• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Öztürk
Hüseyin Öztürk
TÜM YAZILARI

Abdülhamid Han İtirafçıları

10 Şubat 2015
A


Hüseyin Öztürk İletişim: [email protected]

Dün tanıtmaya çalıştığım kitaptan itiraflara sıra gelmemişti. Bazı itiraflara yer verelim.

İttihat ve Terakkicilerin kayığına binen ama kısa sürede inen veya daha uzun seneler kalıp; “vicdanlarına değil, nefislerine taparak”, Türkiye ve İslam düşmanlığında devam eden İttihatçıların değişik itirafları var.

Bu itiraflarından bazılarını hatırlatalım.

Süleyman Nazif, Sultan Abdülhamid Han’a muhaliflerdendi. Fakat İttihat ve Terakki devrini yaşayınca kalemine sarıldı ve onları şiddetle tenkit etti. “İttihat ve Terakki’ye” isimli şiirinde şöyle diyor:

Halt edip durduk siyaset namına,

Türk’ü mahv ettik celâdet namına,

Mülkü yıktık aşk-ı millet namına,

Milleti soyduk hamiyet namına.

Ahmet Rıza Bey, İttihat ve Terakki’nin ileri gelenlerindendir. Sultan Abdülhamid Han’a son derece düşmandı.

Materyalist düşünceye sahip olmakla meşhurdu. Hatta Osmanlı anayasasında yer alan “Allah” kelimesini kullanmayı bile reddetmişti.

Ahmet Rıza, böyle bir kişi olmasına rağmen, Merkezi Umumi’de Talat Paşa ve Eyüp Sabri’nin yanında şu itirafta bulunmuştu:

“Ayıp.. Ayıp.. Bu adam otuz iki sene “Hakan” ve “Halife” idi. Hakkında bu kadar edepsizce hücumlar, ona bu kadar tahammül etmiş olan bizler için de yüzkarasıdır.

Sultan Abdülhamid için şu söylenen, yazılan, çizilenlerin büyük kısmı yalan ve iftira olduğunu bildiğimiz halde, nasıl tahammül edip imkân veriyoruz? Bu iftira selinin yarınki muhatapları da bizler olacağız. Buna da inanın”.

Lütfi Simavi, Sultan Abdülhamid’in muhaliflerindendir ve şu itirafta bulunmuştur:

“Eğer saltanatta kalsa idi, İtalya Trablusgarp’a giremezdi ve bu meseleyi sulh yolu ile hallederdi. Balkan muharebesinin önüne geçer ve bu milleti delicesine I. Dünya Harbi’ne sokmazdı”.

Alman Başbakanı Otto Von Bismark da şunları söylüyor:

“Sultan Abdülhamid, Avrupa’da bir hasta olarak ele alınmaktadır. Fakat bana göre o, Haliç kıyılarında bulunanların hepsinden daha yüksek bir diplomattır. Ona karşı adilane hüküm verilmediği kanaatindeyim”.

Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu.

“Sultan İkinci Abdülhamid’in saltanat devrini bir ‘Kızıl Sultan İstibdadı’ diye özetleyenler, eğer gaflete boğulmuş safdiller değillerse, mutlaka yabancı hırslara satılmış vatan hainleridir.

Çünkü İkinci Abdülhamid Han saltanatı, Türk’ü o engin coğrafyası üzerinde hâkim ve hükümran yaşatmak isteyen bir azmin, bir milli inanışın, komitacılığa karşı kurduğu ‘gizli mukavemetin’ adıdır. Abdülhamid Han devri, komitacılığa karşı bir “Milli Savunma” devridir.

1908 ayaklanmasının; Türk’ü bir istibdattan mı kurtardığı, babalarımızı dedelerimizi hürriyet ve refaha mı ulaştırdığı, yoksa Türk’e ve Müslümana düşman olanları, Abdülhamid Han’ın o amansız siyasi dikkatinden kurtarıp, rahat rahat Osmanlılık devrimizi yıkmak ve yok etmek hürriyetine mi kavuşturduğu artık kafalara dank etmiştir”.

Evet, bu itiraflarla günümüz ihanetçilerine bakınca, her şey daha iyi anlaşılmakta. 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23