştuki; aynı günün gecesinde 4 saat süren ilk taarruz emrini verdi. Böylece ilk yoklama gerçekleşmiş oldu.

20 Nisan'da ise beklenmedik bir şey oldu. Sultân Mehmed karadan yürüteceği gemilerin yol güzergâhını yaptırdığı bir sırada, İstanbul'a yardıma gelen 5 Ceneviz gemisi ters rüzgârın etkisiyle Türk Donanmasına yakalanmadan Haliç'ten içeri girdi. Sultân Mehmed celallenerek atını denize sürdüğü gibi, donanma komutanı Süleyman Bey'i görevden alarak yerine Çalı Beyoğlu Hamza Bey'i getirdi.

Yetmedi Haliç'teki Bizans Donanmasını etkisiz kılmak ve o bölgedeki zayıf surları yıpratmak için hazırlattığı yoldan 22 Nisan'da 67 gemiden oluşandonanmayı bir gecede karadan yürüterek Haliç'e indirdi..

Surlarını her geçen gün yıpranmaktan koruyamayan Bizans İmparatoru, birde Haliç'te Türk Donanmasını görünce iyice dehşete kapıldı. Muhasaranın kaldırılmasıiçin yaptığı yıllık 70.000 duka altın vergi teklifi, Vezirâzam Çandarlı Halil Paşa tarafından destek görsedereddedildi.

Bu arada Haliç'teki Türk ince donanması düşman gemilerine göz açtırmadığı gibi, binden fazla fıçı ve sandal üzerinde topların ilerleyebileceği ve 5 askerin yanyana geçebildiği muazzam bir köprü inşa etti.

28 Nisan'da İmparator bu köprüyü yaktırmak için 150 fedâi asker gönderdiysede, Türk topçusu tarafından Haliç'e döküldü. Buna karşılık Bizans'ın elinde bulunan 260 Türk esirin surlar üzerinde başı vurularak şehit edildi.

Muhasara bütün şiddetiyle devam ederken, Türk Hâkânı 5 Mayıs'ta Beyoğlu sırtlarına da bir top bataryası yerleştirdikten sonra, 6 Mayıs'ta Topkapı'dan ikinci taarruzunu, 12 Mayıs'ta Edirnekapı’dan üçüncü taarruzu gerçekleştirdi, olmadı.

16 Mayıs'ta yer altında lağımlar kazılmaya başladı. 18 Mayıs'ta II. Mehmed'in bizzat icat ettiği içinde toplar olanbüyük bir kule Topkapı'ya yaklaştı. Hem şehrin içine top ateşi yapıyor, hemde hendekleri molozlarla kapatıyordu. Ancak aynı günün gecesi kule Rum ateşiyle yakıldı, hendeklerde boşaltıldı. Fakat surlarda büyüyen gedikler kapatılamıyordu.

Genç Hükümdar 23 Mayıs'ta İsfendiyaroğlu Kasım Bey'i "teslim ol" tebliğiiçin imparatora gönderdi.

Savaş Meclisi teslim olma teklifini saatlerce kavga ve gürültü içinde tartıştıktan sonra İmparator, Kasım Bey'e, "Padişah sulh istiyorsa kuşatmayı kaldırsın, ne kadar ağır olursa olsun istediği vergiyi ödeyeceğim, aksi takdirde ölmeye hazırız" dedi. Gerçektende öyle oldu.

27 Mayıs'ta Murad Paşa'nın öncülüğünde ilk Türk birlikleri açılan gediklerden şehre girdilersede Murad Paşa şehid düştü, askerleri püskürtüldü.

28 Mayıs'ı 29'a bağlayan gece Ayasofya'da sonuncu Ortodoks ayini yapılırken, Türk ordugâhında Hükümdar'ın emriyle yakılmış meşâleler altında duâ ve niyaz vardı.

İmparator XI. Konstantin sabaha karşı ayinden çıktı. Yanında Prens Demetrios Kantakuzinos ile Prens Theophilos Paleogolos olduğu halde Topkapı'ya geldi savunma hatlarına girip beklemeye başladı.

Sur'un dışında ise sabah namazından sonra bütün mahiyetiyle gelerek askerin en önünde atının üstünde duran Türk Hâkânı Sultân II. Mehmed son taarruz emrini vermek üzereydi.

Güneşin ilk ışıkları gözükmesiyle birlikte âdeta nefesini tutmuş bekleyen askere; "Ya Bizans beni alır, ya ben Bizans'ı" diye biten kısa konuşmasından sonragenç hükümdardan hücum emri geldi. İşte o anda yer yerinden oynadı. Müthiş bir gürültü ile patlayan aynı anda ateşlenen topların ardından, surları çepeçevre kuşatan askerlerden her biri "O'nu fetheden asker ne güzel asker" övgüsüne mazhar olabilmek için ileriye atıldı.

