• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hasan Aksay
Hasan Aksay
TÜM YAZILARI

Sözcünün, “hak” dediği, hastalıktır

01 Mayıs 2017
A


Hasan Aksay İletişim: ,

İnsan ve milletlerin zaman kaybı, yok yere problem çıkaranlar yüzündendir. Miting için, “Güvenlik imkanlarına uygun” yerler gösterilmiş. Olay çıksın istiyor ya, ters gider? CHP, lafta, “Meclis güçlü olsun” diyor. Peki, seçimde sizin barajdan kurtardığınız parti de, sizden olduğuna göre, “Sizden başka TBMM’deki tüm partiler, tam bir ittifak ve büyük çoğunlukla” kabul ettiği ve aziz milletimizin ender rastlanan bir katılımla onayladığı kanuna gölge düşürmek için reddedile edile kapı kapı niçin dolaşıyorsunuz? AB ve teröristler yalnız kalmasın diye mi? 

İstediğiniz güçlü meclis, azınlıktaki CHP milletvekillerinin ayağa kalkıp, “Dışarı! Dışarı!” diye el çırpıp bağırınca, “Merve Kavakçı’nın milletvekilliğinin düşebileceği” bir meclis midir? 

Akıl almaz iş, şüphe doğurma gayreti fitneye kapı aralıyor. Zamanı yutuyor. Ne var ki CHP’nin anlamsız ısrarlarının fitneye kapı aralayan yönünü aydınlatmak için, konunun nirengi noktalarına tekrar dönüp, temelden bakmak gerekiyor:

Sistem, tek yol değil; hedefe götüren çeşitli yollardan biridir. İhtiyaca göre farklı imkanlardır. Ulaşımda karayolu, denizyolu, havayolu ve çeşitleri? Ticarette, adi ortaklık; Limited şirket; Anonim; Holding; Özel anlaşmalar. Siyasette de çeşitli sistemler vardır. Bunlardan krallıklar, Avrupa Birliği gibi kendi kuruluş kanun ve ilkelerini kendileri koyan, kuran ülkeler vardır. Bir de Batı’nın örnekleştirip teşvik ettiği, seçime dayanan, önemli kısmı sabitleşmiş, Parlamenter; Başkanlık; Yarı Başkanlık gibi sistemler vardır. 

Görünüşte olsa da milletler, kendi yollarını kendiler seçmektedir. Örneğin bugün, AB’ye, “Siz ne yaptığınızı bilmiyorsunuz? ‘Avrupa Ekonomik Topluluğu’ diye başladınız. “Kriter” koyup, yön ve yapı değiştirerek ne yapıyorsunuz” diyen var mı? Yok! ABD, Başkanlık sistemiyle doğdu. Karışanı? Yok! Fransa, başkanlık sistemine geçti, “olamaz” diye hastalanan devlet var mı? Yok! İsrail, farklı bir Başkanlık? TBMM, büyük çoğunluk, iktidar ve muhalefeti ittifakıyla, “Başkanlık sistemi” deyince, AB’de deprem oldu. Artçı depremler, CHP’de devam ediyor. 

Türkiye için bu hamle, bir mecburiyet olmuştu. Bunlar konuşuldu, yazıldı. Aynı derecede birkaç güçlü sebep varsa da baş sebep, D’Hond seçim sistemi oyları dağıttı. Siyasi istikrarı imkansız hale getirdi. Demokrasinin, cumhuriyetin devamı için millet oylarının, iktidar doğuracak bir güce erişmesi mutlak zaruret haline gelmişti. Genel seçimler çoğunluk sistemi olsa, Parlamenter sistemde de, istikrar sağlanır ama küçük partilerin feryadı daha da artar. Her sistemin iyi tarafına mukabil bir de zor tarafı elbette vardır. Başka yola gerek kalmaz. Kara veya denizyolu, her tür ihtiyacı karşılasa başka yol işlemez.

