• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Öztürk
Hüseyin Öztürk
TÜM YAZILARI

Mesel A

04 Temmuz 2016
A


Hüseyin Öztürk İletişim: [email protected]

Öncelikle “arifemizin” hayırlara vesile olmasını dileyelim sonra bu haftaki kitaba geçelim.

Eserimizin adı “Mesel A”. Kapı Yayınları’ndan çıkan kitabın yazarı İskender Pala.

Kalemi ile dilini, inandığı değerler bütününden ayırmadan, usulünce ve üslubunca söze getiren İskender Pala, yine önemli bir noktaya parmak basmış.

Bizim irfan geleneğimizde “mesellerin” yeri veya “misallerin” yeri, oldukça önemlidir ve bilgece bir eğitim metodudur.

Yine medeniyetimizin odak noktasında bulunan “gönül hanesi”, “Kâbe” ile eş tutulmuştur. Gönül yıkmak, Kâbe’yi yıkmak gibi değerlendirilir.

Allah’ın halifesi olarak yaratılan “İnsan/Müslümana”, başka türlü nasıl bir değer katılabilir ki zaten. Kâbe kadar önem verilmesi insan için bir şeref değil midir?

İşte mesellerimizin ve şiirlerimizin pek çoğu, insana bu zaviyeden bakar ve hayata hazırlarken, türlü eğitimlerin temelini mesellerle yoğurur ve sağlamlaştırır.

İskender Pala’nın da eserinin önsözünde belirttiği gibi bunu atalarımız sıklıkla yapmış, “hikmet, ibret ve rehberlik” maksadıyla hikâyeler oluşturup, fikirlerini başkalarıyla paylaşmışlardır.

Siyasetnameler, ahlak kitapları, menakıp derlemeleri, latife ve nükte antolojileri, hayvan masalları gibi eski metinler hep insanların başından geçme ihtimali bulunan sahneleri ısrarla aktararak, ortak hafıza ve insanlık tecrübesini unutturmamaya çalışmışlardır.

Doğu kültürü ya da İslam kültürü, sosyal hayatı hikâyelerle harmanlamayı, kuşaktan kuşağa aktarırken büyük veya küçük hikâyeler üzerinden ilerlemiştir.

Bazen kulağımızdan kısa bir hikâye girmiş, zihnimize veya kalbimize yerleşip, benliğimiz ile özdeşlik kurarak bize bir ders vermiştir.

Biz bu hikâyeleri veya meselleri, o andaki cazibesi dolayısıyla unutmayız ve lazım olduğunda, yeri geldiğinde anlatır, başkasının aynı tecrübeyi yaşamasını isteriz.

Modern zamanlar maalesef bu devamlılığı bozmuş ve bilgisayar çağı bizi o tür medeniyet taşıyıcı hikâyeciklerden, mesellerden mahrum bırakmıştır.

Büyük dedelerinin, ninelerinin hayat tecrübelerinden, bilgelik sırlarından, mükemmellik ölçütlerinden ve sarsılmaz tavsiyelerinden mahrum kalan yeni nesiller; biraz çekingen, biraz cesaretsiz ve kendine güvensiz büyümektedirler.

Sonuçta bize ait medeniyetimizin zenginliği olarak sakladığımız ne kadar güzel söz, mesel ve hikâye varsa, Mevlana ve Hz. Ali vecizeleri hariç, hep ecnebi isimlerin dilinden çıkmış ne kadar örnek hayat sahnesi varsa hep onlar yaşamış ve üretmiş gibi bir algı oluşturulmaktadır.

Oysa bizim “insan ve İslam merkezli medeniyetimizin” ana damarlarından iki önemli kaynağı, “Medrese ve Tekkelerdir”.

“Medrese bilginin”, Tekkeler irfanın” kaynağıdır ve bu sayede milletin fertleri ortak medeniyet eğitiminde buluşmuş, aradıklarını orada hazırlanmış görmüşlerdir.

Evet bu eserde “Mesel A” diye okumaya başlanabilecek doksan dokuz hikâye ve anekdot bulunmaktadır.

Kulağa küpe hikâyeciklerden oluşan “bayramlık mesellerden” örnekler ise yarına.

Eser hakkında 

Kapı Yayınları, 0212- 513 34 20

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23