• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mustafa Çelik
Mustafa Çelik
TÜM YAZILARI

Haklı olandan taraf olmak

19 Ekim 2016
A


Mustafa Çelik İletişim: [email protected]

Haklıdan yana olmak, güçlüden yana olanı mahkûm etmektir. Haklı olandan taraf olmak, bertaraf olmaktan kurtulmaktır. Doğruyu haklının değil güçlünün ve gücün yanında aramaya, haklı ve haklının yanında olmaya değil, gücün ve güçlünün yanında olmaya başlayınca, bunu tercih eden insan dönekleşir ve “Arsız güçlü olunca, haklı suçlu olurmuş...” Atasözü hayat bulur! Ve hayat zorlaşır, yaşam anlamsızlaşır ve ağırlaşır. Güçlüden yana olanlar dalkavuklaşır.

“Haklıdan yana değil, güçlüden yana olanlar korkak ve kaypak olurlar. Güç merkezi değiştikçe dönerler; fırıldak olurlar...” 

Müslüman’ın adaleti; kininden değil, dininden gelir. Adaletsizliği yaşam tarzına dönüştürenler, dini bırakıp kine tutunanlardır. Rabbimiz kine değil, dine bağlı kalmamızı bizden istiyor:

“Ey iman edenler! Allah için adaleti gözeten şahitler olun. Bir topluluğa olan kininiz sizi adaletsizliğe sevketmesin. Adaletli davranın. Zira bu, takvaya daha yakındır.” (Maide Sûresi/8) 

“Ey iman edenler! Kendinizin, ana-babanızın ve yakınlarınızın aleyhine bile olsa Allah için şahitlik ederek adaleti gözeten kişiler olun.” (Nisa Sûresi/135)

Dikkat edilirse adalet dindendir, dinin değişmez evrensel ilkelerindendir. Göz gördüğüyle, gönül sevdiğiyle kalır. Hasret kalmışız, yüreği güzel insanlara. Hasret kalmışız bir kavme olan kininden dolayı asla adaletten ayrılmayanlara. Kini dinden üstün tutanlar, kaba kuvvete tapanlardır.

Hak ve adalet yerine kaba kuvvetin, kabadayılığın egemen olduğu bir dünyanın sakinleriz. Bilindiği gibi, Sovyetler Birliği dağılmadan dünyanın iki süper gücü vardı. Bunlar iki kabadayıyı temsil ediyorlardı. Birinin şerrine karşı öteki koz olarak kullanılabiliyordu. Böylece birbirlerine karşı caydırıcı rol oynuyorlardı. Şimdi ise tek kabadayı küresel katil A.B.D kaldı. Karşısına tekrar ikinci bir rakip çıkmaması için, doğan bütün erkek çocukları öldürten Firavun gibi ortalığa dehşet saçmaktadır. A.B.D.’nin savunma stratejisinin esaslarından bazıları şunlardır:

1- A.B.D. elde edilen süper güç statükosunu sürdürmeli ve kendine rakip olabilecek güçlerin ortaya çıkmasına imkân tanımamalıdır.

2- A.B.D. askeri gücü; devlet veya devletler grubunun karşı koyamayacağı düzey ve yetenekte muhafaza edilmelidir.

3- Uluslararası düzen ve istikrar, Washington tarafından garanti edilmelidir. Bunun için gerektiğinde tek başına askeri müdahalelerde bulunabilmelidir.

Dünyayı bir süper market haline getirip tek elden idare etmek, küresel firavun Amerika’nın en büyük emelidir. Ortadoğu’da A.B.D.’nin taşeronu durumundaki İsrail’in masum Filistin halkına karşı işlediği cinayetler insaflı Yahudileri bile isyan noktasına getirmiştir. İsrail’in eski eğitim bakanlarından Shulamit Aloni şu itirafta bulunmaktadır: “Kendimizi barbarlara, 3-5 insanı rehineye, her bir köyü ve kasabayı tutsak kampına çevirdik.” Çağımızın büyük fikir ve gönül adamı Muhammed İkbal bu insafsız güçlerin ve batı emperyalizminin bu zalim temsilcilerini bakın nasıl tasvir ediyor: “Kefen hırsızlarından ne beklenir? Onun makinası döndükçe ölümler saçar. Bir milleti başka bir millete saldırtır. Bu, tohumu eker, mahsulü ise o alır. Zayıfların elinden ekmeğini kapmak onun felsefesidir, Onun tuzağının halkasına düşeliden beri felekten bir an bile huzur görmedin. O kuzu postuna bürünmüş bir kurttur. Pusuda kuzu bekler.” İnsan insanın kurdudur felsefesini benimseyen batı toplumunun bu kurt karakterini Hz. İsa asırlarca önce keşfetmiş ve on iki havarisini gönderirken onlara şöyle demişti: “İşte sizi kurtların arasına koyunlar gibi gönderiyorum.” (Malta 10/16)

Batı felsefesi kuvveti kutsadı. Kuvveti ilah edinip bizzat kuvvetin önünde secde etti. Bu kuvveti temsil eden ise para ve silah oldu. Bir batılı mühtedinin dediği gibi “Banka mabed, para ilâh” oldu. Kuvvet hak ve adaletin yerini aldı. Pascal’ın dediği gibi: “Hakkın hakkını veremeyenler,  kuvveti hak olarak kabul etmek zorunda kaldılar.”

Ölümü pahasına haklı olanı bırakıp kuvvetli olandan taraf olmayana yenilirsiniz ama asla onu yenemezsiniz. Haklı olandan taraf olmak, doğru yolda olmaktır. Doğru yolda olanın yükü ağır olur. Haklı olandan taraf olmayanın yanında adalet olmaz. Adaletli olanın yanında haksız olan güçlü de olsa taraftar bulmaz. Bu dünyada bertaraf olmamak için haklı olandan taraf olmak şarttır. Haklı olandan taraf olmayanların bertaraf olması da muhakkaktır.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23