 İşi üreten,sistem değil, insandır. Ticarette, sanatta, ilimde, fende, savaşta, dostlukta, yapıcı olan, hizmet üreten her işin başı, “Ekmel-i ve eşref-i mahluk” olan insandır. Arı Bayi tektir. Lider de öyle. Ticarette, önce sermaye ve iş konusu düşünülürse de, bulunacağı kabul edildiği için tehir edilen yönetici ve kadrosu daha önemlidir. Hayati iki meslek, siyaset ve savaştır. Lidere yetki ve imkan gerekir. 

Devlet adamının yetersizliği felakettir. Bush, ABD imkanlarıyla Irak’ı, zulüm, ölüm ve terör bataklığına çevirdi. Şimdi ABD, 60 devletle ve kurtarma vaadi ile bölge devletlerini de bataklık haline getirmek için yakıp, yıkıyorlar. Türkiye kadar olsun, güvenli bir bölge doğurabildiler mi?

AB devletleri, medyası ve CHP gayretleriyle zihinlerin bulandırılmaya çalışılan bu referandum, vicdani oylarla kazanıldı. Büyük iştirak oldu, ciddi bir şikayet olmadı. Böylesine haklı bir seçimde, millet vicdanına el uzatılmaz.

CHP sözcüsü, “%49’un hakkını korumaya devam edeceğiz”demiş. Birçok devlette uygulanan sistem, kimin hakkını yiyormuş? Bu iftiradır. Kanunu çıkaran TBMM. Onayan aziz milletimizdir. İkisine de zulüm isnadı, haddini bilmezliktir! Hesabı zor verilir. Kanun, herkesin hakkını korur. Demek şimdi bir de kanuna, millet oylamasına ve TBMM’ye karşı, nasıl bir haksa, görülmemiş bir koruma?

CHP sözcüsü, “Bankasız biz ne yapacağız?” dese, anlaşılır. Çünkü:

Avantajlı seçim yarışı mı olur? Zengin parti, işçi, memur gibi imkanlarla, ileriden yarışa giremesin diye, partiler kanunu, “Parti ticaret yapamaz” diyor da, CHP, on binlere iş ve kredi veren bankanın sahibidir. Soros’tan kolay harcar.

Şimdiye kadar, “CHP’nin kanun üstü imtiyazlarına kimse dokunamadı. Şimdi Cumhurbaşkanı kanunları uygulamakla sorumlu olacak. CHP’nin kanunlara meydan okuma devrinin sonu demek. En basiti, şu konuştuğu bölücülük? Hak, kanunla savunulur. Kanuna karşı hakkın ölçüsü ne? CHP’li olmaktı?

CHP, kanun üstü imkanlarla yaşıttır. Çok parti geldi ama, darbe ve darbe anayasaları da geldi. Merhum Özal’a kadar Cumhurbaşkanı adaylık müracaatı, tek adaya indirilir ve Meclis’e öyle getirirlerdi! 

Diğer kanun üstü yetkileri, somut olarak görülmese de, daha az önemli değildir. Bir bütün olarak, birbirini korurlar: 

Mesela, İstanbul Belediye Başkanına, “Şiir okudu” diye, “Muhtar bile olamaz” der, dedirir; Bana, “Uşak’da, ‘Çok Allah dedin’; Kongrede, ‘İslam dünyasına hayır diledin” diye senelerce mahkeme? Bunlar, CHP’siz olmaz. Dava ne ki? CHP iklimi bu? Mecliste CHP milletvekilleri, ayağa kalkarak, “Dışarı dışarı” bağırarak, milletvekilinin, vekilliğini düşürürler! Düşürmediler mi? Bunu dahi yaptıktan sonra, ne olmaz?

CHP’nin önemli imtiyazlarından biri de, CHP, yalnız yol, köprü, gibi hizmete karşı çıkmakla kalmaz; Meclis çalışmalarını engeller. İktidara karşı, darbe dahil her eylemi, suç olmasına bakmaksızın destekler.

Şikayet tavrımız, maskeli yanlış ve fitneleri aydınlığa çekme gayretidir. Allah’a şükür Türkiye iyi yolda, mümkün olabilecek gayretle ilerliyor. Niyazımız, milletçe gayretimizi artırmaktır. Hamd Allah’a! 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23