• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hasan Aksay
Hasan Aksay
TÜM YAZILARI

Savaş, kalkınma ve üniversite

06 Şubat 2017
A


Hasan Aksay İletişim: ,

Milletimiz, Allah’a şükür bir taraftan, fitne ve terörle savaşırken, kalkınmasını yürütüyor ve problem uzaktan görülünce tedbir için gayrete giriyor. Sağlıkta, ulaşımda, tarımda ve  “Dünya beşten büyüktür” sloganıyla bu gayreti genel yapıyı da kavradı. Nimeti görmeyene nankör denir. Nankörlük, atalet ve asalaklıktan doğan iflah etmez bir hastalıktır. Nimetin kadrini bilmek, gelişme yolunu açmanın ilk ve en önemli şartlarının başında gelir. 

Türkiye, bir zamanların Başbakan ifadesiyle, “70 Cent’e muhtaç” olmaktan, IMF borçlarından kurtulup, borç vermeye başlayınca, elhamdülillah geçim derdi, bütün fakir ülkelerin, zulme uğrayanların, İslam dünyasının ve tüm insanlığın dertlerini, meselelerini düşünüp, çareler aramaya, çare olmaya başladı.

Günlük ihtiyaç ve tedbirlerin yanında, dev projelerle Türkiye’yi geleceğe, insanlığın hizmetine sunmayı hedefleyen ve ülke imkânlarını ayağa kaldırıp tüm insanlığa hizmeti hedefler duruma geldik. Yüksek Hızlı Tren, Yavuz Sultan Selim, Marmaray, Avrasya, havaalanı, nükleer enerji gibi büyük hamlelerin istemezleri ve kavramakta zorluk çekenler, yarım kalacağını ümit ederek, “Biz demedik mi?” diyebilmek için direndiler. 

Hizmetler elbette önce ülke için. Fakat insanlığı kucaklayan, sevgi, güven, muhabbetle birlikte yaşanacak bir dünya daha güzeldir. İpek Yolu, TANAP gibi projeler geniş bir çevreyle canlanacak.Çevremizi de kalkındıracak projelerin bize nasip olması ne güzel. Şimdi Mersin Şehir Hastanesi açılışında ifade edildi ki bunlar, Türkiye için olduğu kadar, komşularımız ve tüm hastalar için planlanmıştır. 

Siyasi, sosyal ve ekonomik hiçbir meseleyi küçümsemek, ötelemek mümkün değildir. Ama hepsi yazıya sığmayacağına göre, örnek almak zarureti de vardır:

Adalet: Davalarımız, davacı öldükten sonra ancak neticelenir hale gelmişti. Yani davayı uzatan kazanıyor. Davayı, genellikle haksız uzatır. Yani adalet haksıza çalışır mı?. Osmanlı’da dava uzamazdı. Şimdi bakanımız, adaletin genel sorunlarıyla birlikte hızlandırma işini de ele aldı. Yeni kurulan istinaf mahkemeleri ve sulh yoluyla davaların hallini hedefleyen Kamu Denetleme Kurumu (Ombudsman) ciddi bir memnuniyet sağladı. 

Sağlık: Sağlıkta çok devletin başaramadığını başardık. Şimdi Şehir Hastaneleri ile yeni bir atılımla zirveye taşınmaktadır. 

Hangi birini sayacağız? Ulaşım, iletişim desek, savunma sanayimizi; enerjide, milli eğitimde, ziraatta; ormanda, teknolojide, ihracatta, kısacası bütün bakanlarımızın yaptığı hizmetleri saymaya imkân yok. Başbakan yardımcıları, Başbakan, Cumhurbaşkanı, hepsi gece gündüz arazide. Hepsine teşekkür ediyor ve bu gerekçeyle yeni bir bakanlık istiyorum. 

Allah’a şükür öyle bir siyasi kadro ki, sabahlara kadar çalışan TBMM’sinden, Cumhurbaşkanına kadar hepsi şantiyede. Allah, rahmet ve bereket veriyor.

Üniversitelerimize bir bakan gerek:

Bilimin, ahlakın, edebin çatısı olması gereken üniversitelerimizin büyük kısmını tenzih ederek ifade edelim ki bazısında, hedefine zıt yönde, terörü, kaba kuvveti besleyen, devlet ve milletine karşı saygısızlığı, kadir kıymet bilmezliğe özendiren bir iklim var sanki? 

Örnek:

ODTÜ, kuruluşundan beri, millet çoğunluğuna yabancılaşma, farklılaşma eğiliminde. Teröre dönük değişim ikliminde. Kaç dönem öğrencisi değişti. Bir dönem olsun, bu iklim değişmedi. Genç, anne-babası gibi düşünen, onların saygı duyduğuna saygı duyan ruhunu kaybeder gibi? Şüphesiz asıl öksüz vicdanını, aklını milletinden, ümmetinden ayırandır. Anne-babasını kaybeden, milletiyle vardır. Milletini kaybeden sığınaksız kalır, son durakta anlar. Arıza tepede.

Bugün, vakıf ve özelleriyle beraber üniversitelerimiz çok önemli bir yere geldi. Artık dünyadan öğrenci geliyor ve her sene artıyor. Bugünü anlamak için geçmişe; 28 yıllık CHP dönemine kısaca bakalım:

İlkokulu bitirdiğimde, nahiye ve ilçemizde ortaokul yoktu. Şimdi üniversite var. Ortaokulu Maraş’ta bitirdim (1948). Koca Maraş’ta bir lise yoktu. Ankara Gazi Lisesinde okudum. Başkentte 3 lise, (Atatürk, Gazi, bir de özel). 67 vilayetin 20’sinde lise yoktu. Bugün üniversite sayımız, CHP’nin 28 yıllık değişmez ve muhalefetsiz dönemindeki Ortaokul sayısından dahi daha fazla olduğunu tahmin ediyorum. Üniversitelerimizdeki öğrenci sayısı, o zamanki ortaokul ve lise öğrencilerinin toplam sayısından fazladır. 

Yanlış ve kötülük, mikrop neslidir. Gayret gerektirmeden ürer ve bulaşır. Tahribatı yüksektir. İyilik, sağlık, ancak gayretle boy atar.

Bakan talebimin, 1. gerekçesi, üniversitelerimiz çok büyüdü. Sorumluluklar dışarıya da taştı. Durmak imkânı yok. Hamle için bakan şart. 

2. gerekçe: 15 yıllık tecrübe gösteriyor ki, Bakanlarımız çağ atlatıyor. Üniversitelerimizi bu imkândan mahrum etmemek zorundayız.

3. gerekçe: Koalisyon hükümetlerinde, bir genel müdür tayini, Başbakanlık ve Köşk’ten, sene geçer dönemeyebilirdi. Yani, hükümet bürokrasiyi çalıştıramaz. Bürokrasi, hükümetleri değiştirirdi.İstikrar dönemlerinde hükümet çalışınca, bürokrasi çalışıyor. Onun için bugün hamle gerekiyorsa, bakan şart. YÖK, kurulduğu günden beri bu yükü taşıyamadı. Zaten YÖK’ün bürokratik çarkı dahi son derece zayıftır. Ona hareket kazandıracak itici bir motor gerek. Üniversite yapısına, hükümet içinde bir baş gerekiyor. Arz ederim. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23