• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Öztürk
Hüseyin Öztürk
TÜM YAZILARI

Hazmedemedikleri mabedle mezar arasındaki medeniyetimiz

02 Şubat 2018
A


Hüseyin Öztürk İletişim: [email protected]

Malazgirt’ten bu yana coğrafyamızı vatan edinmiş halkımızın fikir dünyasında, “dini tarih ilk insanla”, “milli tarih ise Müslümanlıkla” başlar.

Ve bizim “milli tarihimiz, milli şuurumuz”, “mabedle mezar arasında” kurulu bulunan medeniyetimiz çerçevesinde gelişmiştir.

Mabedle mezar arasındaki medeniyeti biraz açalım.

Selçuklu ve Osmanlı medeniyetinde şehirler; cami, mektep, şifahane, imarethane, sebil- hamam, çarşı ve insani ihtiyaçların giderileceği müesseselerin etrafında kurulmuştur.

Her canlının ölümü tadacağı gerçeği ve ona göre hayatın idame edilmesi gerektiği de camilerin avlularına ve çevresine yapılan mezarlıklarla anlatılmıştır.

Dünya ülkeleri içerisinde böyle bir anlayış sadece bizim medeniyetimize aittir. Mabetle mezar arasındaki bir hayatı, Haçlı zihniyeti kabul etmez ve reddetmektedir.

Bu medeniyetin benimsenmesinin ve sahiplenilmesinin temelinde ise “milli şuura” dayalı, “milli hayat” felsefesi vardır.

Ülkemiz üzerinde yaklaşık yüzyıldan beri devam eden Batının “Haçlılaştırma” çabaları, milli şuura ve milli tarihe ters düşen; siyasi, sosyal ve kültürel faaliyetler, her türden yaygın araçlarla yürütülmektedir.

Bir milletin fertlerinin, gruplarının ve zümrelerinin birlik ve beraberliği, inanç manzumeleri içersinde yaşattıkları kıymetlere ve ideallere bağlıdır.

Bu idealler ortadan kalktığı anda, millet değil, sadece aynı coğrafyada yan yana yaşayan zümreler olur. Batıcı uşakların da istediği böyle bir Türkiye’dir.

Bu sebeple, mabedle mezar arasındaki ölümsüz medeniyetten, Bizans zihniyetine mensup içimizdeki ve dışımızdaki kesimler rahatsızdır.

Şu hakikati idrak neden zordur?

Batı medeniyeti, emperyalist kimlikleriyle bir terör örgütü gibi hareket ederek, mazlum milletleri ve devletleri sömürüp, kendilerine refah kolonileri kuran bir garabet değil midir?

Yer kürede yeterince sömüremedikleri tek coğrafya bizim ülkemizdir.

Ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel olarak yıllardır yaptıkları her türlü icraatın temsilciliğini yürüten CHP ve ürettiği kesimler bu koloniye hizmet etmektedir.

Batının bize karşı kullandığı tek silahı terör örgütleridir. Bu silahın da yine savunucuları, CHP ve onların kayıklarına binen bilumum terör örgütleriyle, çeşitli siyasi kuruluşlar ve adları sivil toplum olan terör odaklarıdır.

Sağduyu sahibi ve Anadolu ruhuna sahip milletimiz bu gerçekleri iliklerine kadar bilmekte ve yaşamaktadır.

Bu sebeple halkımız, milli ahlak ve milli şuur inancıyla; Cumhurbaşkanına, hükümete, TBMM’ye, TSK’ya, Ak Parti ve MHP’ye inanmakta, güvenmekte ve desteklemektedir.

Haçlı Batının tam destekçisi olan CHP, zihniyeti altında topladığı bütün şubeleriyle, Afrin bölgesindeki mücadelemize karşı terör seviciliği yapmaktadır.

 Mabedle mezar arasındaki medeniyet tasavvurunda şekillenen -millet devlet bütünleşmesinin şartı olan- “vatan, namus, şeref ve bağımsızlık” davamıza karşı direnmektedirler.

Ezcümle: Millet olarak İstiklal aşığı bir toplumuz. Mezarla mabed arasında yaşanılan hayatın ahirette sorgulanacağını bilmekte ve ona göre yaşamaktayız.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23