• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
İbrahim Karataş
İbrahim Karataş
TÜM YAZILARI

ABD ve Türkiye: Yalanlar acı, gerçekler tatlı

29 Temmuz 2019
A


İbrahim Karataş İletişim: [email protected]

ABD’nin Türkiye’yi yalanlarla köşeye sıkıştırmaya çalıştığı ve fakat başarılı olamadığı bir dönemi yaşıyoruz. Emekli Orgeneral Ergin Saygun geçtiğimiz günlerde verdiği bir seminerde Türkiye’nin F-35 programından çıkarılmasının 2008’den beri dillendirilmeye başlandığını söyledi. Aynı tarihte Patriotların verilmeyeceği de söylenmişti. İnsansız Hava Araçlarının verilmeyişi de o döneme denk gelir. Belli ki bağımlı, elinde iyi silahları olmayan, dış tehditlere açık ve o tehditlerle terbiye edilecek bir Türkiye istediler. Türkiye direnip de Çin ve Rusya’dan füze almaya çalışınca da akıllarına NATO üyeliği ve kuralları geldi. O günden bugüne kadar türlü bahanelerle önemli silahları satmadılar. F-35 için Papaz Brunson’ın serbest bırakılmasını bile şart koştular. Brunson serbest bırakıldı ama bu sefer de S-400’ler bahane edildi. 

Bahaneleri ise hem ilginç hem de yalan. Amerikalıların iddiasına göre S-400’ler F-35’lerin gizli teknolojisini çözebilirmiş. Bunun bir yalan olduğunu geçtiğimiz günlerde bizzat kendi generalleri söyledi. Bir röportajda Amerikalı havacı General, F-35’lerin İncirlik’te konuşlanıp konuşlanamayacağına dair bir soruya “Hayır” cevabını veremedi. Hayır diyemiyorsa demek ki F-35’leri Adana üzerinde görebileceğiz. Ancak uçak Türk malı olunca ne hikmetse S-400’ler F-35’lerin tüm bilgilerini ele geçirebiliyor. 

Eğer sorun sadece yazılımsa uçağı yazılımsız da verebilirler. Bu mevzu teknik olduğu için çok bir şey söyleyemem ama F-35’lerin yerli yazılımla da uçurulabilme ihtimali nedir bir araştırmak lazım. Fakat velev ki mümkün olsa bile Amerikalıların uçakları vereceği şüpheli. Çünkü dertleri F-35’lerin sırlarının öğrenilmesi değil, Türkiye’nin başına buyruk davranıp Rusya’dan silah almasıdır. Nitekim Hindistan’ı da S-400 alıyor diye cezalandırmaya çalışıyorlar. Peki, kendileri kendi koydukları kurallara uyuyorlar mı?

Mesela Amerika’nın elinde S-300 füzelerinin olduğunu çoğu kişi bilmez. Oysa New York Times’ın haberine göre 1994’te Belarus’tan bir S-300 sistemi almışlar. Füzeleri Patriotları geliştirmek için aldıkları yazıyor ama neticede S-300 teknolojisi çalınmış oluyor. Ayrıca füzeler yeniden monte edilebiliyorlarsa kullanılabilirler de. Kullanmak bir yana, teknoloji hırsızlığı yapmak iğrenç bir davranış. Rusların F-35 teknolojisini çalmasına karşılar ama bizzat kendileri Rus füze teknolojisini çalıyorlar. Ayrıca F-35’ler Rusların eline geçmedikçe teknoloji hırsızlığının mümkün olacağı şüpheli. Dediğim gibi öyle bir ihtimal olsa İsrail, Suriye üzerinde F-35 uçurmazdı. Hem yukarıda bahsettiğim gibi Amerikan F-35’leri muhtemelen İncirlik Üssü’ne de inecekler. 

S-400 meselesi yavaş yavaş soğumaya başladığına göre Amerikalıların Suriye’deki yalanlarını da ortaya çıkarmak yine Türkiye’ye nasip olacak. Türkiye, IŞİD yeniden çıkabilir yalanıyla YPG’nin daha da güçlendirilmesini istemiyor. Hem IŞİD yeniden ortaya çıktığında sadece YPG’yi mi tehdit ediyor? Iraklıyı, Suriyeliyi ya da Türkleri hedef almıyor mu? Dertleri IŞİD’se gitsinler İdlib’deki sivilleri de korusunlar. Böyle giderse Türkiye nasıl ki S-400 meselesinde kibirlerine direndiyse, Suriye’de de terörün ABD himayesinde güçlenmesine müsaade etmez. ABD bu durumda karizmasını ikinci defa çizdirecektir. 

Oysa bütün tarafların kazançlı çıkacağı bir çözüm var ama ABD bugüne kadar yularını eline verdiği İsrail yüzünden yanaşmadı. O çözüm de Esad’ı iktidardan indirmektir. Sorunun kaynağı aynı zamanda çözümdür. Kaynağı etkisizleştirirseniz çözümü bulursunuz. Bu mevzuda ABD’ye düşen görev, enerjisini çözümsüzlük üzerine harcamak yerine Esad’ı iktidarı bırakmaya zorlamaktır. NATO, Patriot, F-35 ve daha nice kavram barış için ortaya çıkmadı mı? Eğer ABD yalanlarla gemisini yürütmek yerine Suriye sahillerine Esad’ı devirmek maksadıyla 10 gemi gönderse tüm sorunlar çözülür. Esad Şam’da keyif çatarken ABD ve Türkiye’nin sınırdaki güvenli bölgenin 5 mi yoksa 20 kilometre mi olacağını tartışması kadar saçma bir şey olabilir mi? Vakit NATO üzerinden birbirini değil Esad’ı vurma vaktidir. NATO böyle bir günde de devreye girmeyecekse kendini lağvetsin daha iyi.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23