En şiddetli çatışma Topkapı'da yaşanırken, Marmara kıyılarında denize bırakılan Donanma Azabları (piyadesi) bile surlara tırmanmaya çalışıyor kılıç sesleri bağırışlara karışıyordu.

Küçük rütbeli bir subay olan Ulubatlı Hasan'ın 30 kişilik küçük birliğiyle diktiğiilk Türk Bayrağını, Cebe Ali Bey'in (Cibâli) Haliç'te, Kaptan Hamza Bey'in Marmara surlarına, Karaca Paşa'nın Tekfursarayına diktiği bayraklar takip etti.

Ardından Aksaray'da kesişen askerler yeniden saf tutarak öğlene doğru son buluşma yeri Ayasofya önlerine geldiklerinde fetih de tamamlanmış oluyordu. 49 yıl, 3 ay, 19 günlük ömrünü tamamlayan İmparator Konstantin ile Prens Kantakuzinos ölenler arasındaydı.

Türk Hâkânı II. Mehmed Hân öğleden sonra tekbirler arasında "Fâtih" ünvânıyla Ayasofya'ya geldiğinde patrik ve halk yerlere kapanarak ağlamaya başladı. Genç hükümdar bir müddet hıçkırıkların bitmesini bekledi, ardından atından indi ve "Kalkınız! Ben Sultân Mehmed hepinize söylüyorum ki, bu andan itibâren ne hayatınız, ne de hürriyetiniz hususunda gazâbımdan korkmayınız.

Sonra Ayasofya'yı gezdi buranın camiye çevrilmesini emrettikten sonra ezan okuttu ikindi namazını kıldı. Çıktı şehri dolaştı.

21 Haziran'da çılgın tezahürat altında Edirne'ye döndüğünde, kıyâmete kadar bayrağın inmeyeceği İstanbul'da imar hareketleri başlamıştı bile.

Rabbim bu asil milletin başından Fâtih'leri hiç eksik etmesin inşaallah..

FATİH KİMDİR?

30 Mart 1432'de Edirne'de doğan Fâtih'in Ebesi, Bursa Muradiye'de Ebe-Hâtun Türbesinde yatan Ebe Hâtun'dur.

Dadısı; Edirne'de mahallesi, İstanbul'da iki camisi olan Cemâleddin Beyzâde Ahmed Bey'in kızı Hând Hâtun'dur.

Lala'sı, aynı zamanda eniştesi olan, Vezir Zağanos Paşa'dır.

Devlet geleneği olarak, her şehzâdeye öğretilen Çağatay Lehçesi, Farsça ve Arapça'dan başka Yunanca, Latince, Sırpça, İbrânice ve İtalyanca öğrenmiştir.

Her türlü eğitiminden sorumlu baş hocası, Şemseddin Ahmed Molla Gürâni'dir.

Büyük Allah (c.c.) dostu mutasavvıf ve tıp âlimi Mehmed Ak-Şemseddinde önemli hocalarındandır.

Ayrıca, kendi adını taşıyan mahallede medfûn olan Molla Zeyrek, Şâh İsmâil'in büyükbabasınında hocası olan Molla Hayreddin,Şeyhülislamlık da yapan Molla Hüsrev, İbnü Temcid ve Molla Ayas, Molla Sirâceddin ve Hasan Çelebi, Müderris Kınalı Abdülkadir Hamîdi, Hatipzâde Mehmed Efendi, Kazasker Veliyyeddin Efendi'nin oğlu Bursalı Vezir Ahmed Paşa,Vezir Hoca Yusuf Paşa, 1474' te ölen meshur Astronomi âlimi Baş Müderris Ali Kuşçu Fâtih Sultân Mehmed Hân'ın başlıca hocalarındandır.

Fâtih'in yabancı hocalarıda vardı.Meselâ İtalyanca hocasıCiriaco Anconitano ile meşhur İtalyan tarihçisi Giovanni Maria Angioello başlıca bilinenleridir.

Emir Âdil Çelebi Efendi'ye intisaplı olan Fâtih Sultân Mehmed Hân, ilime ve âlime büyük önem vermiştir. Yapacağı her önemli iş için istişâre ederek karar vermiş, istihâre namazları kılarak her dâim en doğrusunu yapmaya çalışmıştır.

Rabbim;çağ açıp, çağ kapayacak yeni Fâtih'ler bizlere nâsib etsin inşaallah.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Alper Irfan Bay

Tarihci ,yazar Halit KANAK Hocamı tebrik ediyorum. Muhteşem bir FETİH Yazısı..Adeta Metaverse bir ortamda Tarih dersi gibi..Eline, kalemine, klavyesine, kelamına bereket

Sadig Garayev

Amin inşallah
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23