• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Öztürk
Hüseyin Öztürk
TÜM YAZILARI

Tefekkür Dünyası

11 Haziran 2018
A


Hüseyin Öztürk İletişim: [email protected]

Bu hafta tanıtmaya çalışacağımız eser, bizim gazetenin yazarlarından Yaşar Değirmenci’ye ait. “Tefekkür Dünyası” ismini taşıyan kitap, Tahlil Yayınları’ndan çıkmış.

Tefekkür, insanın hem dünyasını hem ahiretini mamur eden en önemli mihenk noktalarımızdan birisidir.

Belki de hepimizin içinde bulunduğu çıkmazların başlıca sebebi tefekkür âleminin içerisinde kendimizi imar edemediğimizdendir.

Yaşar Değirmenci bu hususta söze şöyle başlamış:

“Fıtrata aykırı sunilikler içinde kendi kendimizin kölesi haline gelmişiz”. Sözün özü daha eserin başında okuyucuyla samimi sorularla paylaşılmış ve cevapları da verilmiş.

-“Sevgiye, sabra daha yakın duran bir dengeyi kurabilseydik, o kayıpları ve acıları yaşamasaydık daha iyi olmaz mıydı”?

-“Herkesin iyi taraflarına yakın ve dost, herkesin kötü taraflarına uzak ve soğuk durmak ve kimseyi tamamen hatalı veya tamamen hatasız görmemek ortak değerini kale alıp, bunu da uygulasaydık toplumun yüzü farklı olmaz mıydı”?

…………………

“Gönüllerin fethi beldelerin fethinden önce gelir” demişiz. Medeniyetimize insanlıkla özdeş isimler vermişiz. Kalp medeniyeti, gözyaşı medeniyeti, yürek medeniyeti, şefkat ve merhamet medeniyeti, hicret medeniyeti, diriliş medeniyeti demişiz.

Büyük ve dağınık bir coğrafyada, şaşılacak kadar kısa bir zamanda ‘insanlık fethini’ gerçekleştirmişiz. Bütün bunları yapanlar şimdi kendi insanlarına, kendi çocuklarına sahip çıkmaktan aciz hale gelmişse, burada durup bir nefis muhasebesi yapmalı değil miyiz?

…………………..

Okuyarak bilgiyi, düşünerek hikmeti, yaşayarak tecrübeyi, duyarak irfanı elde ederiz.

Nasıl ki, midemize her yemeği koymuyor, seçmeci davranıyorsak; zihnimize, kalbimize, gönlümüze de her bilgiyi sokarak, ‘bilgi hamalı’ olmamalıyız.

Hayatımızda düşünceye, duyguya, sorumluluğa, sevgiye, saygıya, itidale, insafa, vicdana, edep ve hayâya daha çok yer vermeliyiz.

Asla unutmamalıyız ki hayır ile şer, doğru ile yanlış, ihanet ile sadakat, hak ile batıl, izzet ile zillet, maruf ile münker arasında tarafsız olunamaz.

Tarafsızlığı sorumluluktan kaçışın vasıtası olarak kullanmak vebaldir. 

………………….

Evet, şükrün olmadığı yerde şikâyet çok olur. Şikâyet ettiğimiz kadar şükre yer verebilirsek, dert edindiğimiz pek çok meselemiz hallolacaktır.

Lakin insanız, şükürle şikâyeti birbirine harman ettiğimiz ve daha çok şikâyet tarafında yer aldığımız için kendimizi de çevremizi de tahrip ettiğimizi fark edemiyoruz.

Yaşar Değirmenci bu hususta kitabın sayfalarına şu incileri dizmiş:

“İnsan sadece tabiatı değil, kendini de tahrip ediyor. İnsanımızın çektiği ruh ve kültür ıstırabına göz mü yumacağız!

Asıl derdimizin ‘kaybolan insanlığımız’ olduğu hakikatini ne zaman idrak edeceğiz? Dert, ‘insanlığımızın azalması’ meselesi değil midir?

Günümüzde kimlikle uğraşılıyor. Asıl derdimiz ‘kişilik’ problemidir. İnsanlığımız azalmış farkında değiliz.

Dikkat ve hassasiyetimizi kaybetmeyelim. Ölçülü ve dengeli olmayı, makul ve mutedil bir hal içinde bulunmayı içselleştirelim”.

………………..

Eser hakkında: Tahlil Yayınları; 

0212-417 77 75

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23