• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Öztürk
Hüseyin Öztürk
TÜM YAZILARI

Kalbimizi Aldatmadığımız Gün Kendimiz Olabiliriz

19 Nisan 2019
A


Hüseyin Öztürk İletişim: [email protected]

Bugün Beraat Kandili! Öncelikle hayırlar getirmesi ve yapılacak duaların kabul olunması niyazını Yüce Yaradanımızdan dileyelim.

Medya fakihlerinden ürktüğüm ve yine bu fakihlerden öğrenilen dinden çok anlamadığım için mübarek günlere dair pek yazı yazmam. Mevzuumuz o minval üzere değildir. Geçelim.

İtiraf edelim ki, kalbimizi ve yüreğimizi aldatarak yaşıyoruz. “Ben böyle değilim” diyenler, yazımızın kapsama alanına girmezler. Lafımız onlara değildir.

Sözümüz, kalbini aldattığı halde “aldatmıyorum, yüreğimin sesine kulak veririm” diyen ama vermeyen ve bunu da itiraf edecek olan delikanlı beylerle delikanlı hanımlaradır.

Kişi kendi olamadığı sürece başkasını taklit eder ve ona göre yaşamaya başlar. Bugün hemen pek çoğumuz, kendimiz olamadığımız için taklit bir hayat yaşamaktayız.

Aklı erenlerimiz Allah’ın şöyle buyurduğunu söylerler: “Allah sizin kalplerinize bakar”. Demek ki, kalbimiz Allah’ın gözetiminde.

Mesela samimi şekilde, Allah’ın kalbimize baktığına inansak, sanırım başımızı yerden kaldıracak mecalimiz kalmayacaktır.

Çünkü kalbimizin Allah’ın evi olduğuna inanmaktayız. Allah’ın evinde kötülük olur mu? Aldatma ve aldatılma olur mu? Fitne, fesat, dedikodu, yalan, iftira olur mu?

Bunların hangisi hangimizde yok? Neyse daha fazla ileri gitmemeli. Hesap sorulacağı için insan muhakeme ve muhasebe kabiliyetiyle yaratılmıştır.

Şöyle orta yoldan giderek bazı tespitlerde bulunalım da hangimizin nasibine ne düşüyorsa alalım ve kimse kimseye karşı bir bühtanda bulunmasın.

Genel olarak toplumumuza baktığımızda, sosyal medya ve diğer tüm medya araçlarının ciddi bir “tüketim taarruzu-saldırısı” altında olduğumuzu kabul edelim.

Bu hususta Prof. Dr. Nazif Gürdoğan’ın önemli bir tespiti var ve şöyle der:

- “Kitleler, mutlu olmak için daha çok tüketim yapmanın gereğine kesinlikle inandırılmıştır. Mutluluğun yolunun tüketimden geçtiği; yaşı, cinsiyeti ve sosyal statüsü ne olursa olsun, herkese benimsetilmiştir.

İnsanlar alışveriş merkezlerine uğramadıkları zaman huzursuz oluyorlar. Ekonominin hacmi; faiz, enflasyon ve suni ihtiyaçlarla sağlıksız bir şekilde büyütülüyor.

Gösteriş tüketimi, vücuttaki kanser uru gibi yeryüzündeki tüm hayatı felce uğratacak biçimde kat kat büyüyor.

Günümüzde insanlar, binlerce yıl yaşasalar dahi, hiçbir zaman tüketemeyecekleri mallar biriktiriyorlar”.

Şimdi bu hal, kalbi aldatmak, yüreği merkezinden saptırmak, nefse teslim olarak, başkalarına göre yaşamak değil de nedir?

Üreten insan paylaşmasını bilir, tüketen insan ise kıskanç olur. Tüketim yarışı içinde açgözlülüğümüzün büyüdüğünü, kalbimizin ve yüreğimizin yoksullaştığını göremiyoruz.

Kalp yoksulluğu çorak toprağa benzer. Çorak toprağın üzerinde ne kadar kar yahut yağmur yağarsa yağsın, etkilenmez, birkaç cılız ot biter, o da kurur gider.

Ezcümle:

“İnsanın tutkuları, İslam’ın ölçü ve değerleri çerçevesinde kar gibi erimiyorsa, İslam o kişinin elinde kar gibi erir”. Mehmet Zahid Kotku Hz.leri.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23