• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Öztürk
Hüseyin Öztürk
TÜM YAZILARI

Tarih kaçkını yahut öteleyen olmak

17 Ocak 2020
A


Hüseyin Öztürk İletişim: [email protected]

Tarih kaçkını yahut öteleyen olmak derken, tarih üzerine yazacak değilim. Hepimizin gördüğü ama elimizden bir şeyin gelmediği bir meseleyi paylaşmak istiyorum.

Dilimin ucuna gelmişken hemen belirteyim. Sadece tarih kaçkını yahut öteleyeni değil, aynı zamanda kendi coğrafyasını bilmeme ve tanımama fakirliği de çekmekteyiz.

Cumhuriyetin tesisinden bu yana, okullarda öğretilen tarihimiz, nerede ve hangi zamanda başlayıp, nasıl inkişaf ettiği belli olmayan bir vukuat yığınıymış gibi addedilmekte.

Bütün dünya devletlerinin, milletlerinin tarihi vardır ama bizim tarihimiz yanlış ve karmaşa imiş gibi tarihimizi ve medeniyetimizi anlatmamakta-anlamamakta direnilmekte, kaçılmakta ve ötelenmektedir.

Burada milli eğitim bakanlığını eleştirmek gibi bir niyetim yok. Artık milli eğitim bakanlığının icraatlarından yoruldum ve o defteri kapattım.

Maalesef yıllardan beri şu sorunun cevabını bulamadım. “Cumhuriyet tarihi boyunca neden milli eğitim bakanlığı bir türlü yerli ve milli olamıyor”? Geçelim.

………………

Harf devriminden sonra yaşanan büyük ümmi döneminde dahi köy odalarında okunan eski kitaplardaki tarih bilgisi, bugünkü tarih kitaplarından daha çok okunuyor ve biliniyormuş.

Bu kadar tarih kaçkını yahut öteleme, dünyanın hiçbir milletinde görülmüş ve görülecek şey değildir.

Hangi insan; üzerinde yaşadığı, beslendiği, barındığı topraklarının tarihinden kaçabilir ve reddedebilir. Batı’yı tanıdığı kadar neden kendi ülkesini tanımaz-bilmez?

Tarih yoksulluğunu ve ötelemeyi görmek için yarışma programlarıyla tartışma programlarına bakmak kâfidir.

Tartışmacıların önemli kısmı tarihi anlatmıyor, kafalarındaki ideolojilerini tarihe uydurarak anlatıyorlar. Ayrıca bilgilerinden ziyade fiziklerini gösteriyorlar.

Hatırıma gelmişken bir de yarışmadan örneği paylaşayım.

Yarışma programının birinde yarışmacıya soruluyor, deniliyor ki; “Ortaköy ismiyle ülkemizde kaç ilçe vardır”?

Yarışmacı ünlü bir üniversite mezunu ve gülerek cevap veriyor. “Benim oturduğum Ortaköy” diyor.

Sunucu; “Orası bir semt, ilçe değildir” dediğinde, yarışmacı kendisiyle dalga geçildiği kanısına vararak, “Bu isimle ilçe mi var” diye güya sunucuyla kafa buluyor.

Aksaray’da ve Çorum’da “Ortaköy” adıyla ilçe olduğunu öğrenince “sağlık olsun” diyerek sırıtma şeklini bozmadan stüdyodan ayrılıyor.

Daha buna benzer nice örnekler var. Slogan haline geldi ama tekrarında fayda vardır. “Kendi tarihini bilmeyenlerin coğrafyasını başkaları çizer”. Yanlış mı?

“Libya’da ne işimiz var” diyen zihniyetlerin bu ülkede yaşadıklarına kim inanabilir?

Ama soruyorlar işte “Libya’da ne işimiz var” diye. Bu kişilerin kendi tarihinden bilerek, isteyerek kaçması-reddetmesi değil midir?

……………………

Ezcümle:

Bütün milletlerin tarihleri vatanlarının tarihidir. Bu sebeple tarihini bilenler, vatanlarını da bilirler. Tarihsizlik vatansızlıktır.

Tarihi ötelemek, kaçmak, reddetmek vatanı da bilmemek ve reddetmek demektir.

Yine hiçbir milletin kendi geçmişini reddettiği hiçbir tarih kitabında yazılı değildir. Ne yazık ki bu tarih şuursuzluğu, sadece bize mahsustur. 

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

MARİO

DAYI 18 SENEDİR OKULLARDA NE OKUTULUYOR .VE İKTİDAR BUNUN NERESİNDE. TOKİNİN FAİZİYLE UĞRAŞACAĞINA BİRAZDA TARİHLE UĞRAŞSIN. BU ÖYLE HASANLARI HALİNE ŞÜKRETTİRİP MEHMET CENGİZİN AĞAOĞLUNUN VERGİ BORCUNU SİLMEYE BENZEMEZ

Mehmet Hanifi

De Ortaköy adıyla kaç yer vardır veya neresidir tarih ile alakası yok ki.bence tarih bu değildir...
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23