• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Öztürk
Hüseyin Öztürk
TÜM YAZILARI

Süleyman Şah Türbesi ve Söğüt

26 Şubat 2015
A


Hüseyin Öztürk İletişim: [email protected]

Duymayanlar için söyleyelim.

Yahya Kemal Madrid Büyükelçisi iken Türkiye’nin nüfusunun kaç olduğunu sorarlar. “200 milyon” diye cevap verir.

Cevaba şaşıranlar; “Nasıl olur bizdeki rakamlara göre 15 milyon civarında olduğu söylenmektedir” denilince de şöyle der: “Biz ölülerimizle beraber yaşarız”.

Şimdi bu anlamlı cevabı, Süleyman Şah’ı daha dün öğrenen, Osmanlı’nın ideal ve düşüncelerine düşman olan muhalefetin anlaması mümkün değildir.

Süleyman Şah’ın geçici türbesinin kapısına konulan Osmanlı armasını görünce, aklıma tek parti döneminde Söğüt’teki Osmanlı armasının yaşadıkları geldi.

Tabi, Söğüt’teki Osmanlı eserleri diktatör şefin hışmından önce Yunanlıların istilasına uğramıştır.

Yalnız önce İstiklal Savaşı’nda Söğüt’ün istiklalini kazandıran telgraftan birkaç cümle aktarmak istiyorum:

“Bu Müslüman yurdunda; bu sefil düşmana karşı koyacak, ırzına, dinine, toprağına, kitabına sadık, ecdadına layık evladı kalmadı mı?

Tüfeği olmayanların orak ve baltası da mı yoktur? Ecdadın lânetine muhatap kalmayı Söğüt halkı asla kabul etmeyecektir.

İmkân her nereye kadar müsait ise erkek, dişi, genç, ihtiyar düşman karşısına gideceğiz. Sizleri de Müslüman Türk kanını din ve namus hissiyatınızı bizimle beraber çalışmaya her fikri, her nifakı bugün için terk etmeye davet ediyoruz. Din, namus ve vatan namına...”

Söğüt ve civarı 8-11 Ocak 1921 tarihleri arası üç gün, 24 Mart-21 Nisan 1921 tarihleri arasında sekiz gün, 12 Temmuz 1921- 06 Eylül 1922 tarihleri arasında 13 ay, 25 gün olmak üzere Yunan işgalinde kalmıştır.

Bu işgaller sırasında Söğüt yakılmış, Ertuğrul Gazi’nin türbesi kurşunlanarak tahrip edilmiştir. Bugün halen türbenin kepenklerinde kurşun delikleri görülmektedir.

Gelelim Söğüt’teki Osmanlı armasına.

Cennet mekân II. Abdülhamid Han, şehre bir cami ile bir de 1905 yılında iki katlı taştan mükemmel bir Hamidiye İdadisi yaptırır.

Okulun giriş kapısına da İstanbul’dan dokuz mandanın çektiği bir araba ile taşınarak getirilen Osmanlı armasını astırır.

Bu arma, tek parti dönemine kadar yerinde durur. Ülkenin her yanında tahribata uğrayan dini, milli eserler gibi Söğüt’tekilerde nasiplenir.

Hamidiye İdadisi’nin kapısındaki armanın derhal kaldırılması istenir. Vicdanlı birisi çıkar ve “Ben onu kaldırırım” diyerek hemen işe koyulur ve heyet gözden kaybolur kaybolmaz, armanın üzerini kalın bir alçı duvarıyla kapatır.

Alçılı Osmanlı arması, DP iktidarına kadar öylece kalır ve Menderes döneminde arma alçılarından kurtulur.

Şimdi soru şu:

“Atamız Ertuğrul Gazi’nin türbesini kurşunlayanlar, mezarları parçalayanlar, hatta Ertuğrul eşi Halime Hatun’un mezar taşındaki ismi söken Yunanlılar ile ‘Osmanlı armasını buradan sökün atın’ diyen zihniyet arasında ne fark vardır?”

Bu zihniyet Süleyman Şah’a sahip çıkacak?

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23