• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hasan Aksay
Hasan Aksay
TÜM YAZILARI

Zor günler, ibret ve dirilişe açılan kapıdır

10 Nisan 2017
A


Hasan Aksay İletişim: ,

Zor günler, düşmanın sırtlanlaşıp, doğru-yanlış demeden, yalan, iftira ve vahşetle saldırdığı günlerdir. Zorluğun ağırlık noktası, düşmandan ziyade, O’na cesaret veren ve üzerine atlamasına neden olan iç ve dış şartların, kendi çıkarlarına fırsat tanınmasıdır. Bugün Türkiye ve İslam dünyasındaki dirilişin, son bir fırsat görüntüsü taşıması ise saldırıyı korku ile katlayarak artırmaktadır. 

Türkiye kalkınmada bir tümsek aşma noktasında. Menderes rahmetli 1960 darbesi arefesinde, “Bugüne kadar, ‘0’ ve ‘1’in karesini alarak kalkınmaya çalıştık. Ama ‘0’ın karesi yine 0; ‘1’in karesi yine ‘1’ oldu. Ama gayretle ‘2’ye ulaşıyoruz. Önümüzdeki yıllarda ‘2’nin karesini alarak büyüyeceğiz” diyordu. Darbelerin merkezi fırsat vermedi. Rahmetli Menderes’i, ‘2’nin karesini alamadan götürdüler.

Diriliş günleri, yılları, İslam ülkeleri için, birkaç kat daha zor günlerdir. Çünkü İslam dünyasının korkutan potansiyeli çok yüksek, dağınıklığı fazla ve fert fert Kâbe’deki gibi güçlü bir gönül birliği, ahlaki ve insani değerler ikliminde yaşadığı halde siyasi topluluklar olarak vahdete erme ihtimali? Bu sebep ve imkanlarını da hazırlayıp başarmak zorunda olduğumuz dünya hayatının, Hz. Adem’den beri devam eden insanlık imtihanı ve “İyilikte barışa erip, erdirme” olarak ifade edilebilecek, insani sorumluluk zirvesine tırmanma gayretidir.

Müslümanların güçlerini adil kullanmak sorumluluğu, dostu da, düşmanı da korur; korumuştur. Çıkarcı fırsatını bulduğu an, “Bir daha, ayağa kalkamasın” diye katliam yapmış ve yapmaktadır. Müslüman’ın diriliş yolunu tıkamak için ahlak ve imanı tahrip gayretindeler. Türkiye bin yıldır, bu düşmanlığın merkezindedir. Düşmanlığın bu derece netleşmesi, ister çekişmeyle; ister savaşla noktalansın, mükâfatı büyük, yenilgisi ağır önemli bir imtihan haberidir.

Türkiye, yangınlarla kuşatıldı. Dostlar(!) düşmanımız terörü silah ve her tür destekle besliyor; aynı silahı stratejik dostu Türkiye’ye parasıyla vermiyor? Ülke arabasının yokuşu geçip zirveyi aşacağı zaman, saldırı ve gayretlerini şaşkınlık derecesine taşıdıklarını ibretle yaşıyoruz. Allah’a şükür, engellemek için bu kadar gayret ettikleri Türkiye, kalkınma hızında yine, AB’yi ikiye katladı. 

Türkiye’ye demokrasi, yani milletvekili seçimleri, “Müntehib-i sani sistemi, ikinci seçmen”. Önemli 4 husus: 1-2) İkinci seçmenleri kim ve nasıl seçecek? 3-4) İkinci seçmen, kimi ve nasıl seçecek? Çünkü CHP tek parti iktidarlarında “Açık oy-gizli tasnif sistemi” gibi seçmenle alay eden seçimler dahi oldu.  

Şimdi CHP, Cumhurbaşkanı seçimlerini, TBMM, millet adına ikinci seçmen göreviyle seçsin diye meclis kürsüsünü sökmeye varıncaya kadar kavga çıkarıyor. Fakat bugüne kadar CHP’nin itiraz etmediği bütün Cumhurbaşkanları, yani tek kişi olarak meclise gelip oylanmıştır. Yani meclise gelmeden kimler seçmişse, asıl seçen onlardır. Bu REFERANDUM’la bu çember kırılıyor. 

