• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Öztürk
Hüseyin Öztürk
TÜM YAZILARI

Had Bilmek Ve Acz İçinde Olmak

30 Aralık 2014
A


Hüseyin Öztürk İletişim: [email protected]

Memleketimizin diğer bölgelerinde hava nasıldı bilmem ama yazıya başlayacağım sırada İstanbul’da fırtına ve yağmur birbiriyle yarış halindeydi.

Sanki “ben daha güçlüyüm” mücadelesi verir gibiydiler. Bulutlar ise gökyüzünde ağlayarak gezmekteydiler. Yağmur tanelerini bırakmaları gereken yere bırakmaktaydılar.

Yerde ise insanlar koşuşturma halindeydiler ve herkesin önceliği had safhadaydı.

Otomobillerinde olanlar yaya olanlara göre biraz daha güvendeydi. Yayalar içerisinde de şemsiyesi olanlar, olmayanlara göre daha güvendeydi.

Hele evlerinde ve işyerlerinde olanlar dışarıda ve yollarda olanlara göre daha bir güvendeydi.

Şimdi diyelim ki, böyle havada güvenli bir aracın içerisindeyiz. Kar, fırtına, sel demeden yol alacak oldukça güçlü ve güvenli bir araçtayız.

Peki, bu yağmurda böyle donanımlı bir aracın çok basit olan silecekleri arızalanıverse, o güçlü kuvvetli araç bir işe yarar mı? Yola devam edebilir miyiz, önümüzü görebilir miyiz?

Yağmurun şiddeti ve şemsiye alacakların dış görünüşlerine göre fiyatı hemen 5 liradan 10 liraya çıkıveren şemsiyemiz olduğunda, şemsiyesiz birine göre daha güvendeyiz demektir değil mi?

Peki, o şemsiyenin birkaç teli koptuğunda, şemsiyesiz kimselerden farkımız kalır mı? Hatta ondan daha kötü duruma düşmüş olmaz mıyız?

Bu havada evinde oturanlar en şanslı olanlardır değil mi? Acaba öyle midir?

Mesela o an elektrik kesilse, asansör arızalansa, internet gitse, sular kesilse, evin bir yeri aksa, ev ısınmazsa, evde olmanın bir anlamı kalır mı?

Neyse, kimin kime göre daha güvende olduğunu sıralayacak olursak, ayrık otu gibi bu meselenin kökü gelmez.

En iyisi lafa laf eklemek için halkalar oluşturup; ne kendimi ne de okuyacak olanları yormayayım da sadede geleyim.

Dünyadaki en zor iş, insanoğlunu mutlu etme sanatıdır. Şikâyet edenin şükrü olmaz. Şükürsüz kul, kul sayılmaz.

Hâlbuki dilimizle söylediğimiz ama kalbimize bir türlü indiremediğimiz, inanmaktan iman etme çizgisine geçiremediğimiz şu söz var ya hani:

“Kâinat bir denge üzerine yaratılmıştır. Allah’tan habersiz bir yaprak bile kıpırdamaz, yerde ve gökte ne varsa Allah’ındır ve Allah her bir yarattığını belli bir dengede yaratmıştır. O dengenin hareketi de Allah’a aittir”.

Deriz, sonra da bin bir şekilde; “neden böyle, neden şöyle” diye cesurca sorgular dururuz ya, işte bu sorgulama halimiz, dengenin sahibine kafa tutmaktır.

Sözün özü;

Asr Suresi, insanlığın kurtuluş reçetesini öz bir şekilde sunan surelerden birisidir ve şöyle denilmektedir:

-“Asra yemin olsun ki, hiç şüphesiz insan hüsran içerisindedir. Ancak iman edip salih amel işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır.”

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23