Muhakeme ve İnanç Erimesi
Düşman bir değil gardaş, hangisine karşı durayım
Dert az değil ki gardaş, hangisine derman bulayım
Düşman dost postuna girmiş halim nasıl anlatayım
Yollar sapa, izler karışık, söyle hangi kapıya varayım.
¥
Yazıya başlarken aklıma geliveren bu dörtlük, biraz karamsar bir tablo çizse de umutsuzluk bizim şiarımız değildir. İnancımız umutsuzluğu ısrarla reddeder.
Sadece duygularımızın, düşüncelerimizin, muhakememizin ve inanç değerlerimizin eridiğine işaret etmek için yazıverdim.
Beşikteki bebelerimizin ilk altı aylıkları hariç, insanımızın maddi güçleri nispetinde medyanın her türlüsüyle muhatap olmayanı yoktur.
İlk altı aylık bebekler ile bitkisel hayat dışında yaşayanların hemen hepsi, gün içerisinde bir şekilde cep telefonu, televizyon, bilgisayar ve benzeri iletişim araçlarıyla az veya çok göz göze gelmekte ve kendisi istemeden davetsizce sunulan pek çok ruh gaspçısı görüntüyle-sesle muhatap olmaktadır.
İşin garibi ve tuhafı, bu meselenin vahameti yine herkes tarafından bilinmekte ve kabul görmektedir! Bu sebeple; “Düşman dost postuna girmiş halim nasıl anlatayım” dedim.
¥
Kabul edecekler için söylüyorum; zihnimiz, muhakememiz ve inanç değerlerimiz, abluka altına alınmakta ve yönlendirilmekte, yönetilmektedir.
“Ben yönetilmem”. “Ben kaza yapmam” diyen acemi şoför söylemidir. İsteğimiz dışında bize yüklenen günlük konuşma dilimize, dinlediğimiz müziğe, izlediğimiz diziye, aile ve insan ilişkilerine baktığımızda, “Ben yönetilmem” diyenlerin tuzağa düştükleri görülür.
Hayatı kendi bütüncül değerlerimizden kopararak yahut koparılmasına müsaade ederek yaşıyoruz. Bütünden koparılmış bilgi, sadece eksik bilgilenmemiz anlamına gelmez.
Aynı zamanda düşünce, duygu, davranış ve tutumların yanlış şekillenmesi yüzünden; birbirimize sözlerimiz, hareketlerimiz batar, bunun için de birbirimizden uzaklaşırız.
Sahip olduğumuz her şeyi tek taraflı kazandıklarımız olarak gördüğümüz için asla kaybetmeyi ve kaybetme ihtimalini dahi göze almaya cesaret edemeyiz.
¥
Bir insanı bütün yapan inanç değerleridir ve bu çerçevede duyguları, düşünceleri, eylemleri ve muhakemesidir.
Bütünü kaybedenler, medyanın her türlüsündeki kendi üzerine püskürtülen yayınların arasında boğulmaktan kurtulamazlar.
Evet, internet ve medya, günümüzde olmazsa olmazlar arasındadır. İster dağda, ister şehirde olsun, anında dünyanın dört bir yanına ulaşabilmekteyiz.
İstediğimiz ve aradığımız her türlü bilgiye sahip olabilmekteyiz ama ya yanındaki davetsiz bilgilerle kirlenmekten kendimizi nasıl kurtaracağız?
Bu konuda uzmanlar yıllar önce şöyle bir uyarıda bulunmuşlar:
“İnternette doğru bilgilerle yanlış bilgiler birbirine girecek ve karışacak. Bilgi kirlenecek, internet bilgi çöplüğüne dönüşecek.
İnsanlar çok bilecek ama az muhakeme edecek. İnsanlar çok bilecek ama sahip oldukları bilgiler arasındaki ilişkiyi göremeyecek.
Bu bilgiler onların daha doğru kararlar vermesini sağlamayacak!”
¥
Ezcümle:
Şimdi bu tespit üzerine yazıyı Hz. Ali Efendimizin şu sözüyle noktalayalım:
“İlim bir noktaydı, cahiller onu çoğalttı”.