• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Öztürk
Hüseyin Öztürk
TÜM YAZILARI

Türk Edebiyatı Vakfı ve Servet Kabaklı

01 Eylül 2015
A


Hüseyin Öztürk İletişim: [email protected]

“Aziz dostlarım; eğer bilenleriniz varsa söylesin.

Dünyada bizim kadar içi dışı bir, bizim kadar art niyetsiz, bizim kadar dürüst başka bir millet var mıdır?

İşte bu vasıflara sahip olduğumuz için tarih boyunca sürekli cihan devletleri kurduk ve aynı vasıflarımızdan dolayı da başımızdan ihanetler eksik olmadı”.

Bu ifadeler, merhum Servet Kabaklı’ya ait. Memleket meselelerinin konuşulduğu ortamlarda bu sözlerle meramını anlatmaya başlar ve çağlayan bir ırmak gibi milli duygular dilinden dökülür dururdu.

Servet Kabaklı’nın beslendiği kaynak, rahmetli amcası Ahmet Kabaklı hoca idi. Sadece Servet Kabaklı mı? Elbet hayır!

Milli duygu ve düşünceye sahip hemen her insan bir şekilde, uzaktan veya yakından, az ya da çok, Ahmet Kabaklı hocadan istifade etmiştir.

Rabbim ikisine de rahmet etsin. Kabaklı hoca “Milli Kültürün” yazanı, konuşanı, yazdıranı, konuşturanı, savunucusu, koruyucusu, bekçisi ve daha doğrusu amelesiydi.

Milli ve dini kültüre karşı apansız ve amansız bir şekilde ittifak ederek, milli mefkûreye karşı sürekli batıdan fikir aşıran ve aşırdıklarını da ellerine yüzlerine bulaştırarak, Müslüman milletimizin fikir ve düşünce kimyasına zerk eden “Sol’a” karşı, “amca yeğen” büyük bir direnç göstermiştir.

Türk Edebiyatı Vakfı ve Türk Edebiyatı Dergisi, Ahmet Kabaklı ve Servet Kabaklı imzasıyla, Anadolu’nun en ücra kesiminden şehir merkezlerimizdeki okuyan, yazan, konuşan milli mayalı insanlarımızı kucaklamış ve adeta bir okul vazifesi görmüştür.

Servet Kabaklı “Mesnevi” bir insandı. Övgüleri duymak istemez, eleştirilere ise canı gönülden katılır, kabul edeceğini eder, etmeyeceğini de açık yüreklilikle reddederdi.

Rahatsızlığına ve yorgunluğuna rağmen, Türk Edebiyatı Vakfı’nın üzerindeki emanetlerinden birisi de ünlü “Çarşamba Sohbetleriydi”.

Bu emaneti hiç aksatmadan yürüttü. Üzerindeki vakıf emanetini yatağa düşünceye kadar taşıdı. “Vakıf ve vefa adamı” olarak adını ve hatıralarını bırakarak sevenlerine veda etti.

Vakit vakit, “Çarşamba Sohbetlerinde” bir araya gelirdik, beden dilinde yorgunluğu belli olsa da hatta yatağa düşecek kadar belli olsa da ses ve sözüyle bu intibayı silerdi.

Sanki hayat yolculuğunun sonunu hissetmişçesine bazen şöyle derdi:

“Hiç birimizin yolculuğu istediği gibi gitmiyor, kimi vakit iniyor, kimi vakit çıkıyoruz. Zikzaklı bir hayat çarkının içindeyiz.

Doğrusu gençlik yıllarımın özlemini çekiyorum. O zaman ne yokuş biliyorduk ne iniş ne de zikzak, çare bildiklerimiz çaresiz kalıyor, çaresiz dediklerimiz çare oluyor. Buna rağmen biz inanmış insanlarımız, imanımızın gereğini yapmakla yükümlüyüz”.

Evet, Milli kültürümüzün savunucularından ve bekçilerinden birini daha ebedi âleme uğurladık.

Ailesi başta olmak üzere Türk Edebiyatı Vakfı gönüllülerinin başı sağolsun. Ruhu şerifi için El Fatiha.

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23