• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mehmet Koçak
Mehmet Koçak
TÜM YAZILARI

Sudan’da ABD destekli karşı devrim

13 Nisan 2019
A


Mehmet Koçak İletişim: [email protected]

Bir önceki yazımda, “Libya’da iç savaş, Sudan’da karşı devrim” başlığı altında, İslam coğrafyasına yönelik emperyalist güç odakları tarafından sessiz ve derinden yeni senaryolar devreye sokulduğunu ve bu sefer oyunun Afrika’nın en verimli topraklarına sahip, Libya ve Sudan’da sahnelenmeye başladığına işaret etmiştim. 

Libya’da yeniden başlatılan iç savaşa ve Sudan’daki protestoların bir karşı devrime doğru savrulduğuna dikkat çekmiştim.

Evet öyle de oldu.

Sudan’da Aralık 2018’de protestolar, hayat pahalılığı ve işsizlik üzerinden başlamış ve kısa zaman içinde artarak ülke geneline yayılmıştı. 

Fırsatı kaçırmayan dış güçler, mevcut hoşnutsuzluğu kışkırtarak bir karşı devrime dönüşmesi için özel operasyonlarla sürece müdahale ederek protestolara destek verdi.

Bu gelişmeleri değerlendirdiğim bir önceki yazımda, “30 yılı aşkındır yönetimi elinde bulunduran Ömer el Beşir, devrildi, devrilecek” diyerek tamamlamıştım. 

Henüz bu yazının üzerinde iki gün geçmeden maalesef beni doğrulayan haber geldi ve ABD destekli bir askeri darbe gerçekleştiği duyuruldu.

Sudan Savunma Bakanı Avan bin Avf, ordunun yönetime el koyduğunu Devlet Başkanı Ömer el Beşir’in tutuklandığını açıkladı. 

BUGÜNE NASIL GELİNDİ?

Sudan, etnik, kabilevi, dini ve bölgesel çatışmaların yaşandığı bir ülke.

2. Dünya Savaşı’ndan sonra Afrika’da bağımsızlığını kazanan ilk ülkelerden biri olmakla beraber o günden bu yana ülkede darbeler birbirini izledi ve siyasi yaşam büyük oranda baskıcı rejimler altında geçti.

Sudan İhvan Hareketi lideri Şeyh Hasan el Turabi’nin desteğiyle 1998’de gerçekleşen devrimle iktidara gelen Ömer el Beşir ve rejimi, tam 30 yıl aralıksız devam etti. 

Ancak o 30 yıllık süreçte çeşitli siyasi gelişmeler, darbe ve suikast girişimleri ile Güney Sudan, Darfur ve Mavi Nil bölgelerinde iç savaşlar yaşandı. 

el Beşir’in, bana göre en büyük hatası, 1989 İnkaz devriminin ideoloğu Sudan İhvan Hareketi (Sudan Müslüman Kardeşler Hareketi) diğer adıyla Milli İslami Cephe Partisi lideri Hasan el Turabi ile 1999’da yollarını ayırmış olması oldu.

30 yıllık iktidarı süresinde Güney isyanını bastıramadı ve Güney Sudan, 9 Ocak 2011 tarihinde resmen devlet ilan edildi. Böylece Sudan bölündü.

Darfur ve Mavi Nil eyaletlerinde ise şimdilik bir ateşkes anlaşmasına uyulsa da barış ve eşitlik alanında tam bir mutabakata varılmış değil. 

EKONOMİK ÇIKMAZLAR AŞILAMADI

Güney Sudan’ın ayrılmasıyla petrol gelirlerinin önemli bir kısmını kaybeden Sudan, bir türlü ekonomik istikrarı sağlayamadı.

Çünkü, Sudan bölünmenin ardından petrol gelirinde de düşüş yaşadı. Zira petrol kaynaklarının yaklaşık yüzde 70›i Güney Sudan’da kaldı. 

Bu yüzden ülke büyük bir ticaret açığı sarmalına sürüklendi.

Kasım 2016’da ise Cumhurbaşkanı Ömer el Beşir, kapsamlı bir ekonomik reform paketini devreye soktu. Ancak ekonomide beklenen ilerleme kaydedilemedi. 

Yani bölünmenin ardından halkın beklediği iyileşme gerçekleşmedi. Yaklaşık 4 milyar dolar civarında dış ticaret açığı bulunan ülkenin döviz sıkıntısı had safhaya ulaşmış halde.

Sudan’ın içine sürüklendiği bu çıkmaz sokaklara da yansıdı. 

Ülkedeki pahalılık ve zorlaşan hayat şartları ile durma noktasına gelen ekonomik yapı beraberinde protestoları getirdi. Her şey ekmek fiyatlarındaki artış sonrasında başladı.

11 Aralık 2018 tarihinde başlayan gösteriler aralıksız sürdü ve sonunda Sudan’ın darbeyle gelip darbeyle giden 30 yıllık devlet başkanı Ömer el Beşir, dönemi resmen bitmiş oldu.

DARBEDE ABD’NİN ETKİSİ

ABD, 1997’den bu yana Sudan’a ekonomik ve ticari yaptırımlar uyguluyordu. 12 Ekim 2017’de kalkan bu yaptırımlar geçerli oldukları süre boyunca Sudan ve Çin’i birbirine yakınlaştırdı.

Çin, Sudan’daki en büyük yatırımcı ve ülkenin en büyük ticaret ortağı konumunda!

Bu nedenle ABD, Çin’in etkisini kırmak üzere Sudan’a aşırı bir baskı uyguluyordu.

Her ne kadar 2018 yılında ambargoyu kaldırmış olsa da, ABD’nin bu baskısı farklı şekillerde devam etti. 

Bu yüzden, Ömer el Beşir’in devrilmesinde ABD ve diğer Batılı ülkelerin kışkırtma ve yönlendirmelerinin etkili olduğu bir gerçektir. 

EL BEŞİR HAİN DEĞİLDİ

Ömer el Beşir, 1989 İnkaz devrimiyle işbaşına geldiği günden bugüne bir yandan iç savaşlar ve karşı devrim kalkışmalarıyla boğuşurken diğer yandan ülkenin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıları aşmak için büyük bir mücadele verdi. 

Ancak o bu sorunları aşarken, ülkesini Batılı emperyalistlerin sömürgeleştirmekten korumak için çok ciddi zorlamalar yaşadı.

Zaman zaman ABD’nin saldırılarına maruz kaldı, ABD’nin başlattığı ve Batılı ülkelerin de içinde yer aldığı ambargoları kırmak için ekonomik siyasi alandan Çin, Malezya, Rusya, S.Arabistan ve Türkiye ile İran’la ilişkiler kurarak destek aramıştı. 

Ancak ekonomik çıkmazları aşamadı ve dış mihrakların desteklediği karşı devrim girişimlerine yenik düştü.

el Beşir, bu 30 yıllık süreçte elbette hataları olmuştur ancak asla hain değildi. İşbirlikçi değildi. Ülkesini ve milletini seven bir vatanseverdi. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23