• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Öztürk
Hüseyin Öztürk
TÜM YAZILARI

Rusya Denilince “İnsan Olanlar” Neden Gerilir

03 Aralık 2015
A


Hüseyin Öztürk İletişim: [email protected]

Türkiye’de ve dünyanın herhangi bir yerinde, Rusya denilince “aklıselim sahibi insanların” yüzü gerilir ve gözleri yere düşer.

Neden? Kısaca şöyle sıralamak mümkündür.

“İşgal, şiddet, öfke, kin, saldırganlık, cinayet, gasp, alkol, uyuşturucu” ve bunların hepsini içine alan “terör ve gayri insani” tüm ihanetler, alfabetik sırayla yazılabilir.

Rus zulmünün ne olduğunu yine bütün dünya insanlığı, Lenin ve Stalin’in diktatörlüğünden öğrenmiş ve tarihlerine kaydetmişlerdir.

Putin de aynı yolda ilerlemektedir. Afganistan, Gürcistan, Ukrayna ve Kırım işgalleri ile Suriye’ye verdiği sıcak destek aynı yolun yolcusu olduğunu göstermektedir.

Şimdi kısa kısa Lenin ve Stalin döneminin resmi kayıtlara geçmiş zulüm bilançolarından satır başları aktaralım.

Ülkemizde ekmeğimizi yiyen, suyumuzu içen, içimizde bizdenmiş gibi yaşayıp, Rusya’nın zalimliklerini savunan, savunurken de türlü hakaretler yapan komünizm artıkları ile onlara yamananlara da hatırlatalım.

Lenin ve Stalin döneminde (bizdeki İstiklal Mahkemeleri gibi) yargılanmadan hapsedilen on binlerce rehine ya da insanın kurşuna dizilmesi.

1918-1922 yılları arasında ayaklanan yüz binlerce işçi ve köylünün katledilmesi.

1922 yılında bizdeki İnönü dönemi gibi bile bile insanları kıtlığa ve açlığa mahkûm ederek 5 milyon insanın ölümüne yol açılması.

1920’de Don Kazakları’nın ortadan kaldırılması ve sürgüne gönderilmesi.

1918-1930 yılları arasında on binlerce insanın toplama kamplarında öldürülmesi.

1937-1938 yıllarındaki “büyük temizlikte” 690 bini aşkın insanın öldürülmesi.

1930-1932 yılları arasında 2 milyon “kulak”ın (ellerinden toprakları alınarak devletleştirmeye karşı çıkan köylülere verilen isim) bu duruma itiraz eden binlerce ailenin sürgüne gönderilmesi.

1932-1933 yıllarında 6 milyon Ukraynalının kasıtlı olarak organize edilen açlıktan kırılmasına şiddet uygulayarak zemin hazırlaması.

1939-1941 yılları arasında ve hemen ardından da 1944-1945 yıllarında yüz binlerce Polonyalı, Ukraynalı, Baltıklı, Moldavyalı ve Besarabyalının sürgüne gönderilmesi.

1941 senesinde Volga Almanlarının sürgüne gönderilmesi.

1944 yılında Kırım Tatarlarının sürgüne gönderilmesi, ki bu dram Cengiz Dağcı’nın romanlarında bütün detaylarıyla anlatılmaktadır.

1944 senesinde İnguşların sürgüne gönderilmesi.

14 Kasım 1944 tarihinde, 90 bin Ahıskalı Türk’ün vatanlarından; Özbekistan, Kazakistan ve Kırgızistan’a sürgün edilmesi.

Bir ay süren sürgün sırasında 17 bin Ahıskalı kadın, çocuk ve 2. Dünya Savaşı’ndan dönen yaralı gaziler; soğuk, hastalık ve açlıktan hayatını kaybetmesi.

Putin’in Kırım’ı ilhakından sonra 20 bin ailenin Kırım’ı terk etmesi. Kırımlı Müslümanların halen dünyadan habersiz bir şekilde sürgünler yaşaması.

Özellikle Müslümanların Kırım’da esir muamelesi görmesi. Dünyaya kapatılan Kırım halkının yoksulluğa doğru sürüklenmesi. 

Bu arada TRT yine muhteşem bir belgesel hazırladı. Ocak ayının ilk haftasında yayınlanacak olan “Büyük Kafkas Sürgünü,” Rusya’nın mazlumlara ihanetini aydınlatacak.

Velhasıl Rusya dram demek. 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23