Efsane Cuma
Günlerdir medyanın büyük kısmında, “Efsane Cuma” reklamları dönüp duruyor. Malum daha önce “Kara Cuma” deniliyordu.
Cuma gününün Müslümanlar açısından önemine binaen adı “Efsane Cuma”ya döndürüldü. Elbet kimsenin cüzdanının ve vicdanının kâhyası değiliz. Kimsenin parasını, pulunu nerede ve nasıl harcayacağına da karışamayız.
Yalnız böyle tüketim çılgınlıklarına nedense hep gelişmiş ülkelerin sömürdüğü üçüncü dünya halkları ile gelişmiş memleketlerdeki göç insanları abanmaktadır.
Maalesef üçüncü dünya ülkelerinin halkları, haz ve hız çağının tüketim makineleri olarak görülmektedir?
Üretime ve tüketime ters orantılı olan kazanmadan harcamak gibi garip ve anlaşılmaz bir hayat çizgisi olan ülkelerin başında gelmekteyiz.
Acaba kapitalizme göre; üretmeden tüketmenin, kazanmadan harcamanın, ihtiyacı olmadan almanın, çevresine insan biriktirmek yerine eşya biriktirmenin, insani değerler açısından nasıl bir yeri vardır?
Bu işte kimin kazandığı, kaybettiği kişiden kişiye değişse de değişmeyen şudur:
Kapitalizmin iplerini elinde tutanlar kazanıyor, bu ipe sarılıp kendilerinin kazançlı çıktığını zannedenler de kaybediyor.
……………..
Efsane Cuma yahut farklı isimlerle yapılan harcama günlerine en çok “Hedonik Alışveriş” tutkunları ilgi gösterirmiş. Hedonizm “hazcılık” olarak tarif edilmektedir.
Hedonik alışverişte tüketicinin bencilliği, duygularının okşanması, tahrik edilmesi, kıskançlık meydana getirilmesi, övülmesi, arzularının sınırsızlaştırılması hedeflenirmiş.
Efsane Cuma ve benzeri kampanyalar, bu duyguları kullanarak insanları ihtiyaçları dışında alışverişe sevk etmekteymiş.
Hedonizmin maksadı, ürünün tüketiciye somut fayda sağlamasından ziyade, zihinsel haz pompalayarak, kişiyi çevresine karşı “Ben de varım”, “Ben de aldım” duygusu sarhoşluğunda cüzdanını boşaltmakmış.
“Hedonizm, eğlence ve keyif arayışının lokomotifi” imiş! Harcama hırsı, reklam ve benzeri şekillerde, günler öncesinden insanların bilinçaltına zımbalanırmış.
Keyif arayışının bir yaşam biçimi olduğuna inandırılan kişiler, harcama arzularının tetiklenmesiyle, hangi şartlarda olursa olsun harcayacağı parayı bulmaya zorlanırmış.
Alışveriş bittikten sonra şapka düşer kel görünürmüş ama iş işten geçermiş.
Hedonizme aldananların gardırobuna bakıldığında belki bir köyün ahalisini giydirecek kıyafetlerle çeşitli eşyalar olduğu bu işe aldananlar tarafından dile getirildiği de vakıa imiş.
…………….
Ezcümle:
Hiçbir şey sonsuz değildir. Her keyfin finali vardır. Hedonik zevkin de sonu, ruhsal ve bedensel çöküntü olarak ortaya çıkar.
Kapitalizm insana para diye bakar. Tüketen varlıklar diye bakar. Avlayacağı tüketiciyi asla bırakmaz. Sattığı ürünün keyfini çıkarmasını beklemeden yenisini sahneye sürer ki, kapitalizmin ve sömürünün çarkları dönsün.
Başkasına benzemek ve taklit etmek, bir taklit köleliğidir ve bu köleliği hür iradesiyle onaylamaktır. Bir kimse kendi olmak ve değer yargılarıyla varlığını muhafaza etmek yerine, başkalarını mutlu etmek için haz ve hız çağına gönüllü kölelik yapabiliyorsa, tabii ki, kapitalizme hizmette kusur etmeyecektir.
Kapitalizm, kanaat ve israf kültürünün düşmanıdır.