• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Öztürk
Hüseyin Öztürk
TÜM YAZILARI

Bir tabak incir karşılığı bir Kur’an kursu

28 Şubat 2020
A


Hüseyin Öztürk İletişim: [email protected]

 

Dünkü yazıyı, “iyileri ve iyilikleri çoğaltmalı” diye bitirmiştim. Ne vakittir beklettiğim bir iyilik hikâyesi vardı. Bugüne de onu paylaşayım.

İyilerin ortak özelliği; ne iş yaparsa yapsınlar, yaptıkları işleri “samimiyetle sahiplenmeleridir”.

Böyleleri öyle nasiplerle mükâfatlandırılırlar ki, günü geldiğinde hiç beklenmedik şekilde buluşur ve iyilikleri çoğaltırlar.

İşte aşağıdaki yaşanmış hikâye de böyle bir iyilik vakıası. Hikâyedeki imzanın sahibi, halen Çekmeköy Müftüsü olan Vehbi Akşit. Hikâye özetle şöyle:

“Anadolu’da bir ilçede müftüydüm. Günlerden Cumartesi. İlçenin pazarı da o gün kurulur. Daireler kapalı. Evde oturacağıma müftülüğe gideyim dedim. Daireye vardım, bir çay demledim, camdan dışarı bakıyorum.

Bahsettiğim pazar, müftülüğün biraz ilerisinde kurulur. Müftülüğün karşısında bir bakkal var. Lüks bir otomobil gelip, bakkalın önüne park etti. Bakkal bir hışımla çıktı;

-“Arkadaş dükkânın önüne park etme” dedi.

Zaten ‘pazarın kurulduğu gün’ olduğu için bakkala giden gelen yok. Bir de dükkânın önü kapanacak diye adamcağız iyice asabileşti.

Arabanın sahibi de haklı; “Park yasağı mı var? Niye park etmiyormuşum? diye çıkıştı. Baktım gereksiz bir münakaşa çıkacak. Hemen aşağı inip arabanın sahibine;

-“Arkadaş, bugün ilçenin pazarı var. Bakkal; ‘Belki satış yaparım’ diye dükkânın önü kapansın istemiyor. Müftülüğün bahçesinde müsait yer var, oraya koyun” dedim. “Olur” dedi.

Arabayı park ettikten sonra; “Yukarıda çay demledim, isterseniz buyurun birlikte içelim” dedim. “Olur, içelim” dedi.

Yukarı çıktık. Çayımızı içiyor, tanışıyor, konuşuyorduk. O sırada müftülüğün kapısı açıldı. İçeriye elleri titreyen yaşlı bir hanım girdi. Elinde tek sıra dizilmiş bir tabak incir vardı.

-“Oğlum kusura bakmayın. Bu incirleri bizim bahçeden topladım. Satmaya götürüyorum. Parasını da sana getireceğim, bir kız Kur’an kursu yaptırırsınız diye” dedi.

Bir tabak incir! 1 kilo gelir, gelmez. Kur’an kursu yaptırmak için onu getirip hayır olarak müftülüğe verecek… Duygulandırıcı bir samimiyet, niyet ve arzu…

Ben dondum kaldım. Misafirim de duygulandı ve hanıma dedi ki:

-“Kaça satıyorsun?” Kadıncağız, mütevekkil: “Ne verirseniz” dedi. Adam da coştu:

-“Peki, bir Kur’an kursu yaptırmaya verir misiniz?”

Ya Rabbi! Bir tabak incir karşılığı bir Kur’an kursu… Adam bu güzel niyeti gerçekleştirmek için harekete geçti. O kadıncağızın da arzusu gerçek oldu”.

Siz ne derseniz deyin, bunun adı samimiyetten başka bir şey değil. Samimiyetle, ihlâsla istenirse; Mevlâ’m karşılığını hemen, fazlasıyla verir.

O kadıncağız istemiş, gönülden arzu etmiş. “Benim ne imkânım var ki?” diye düşünmemiş. “Bir tabak incirden ne olur” dememiş. Onu toplamış. “Bana gülerler” dememiş, yola koyulmuş”. 

Evet, bir iyilik hikâyesi de böyle. 

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Allah o ve o gibi kullardan razı olsun, evladını salih kullardan eylesin.

Mustafa

Ümmet olmaya davet var, ÜMMET OLMAYA VARMISINIZ İTİKADI SAĞLAM , TEVHİDİ TAM, TAGUTU RED EDEN VE ŞİRKTEN BERİ OLMAYA VARMISINIZ. Fiilen suriyede savaştayız. Bu savaş bitmez lanetli israilin ARZIMEVUT toprakları boşalanana kadar. Lanetli lere yardım edenlere de ALLAH SUBHANEHU VE TEALA LANET ETMİŞTİR. KİM ARZIMEVUT U SAVUNUYOR İSE ALLAH LANET ETSİN.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23