• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mustafa Çelik
Mustafa Çelik
TÜM YAZILARI

Edebimiz şerefimizdir (1)

06 Temmuz 2016
A


Mustafa Çelik İletişim: [email protected]

Dinimiz varlığımızın teminatıdır. O çiğnenirse yok olur, çözülürse mahvoluruz. Din-i İslâm’ın hayata yansıyan tezahürlerinden birisi de edeptir. Edepsiz hayat eziyet ve külfettir. Müslüman olarak şerefimiz nesebimiz değil, edebimizdir. “Şerefin sebebi sanma neseptir/ Eşrefin eşekten farkı edeptir!”

Edebimiz edebiyatımızdır. Edebin olmadığı yerde edebiyat olmaz. Edepsizden edebiyat öğrenmeye kalkışan tümden yobaz. “Edebiyat fenni öyle bir marifettir ki, insanlara terbiye ve ahlâk öğrettiği için ona edeb ve mensup olanlara “edîb” demişlerdir.”

Edep; insan olarak insanlığımızın farkında olmaktır, kendimize, ailemize, çevremize ve Rabbimize karşı haddi ve hududu aşmamaktır.

Edebin kaynağı ilâhidir. İlâhi olan da edebi ve ebedidir. Rasûlüllah (sav) buyuruyor: “Beni Rabbim edeplendirdi. Hem de ne güzel edeplendirdi.” (Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, I, 12; el-Münâvî, Feyzü’l-Kadîr, 1:224; el-Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, 1:70) Bu hadis-i şeriften anlıyoruz ki; edeb, Rasûlüllah (sav)’in sünneti ve sireti dışında değildir. “Sünnet-i Seniyye edeptir. Hiçbir meselesi yoktur ki, altında bir nur, bir edep bulunmasın. Evet, Siyer-i Nebeviyeye dikkat eden ve Sünnet-i Seniyyeyi bilen, katiyen anlar ki, edebin envâını, Cenâb-ı Hak, Habibinde cem etmiştir. Onun Sünnet-i Seniyyesini terk eden, edebi terk eder.” (Lem’alar/Said Nursî, Sh: 59) Rasûlüllah (sav)’in sünnetine dil uzatanlar, onu dinde delil kabul etmeyenler, insanlık camiasının en edepsizleridir.

“Edeb, aklın tercümanıdır.” Edeb, ahlâkın fermanıdır. Edeb, dertlerin dermanıdır. Edebi kaybettiğimiz günden bu yana dertlerimiz dermansız, sözlerimiz fermansız kaldı. Kerbelâ’dan kurtulmak, belâdan emin olmak, edebi kuşanmakla mümkündür. “Edeb bir tâc imiş Nûr-i Hüdâ’dan / Giy ol tâcı emin ol her belâdan!”

Müslümanların medeniyetinde edeb, bir değer ölçüsüdür. Edebdir insanları yücelten ortak payda. Edebi olmayan kişi, âlim olsa ne fayda. Edeb, her sözün, her amelin kalite ölçüsü. Edebdir Müslüman’ca hayatın hayâ örtüsü. Şunu bilelim ki; her sözün bir edebi vardır. Edebi olmayana dünya vatan olsa da dardır!

Edebiyat, edebin çocuğudur. Edebin olmadığı yerde edebiyat olmaz. “Ehl-i irfan meclisinde aradım kıldım taleb / Her hüner makbûl imiş illâ edeb, illâ edeb”.

Edeb; nizamdır, intizamdır, cemal ve kemaldir. “Edeb iledir nizam-ı âlem / Edeb iledir kemal-i âdem” Müslümanların tarihinde bir ikaz levhası olarak gündeme gelen “Edep Yahu!” tabiri, edepten çıkmakla insanlıktan çıkılmış olunacağının bir ihtarıdır.

Edeb; geride semer bırakanlardan değil, eser bırakanlardan olmaktır. Kişi hayatında gitmemişse edebin dersine, bir ömür boyu hayatı yaşar tersine. “İnsanda yok ise ‘Edeb’ neylesin medrese mektep/ Okusa âlim olsa yine merkep, yine merkep!”

Edebi, edebiyatı ve edibi olmayan toplumların iyileri azalmış, kötüleri de azmıştır. Edep örnekleri neden fark edilemeyecek kadar azaldı, dersiniz? Çok basit aslında: Edepli insan sayısı azaldı. Adap, iyi atlara binip giden iyi insanlarla birlikte hayatımızdan çıkıp gitti. Babaanneler, anneanneler, dedeler gidince o da gitti. O gidince biz de gittik, zaman da bizim zamanımız olmaktan çıktı, dünya da ağyara kaldı ne yazık ki… Bir arada yaşamanın kuralları anlamına gelen Âdâb-ı Muaşeret’in ne olduğunu anlatan bir sözlük maddesine düşülen şu nota bakar mısınız: “Babaannemin dediğine göre; bu kurallar eskiden kitap halinde satılırmış, kalınca bir kitapmış hatta.” Evet, geçici bir zaman diliminde adap kitaplarda kaldı. Ama kitaplarda kalan edebin peşini bırakmadılar. Edepsizler, edebi hayattan, hitaptan ve kitaptan mahkûm etmek için devrimler, inkılâplar gerçekleştirdiler. Cemil Meriç der ki: “Latin alfabesi kuduz bir köpek gibi dile musallat edildi. Yıllarca uyutulduk. Kitaplar deccali ilah gösterdiler. Bütün şereflerimizden utanır olduk.”

Edebi nesillere armağan etmek, bütün Müslüman babaların azad kabul etmez görevlerindendir. Rasûlüllah (sav) buyuruyor: “Hiçbir baba çocuğuna edebden daha değerli bir şey kazandıramaz.” (Sünen-i Tirmizî, Birr, 33) Nesillerimize vereceğimiz edep dersleri, istikbalimizin garanti belgeleri olacaktır.

Edep, öyle bir hazinedir ki hiçbir hırsızın onu çalmaya gücü etmez. Edep, tekâmülün kadim sırrıdır, imanın aksesuvarıdır. 

Edep, ancak ilimle kazanılır. İlim de ancak edeple anlaşılır. Edebin olmadığı yerde ilim ne anlaşılır ve ne de yaşanır. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23