• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Öztürk
Hüseyin Öztürk
TÜM YAZILARI

Kifayetsiz muhterisler

11 Ağustos 2017
A


Hüseyin Öztürk İletişim: [email protected]

Gençler için başlığı açalım. Kifayetin “yetersizlik” olduğu bilinmekle birlikte, “emanete hıyanet” edeceği de aşikârdır. Çünkü emanet ehline teslim edilir.

Muhteris; “açgözlü, hırslı, menfaatperest, hiçbir kutlu değeri olmayan, cüzdanı ile midesi arasında ömür tüketen kimselerdir”.

Kifayetsiz muhterisler ise, her şeyi bildiklerini zannetme hastalığına müptela olmuş, görünüşte akıllı ve saldırgan bir tavır sergilemeyen ama yaşadığı çevre ve topluma sürekli maddi-manevi zarar veren kimselerdir.

Siyaset başta olmak üzere hayatın hemen alanında böyle karakterlere rastlarız.

Ev, iş, okul ve sosyal hayatın bütününde böyle tipler bir şekilde tesirsiz hale getirilebilir ve zararları aza indirgenebilir.

Yalnız siyasette ve bürokraside kifayetsiz muhterisleri tedavi edecek bir ilaç henüz keşfedilememiştir. Daha doğrusu bu mikrobun nasıl oluştuğu bilinemediği için ilacı da bulunabilmiş değildir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın, Başbakan Binali Yıldırım ve hükümet üyelerinin, siyaset ve bürokrasideki rahatsızlıklarının sebebi, devlete ve millete yük olan kifayetsiz muhterislerdir.

¥

Siyasi tarihimiz kifayetsiz muhterislerle doludur. Yakın tarihte memleketin başından musibeti eksik etmeyen yahut musibete sebep olanlara bakıldığında, hepsinin kifayetsiz muhterisler olduğu görülür.

Yine siyasi tarihimiz içerisinde, milletimizin devletinden şikâyetlerinin yüzde doksanı, kifayetsiz muhterisler yüzünden olmuştur.

“Önce ben, sonra ben, sonra yine ben! Ben yoksam sen de yoksun! Ben varım ki sen varsın, bunu kulağına küpe yap ve hiç çıkarma!”

İşte bu küpe, CHP zihniyetinin milletimizin yediden yetmişine, devletimizin de her kurumunun kalbine sapladığı en büyük kanser illetidir.

Nihayet Ak Parti hükümetleri ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, milletimizi arkasına alarak verdiği büyük mücadeleler sonucunda, bu hastalık biraz olsun geriletildiyse de halen sürmektedir.

¥

Bürokrasinin en büyük korkusu, milletimizin ve devletimizin kendilerine emanet olarak verdiği “makamı ve koltuğu” kaybetme endişesidir.

Bu korkunun tek sebebi de kifayetsiz ve muhteris bir illetle o noktaya geldiği veya kifayetsiz ve muhterisler tarafından getirildiği içindir.

Bileğinin ve bilgisinin hakkıyla gelse, her engele göğsünü gerer ve “milletin-devletin emanetine” sahip çıkar. Sahip çıkamadığı gün de makamı da masayı da onuruyla terk eder.

¥

2019 giderken “Yeni Türkiye’nin” bu hastalıktan kurtulması, siyaset başta olmak üzere her alanda; “yerlilik ve millik davası” hâkim olmalıdır.

Hükümet merkezden başlayarak, taşra teşkilatlarına kadar bu konuda ciddi mesai yapmak mecburiyetindedir.

Kifayetsiz muhterislere bir örnek olsun diye şu önemli notu kaydedelim.

12 Mart 1971 muhtırasında Süleyman Demirel şapkasını alıp gittiği için 16 milletvekiline sahip Güven Partisine bu ülkede iktidar verilmiştir.

Kısacası insanlar ikiye ayrılır: Cesurlar ve korkaklar. Cesurlar inançları için, kifayetsiz muhterisler ise konforları için yaşar. Vesselam.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23