• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Öztürk
Hüseyin Öztürk
TÜM YAZILARI

İstiklal Mücadelemiz ve Ulemamız

19 Nisan 2016
A


Hüseyin Öztürk İletişim: [email protected]

İstiklal Savaşı’na katılan ve akabinde de I. ve II. TBMM’ye halkın tasvibiyle giren kanaat önderlerimizden kaçını tanıyoruz.

Tanıyamayız, çünkü hiçbirisinin verdiği mücadele; ne nefisleri ne de dünyalıklarını içindi.

Zaferin ve mağlubiyetin Allah’tan geleceğine inanarak, dişlerini tırnaklarına katıp mücadele ettiler ve neticeye karışmadılar.

Sonuç, tüm yokluk ve yoksulluklara rağmen Allah’ın inayetiyle zaferle geldi.

Peki, onları anlamadan bugünleri anlamamız ve idrak etmemiz mümkün müdür?

Üzerinde yaşadığımız toprakların işgalden nasıl kurtulduğunu ve bugünkü silahlı ve silahsız teröre karşı, nasıl mücadele etmemiz gerektiğini bilmeli değil miyiz?

Birinci Dünya Savaşı ve İstiklal Savaşı sırasında hangi güçlerle mücadele etmişsek, bugün de aynı kesimlerle mücadele etmek durumundayız.

¥

Birinci Dünya Savaşı ve İstiklal Savaşı sonrası kanaat önderlerimize sahip çıkmadık da ne oldu?

Maalesef bu aziz insanlarımız yine bu topraklardaki düşman artığı çevreler tarafından sürekli tahrik edildiler ve hain gibi gösterildiler.

Türk Sineması adını verdiğimiz ama yıllarca kendi değerlerine küfreden sinemanın yaşı 100’ü çoktan aştı.

Ak Parti iktidarına kadar sinema filmlerinde, tiyatro eserlerinde, din adamlarımız, kanaat önderlerimiz nasıl gösterildi?

Herkesin malumu olduğu için şimdi o halleri tasvir etmeye utanıyorum. Yalnız şu kadarını hatırlayalım.

Din adamlarımızı; sinema, tiyatro ve gazete yazılarında böylesine aşağılayan yapımların arkasından, bizden gözüken İsrail ve İngiliz  uşakları vardı.

Bugünkü ihanet şebekelerine baktığımız da yine onların beslemeleri görülmektedir. Şimdi geçmişe kısa bir yolculuk edelim.

¥

Toplamda “dokuz ayrı cephede yedi sene” aralıksız ise, “dört yıl” acımasız ve adaletsiz bir savaş yaşadık ve en çetin şartlarda süren bir dünya savaşından mağlup çıkmıştık.

22 milyon metrekareden aşağı doğru hızla iniyorduk. Bütün umutlar yok olmuştu.

İttihat ve Terakki zihniyetinin; “makam, mevki, mal, mülk” sevdasıyla girilen I. Dünya Savaşı sonrası İstiklal mücadelemizde eli silah tutan insanımız kalmamıştı.

Lakin “amentüsü sağlam ulemamızın” öncülüğünde, dünya yüzündeki son müstakil Türk ve Müslüman devletinin yok edilmesine müsaade edilmedi.

Ulemamız bu inançla harekete geçti. Yeni devleti kurmak ve dünyaya varlığını ilan etmek “İman, Vicdan ve Namus” borcuydu. Ve bu dava sahiplenecek insanları bekliyordu.

Yorgun, bitkin, umutsuz, kırık-yıkık Müslüman milletin ruhuna; “İman, Vicdan ve Namus” tohumları ekilmesi gerekiyordu.

Bu tohumlar ve maya, esasında Müslüman milletimizin fıtratındaydı, din adamlarımızın, kanaat önderlerimizin inanç ve azmindeydi.

Milletimizin değer yargılarını sarıp sarmalayan dini ve milli inancımız, yeniden meşalelerle topraklarımızı aydınlatmalı, birbirimize umut olmalıydık.

Öyle de oldu. “Kışla, Cami ve Okul”, İstiklal mücadelemizdeki zaferin adı oldu. Bugün de “Kışla, Cami ve Okul” ittifakına sonsuz ihtiyaç vardır.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23