İktidar ümidi kalmayan CHP, muhalefet olarak İş Bankası imtiyazı, darbe ve bürokrasi ile diktasını devam ettirmeye çalıştı, 1961 seçimleriyle gelen 450 Milletvekili, 150 seçilmiş senatörün, 111’inin büyük kısmı CHP baskısıyla partilerinden istifa etti ve çoğu CHP’ye geçti. Zaten MBK üyesi 38 ve Cumhurbaşkanının seçtiği 15 senatör, tabii CHP üyesi gibiydi.

AB ile beraber dost görüntülerini değiştirme tereddüdü geçiren dostlarımıza da hatırlatalım ki geç kaldınız. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan geçen seçimde zaten millet tarafından seçildi. Artık Cumhurbaşkanını millet seçeceğine göre, yerini ve yetkilerini de, yeni ve milli iradeyle oluşacak bir anayasa ile millet düzenleyecek. CHP’nin, millet iradesinden farklı, hatta ters bir Cumhuriyet tasavvuru sona yaklaşıyor.

Demokrasi yaygınlaştıkça, İslam düşmanlarının da, Müslümanların oylarını parçalamak kaygıları artmaya başladı. Bu iş darbelerde dahi en başta düşünülen konulardan biri oldu.1960 Darbesi, darbeciler farkına varamasa da “Milli Bakiye sistemi” ile geldi. Bu, oyları dağıtan ve siyasi iradeyi milletten ikinci ellere doğru kaydıran önemli bir imkândı. Ama milletimiz, beklenen dağınıklığa düşmedi. Milleti, “Gerici-yobaz; düşük-kuyrukgibi saldırılarla, korkutup sindirdiğini zannedenler, beklediklerini bulamadılar. CHP iktida, asker desteğiyle zor sağlandı. 

REFERANDUMLA yapılan bu sistem değişikliği, Türkiye için olduğu kadar dünya barışı için de güzel bir imkân olduğu halde, dışta ve içte gösteriye çıkan bu aşırılıklar, çıkarcılığın nasıl bir felaket olduğunun ibretidir. 

Türkiye çok engeli bir geçitte olmasına rağmen, kalkınmada Avrupa’yı ikiye katlayarak düşmanları korkuttu. Sorumluluklarımızı artıran bir güçtür bu. Dışarıya bağımlılar, açığa vuramasalar da daha fazla korkar. Korku korkuyu tetikliyor. Aslında, “Düşmanlık doğurarak” Türkiye’yi durdurmalı geri bırakmalıyız diye, kendilerini perişan edenler, Türkiye ile gelecek barış ve huzur iklimine, ne kadar hasrettirler.

Türkiye’nin dışta ve içte maruz kaldığı bu ağır şartlara bakarak, normal seçimin hemen arkasından gelen bataktan kurtarıcı ikinci seçim ve çıkarılması mecburi hale getirilmiş olan şu Cumhurbaşkanlığı sisteminin, normal olarak bir günde TBMM’sinde büyük bir çoğunlukla kabul edilip millete hediye edilmesi gerekirken, Avrupa’dan Amerika’ya, Rusya’ya kadar birçok ülkede deprem benzeri sarsıntılara ve ciddi zaman ve enerji kaybına neden olduğu bir dönemdeükenin, bu ağır şartlarına rağmen işlerin başarıyla yürütülmesi ve beklentilerin üzerinde bir kalkınma yakalamasını, “Allah, Müslümanlara yardım etmez diyenler, yalnız kâfirlerdir” müjdesini özümseyerek çalışanlar, gayretlerini, kardeşliklerini, birlik ve dayanışmalarını samimiyetle güçlendirenler için yadırganacak bir şey değildir. İnşallah, imtihanın ağırlığı, başarının ve müjdenin büyüklüğü demektir.

Hamd Allah’a!

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23