• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Öztürk
Hüseyin Öztürk
TÜM YAZILARI

Eski Türkiye’den Acı Hatırlamalar

16 Mart 2017
A


Hüseyin Öztürk İletişim: [email protected]

“Bir kişinin yaşadığı topraklarda yerli mi, yabancı mı, gezgin mi, işgalci mi yahut sömürgeci mi olduğunu öğrenmek için mensup olduğu ‘anlam-değer dünyasının’, o topraklardaki işaretlerine ne kadar aidiyet duyup duymadığına bakmalı”.

Prof. Dr. İhsan Fazlıoğlu.

İşte bütün mesele burada! 16 Nisan referandumu bu çerçevede değerlendirilecek ve “Eski Türkiye’de” ısrar edenlerle, “Yeni Türkiye’de” ısrar edenler “aidiyetlerinin” gereğini yapacaklardır.

Oyları halktan alıp; vesayetçilere, zenginlere, mafyaya selam duran ve emirlerinden çıkmayan siyasilerin Türkiye’si “Eski Türkiye’dir”.

Bu hakikate muhalefet etmek veya farklı yorum getirmek; aklı, mantığı ve insan olma duyularını tümüyle yok saymaktır.

80 yıldır millet sandığa gider ama asla irade halka verilmemiştir. Yıllardır ihanetten, mafyadan, darbelerden, tehditlerden yakamız ve paçamız kurtulamamıştır.

Bu tarih içerisinde belli aralıklarla ve son on beş yılda, hamdolsun bir hayli mesafe aldık ama yetmez. Devlet tamamen esas sahibinin, milletimizin olmalıdır.

¥

Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana Türkiye dört defa rayına oturmaya çalışmıştır. Birincisi CHP’nin zulmünden kurtulduğu Menderes dönemidir.

İkincisi yine CHP ve ardındaki ABD, İngiltere, İsrail ve diğer AB ülkeleriyle birlikte, Mason localarının baskılarına rağmen Özal dönemidir.

Üçüncüsü Erbakan dönemidir.

CHP, ABD, İngiltere, İsrail ve AB şebekelerinin şiddetli tehditleri sonucunda, Türkiye bütünüyle halkına “yabancılaşan yerlilerin” anlaşılmaz ve izah edilemez yönetimlerine devredilmiştir.

2002 yılına kadar ülkeyi kimin yönettiği bir türlü anlaşılamamıştır. Ne rezil günler, aylar, yıllar geçirdik Ya Rab.

Kendilerini bile idare etmekten aciz kimseler, bakan oldular, milletvekili oldular, bürokrat oldular ve “devletin malı deniz, yemeyen….” diye sömürdüler.

Nihayet R. Tayyip Erdoğan’la birlikte milletimiz yeniden devletine sahip çıkmış ve büyük tehlikeler atlatarak, büyük yaralar alarak bugünlere kadar gelebilmiştir.

¥

Laf uzadı. Şöyle kısaca o yıllardan basit hatırlamalar yapalım.  

Para alıp para satan zenginler ve bankalar, devlete para sattılar ve yüksek faizle milletin kursağındaki lokmaları gasp ettiler.

Peki, şimdi devlete para satan var mı?

Sözde başbakan, bakan ve milletvekillerine “mafya-gazeteciler”, telefonda küfrederek devlete ayar verdiler, hükümeti yönettiler.

Sahi birtakım garip adamlar vardı, onlar da güya hukuk adına millete ve devlete ayar veriyorlardı. Halkın onurunu yerle bir ettiler. Allah topunuzun belasın versin! Haysiyetsizler. 

İsimleri hatırladım ama yazarak sayfayı doldurmaya ve kirletmeye gerek yok. Ha bir de mafya gazetelerin kullandığı “Üst düzey askeri bir yetkili” ile “beşli çete” vardı.

Devletin ve milletin soyulduğu en büyük kılıf laiklikti. Siyasilerin önünde secdeye vardıkları IMF’yi de hatırlamalı.

¥

Sömürge ülkelerinde bile böylesine aşağılanmış bir toplum yoktur biliyor musunuz?

Geçmişini unutan ve ders çıkarmayanların yarınları hep karanlıktır.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23