• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mustafa Çelik
Mustafa Çelik
TÜM YAZILARI

Çözüm Birleşmiş Milletler’de değil, Birleşmiş Mü’min Yüreklerde

14 Ocak 2015
A


Mustafa Çelik İletişim: [email protected]

İslâm’da problemler kadar çözüm çaresi vardır. Müslüman olduğu halde çaresiz kalanlar, problemlerinin çözüm çaresini İslâm’da aramayanlardır. 

Allah yolunda muhtaç olduğumuz kuvvet sinelerimizdeki imanda mevcuttur. İmanımızda mevcut olan kuvvetin adı uhuvvettir. Rabbimiz biz mü’minleri tarif ediyor:

“Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını ıslah edin. Allah’tan korkun. Umulur ki merhamet olunursunuz” (Hucurat Sûresi/ 10)

Bu ayet-i kerime, sulhu selamet bulmamız hususunda bizlere “Birleşmiş Mü’min Yürekler”i salık veriyor. Müslüman olarak problemlerimizin çözüm çaresi, Allah yolunda Allah için “Birleşmiş Mü’min Yürekler”dedir. Mü’min olarak var olacaksak, varlığımızı beşeriyet âlemine hissettireceksek, imandan sonra tutunacağımız ilk şey, uhuvvettir/kardeşliktir. Müslüman olarak yüreğinizde alnı secdeye gelen Müslümanlara yer kalmamışsa; siz dindar değil, dini dar olan kimselersiniz. Yani bu durumda sizin din tasavvurunuz yanlıştır. Tabii ki, din tasavvuru yanlış olanın, yanlış olmayan hiçbir şeyi kalmaz. Doğru din tasavvuru; bizi problemlerimizin çözümün hususunda hevâ ve heves merkezli “Birleşmiş Milletler” yerine vahiy merkezli “Birleşmiş Mü’min Yürekler” de aramaya sevk eder.

Birleşmiş Mü’min Yürekler; Allah’ın hükmüyle ve hâkimiyetiyle kendilerini mukayyet gören yüreklerdir. Mü’min yüreklere mukabil ortaya çıkmış olan Birleşmiş Milletler ise, İslâm’sız, Kur’ân’sız, Peygambersiz, Allah’sız bir hayata karar verenlerdir. Müslüman olarak problemlerimizi gerçek manada çözmek istiyorsak, bilelim ve inanlım ki; Birleşmiş Milletler’e değil, “Birleşmiş Mü’min Yürekler”e ihtiyacımız var. Müslüman olarak bütün zamanlarda ve mekânlarda ihtiyacımızda, ilacımızda “Birleşmiş Mü’min Yürekler”dir.

Mü’minlerin dinden kaynaklanan uhuvvetleri, hem kuvvetleri ve hem de devletleridir. İman ettiğimiz Kur’ân, mü’minler olarak birleşin dedi. Ama biz birleşmedik, Birleşmiş Milletler önünde bir leş olduk. Kinden beslenen dindarlık, dini dar olanların çoğalmasına sebep oldu. Müslümanların coğrafyası mürted ve harbi kâfirlerin hâkimiyeti uğruna birbirlerini öldüren Müslümanlarla doldu. Müslümanlar olarak bize ne oldu? Vakta ki; imandaki uhuvveti unuttuk, sebep ve nesep asabiyetinde boğulduk.

Biz Müslümanlar nesebimizle değil, imanımızla ancak dinimizin önümüze koyduğu hedeflere varırız. Şah-ı Nakşibendî’ye, efendim nesebiniz nereye varır, diye sormuşlar, demiş ki: 

- Evladım kimse neseb ile bir yere varamaz.

Odunlukta kaybettikleri yüzüğü arama zahmetine katlanmayanlar, aydınlıkta yüzük arıyorlar. Yüzüklerini bulmak için gerekirse hem cinslerinin derilerini bile yüzmekten çekinmiyorlar. “Çakalın padişah olduğu yerde it olmak kolaydır.” 

Silginin şefkatine muhtaç olanlar, kalemin sivri ucunu kalplerine batıranlardır. İmanımız bizim en büyük imkânımız ve umudumuzdur. Mü’min yüreklerimiz umuda sevdalandıkça, Müslümanlar ayrılıklara yenik düşmez.

Gündemi çalınmış bir ülkenin sakinleriyiz. Dinimizle meşgul olmayınca dinsizler bizi dinleriyle meşgul ettiler. Yeni ormancıklara kavuşmak isteyenlerimiz kibriti çok gözlerine yaklaştırıyorlar. Kibriti gözlerine çok yaklaştıranlar, arkalarında bir ormanı kaybediyorlar.. Yanılgılarının mazlumları haline gelmeleri mukadderdir. Çünkü devir eski devir değil, devran eski davran değil. Esen rüzgâr önünde yön değiştirenlerin devri kapandı. Artık gittiği yerde rüzgâr estiren Müslümanların devri geldi. Ölümü dahi ayrılık saymayan gönüllerimiz vardır. Münkir ve müşriklerin tefrika sınırlarından bir şey çıkmaz, bizim imanda birleşen yüreklerimiz vardır.

Ninnilerle uyutulması gereken bebeklerin kurşunlarla susturulduğu bir dünyada susmak, Firavunlardan taraf olmaktır. Tabii ki, Firavunlardan taraf olanlar, er veya geç bertaraf olurlar.

Birleşmiş Milletler teşkilatının kapısı, tuğyan kapısıdır. Birleşmiş Mü’min Yüreklerin kapısı ise, iman kapısıdır. Mü’min olarak önce birbirimize sonra insanlara İslâm’ın aynası olacağız. Tabii ki, insanlara “ayna” olanlar, kırılma riskini göze alanlardır. Allah yolunda ölmekte var, öldürülmekte var, öldürmekte var. Ama esas olan iman üzere iken ölümün bizi bulmasıdır. Avrupa Birliği yolunda ölenle, İslâm Birliği yolunda ölen hiçbir olur mu?  

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23