• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mustafa Çelik
Mustafa Çelik
TÜM YAZILARI

“İdarede hilafet, hukukta şeriat” Müslümanların müşterek hasretidir (1)

23 Kasım 2016
A


Mustafa Çelik İletişim: [email protected]

Yeryüzünde Müslümanları inandıkları İslâm dini ile idare etmek kadar hiçbir şey Müslümanları mutlu etmez. Mü’min bir insan için hayatta en büyük mutluluk İslâm dini ile idare olunmaktır. İslâm dini ile idare olunmanın alâmeti de; idarede hilafet, hukukta şeraittir. Türkiye’de içinde “Şeriat”, “Hilafet”, “Halife” geçen her cümle, büyük İslam ailesinin kayıp çocuklarının acısını yüreğinde hisseden her Müslüman’ı heyecanlandırırken, Müslümanların çocuklarını Yahudileştirmeye ve Hıristiyanlaştırmaya çalışan sahte ilah taslaklarını ve onların Bel’amlarını da korkutmaktadır.

Müslüman olarak hilafeti inkâr etmek nâmümkündür. Çünkü hilafeti inkâr etmek, güneşi inkâr etmek gibidir. Hilafetin dostları da, düşmanları da hilafetin gerekliliğini itiraf etmişlerdir. Mustafa Kemal’in 18 Aralık 1922 İzmit nutkunda şu cümleler yer alır: “Makam-ı hilafet yalnızca Türk’e değil İslâm âlemine aittir. İslâm âlemi el-yevm esaret halinde bulunduğu için hilafet meselesini hal ve tesbit edecek seviyeye ulaşana dek Türkiye Büyük Millet Meclisi makam-ı hilafeti bir ümit noktası olarak muhafaza edecektir.” Bu yargıları, o dönemde Mustafa Kemal Paşa’nın irat ettiği, “Balıkesir Hutbesi” diye ünlenen Paşa Camii hutbesi de doğrulamaktadır. Bu hutbe içerisinde “Kanun-i Esâsî, cümlenizce malumdur ki Kur’an-ı Azîmüşşan’daki nusustur (“husus” değil)” (Anayasa, hepiniz biliyorsunuz ki, şanı yüce Kur’an’da yazılı olanlardır) türü, hakikati ifade eden cümleler yer almaktadır. Kazım Karabekir Paşa, 1 Kasım Nutku’ndaki şu cümlelere de dikkat çekiyor: “Bundan sonra Makâm-ı Hilafet’in dahi Türkiye devleti için ve bütün âlem-i İslâm için ne kadar feyizkâr olacağını da istikbal bütün vuzuhuyla gösterecektir (“İnşallah!” sesleri).” Mustafa Kemal’in 18 Aralık 1922 tarihli İzmit nutku da gösteriyor ki, yasal olarak TBMM şu anda “halife” yerine kaimdir ve hilafet “ilga” değil “idmac” edilmiştir. TBMM “hilafet”in bir tür “yed-i emini”, yani “bekçisi” olmuştur ve sahibine iade edinceye kadar da olmaya devam edecektir. Hilafet arızi değil, asli bir müessesedir. Hilafetin yerine ve önüne geçirilen bütün müesseseler arızi ve geçicidirler. Dolayısıyla günümüzde TBMM üyeleri Şeytan Amerika’nın kokuşmuş Başkanlık sistemini tartışacaklarına, Rasûlüllah (sav)’in ümmetine tavsiye ve emrettiği hilafeti konuşmalıdırlar. Kendi hayatlarını ve bu ülkenin hayatını katbekat kazaya uğratmak istemiyorlarsa, behemehâl hilafetin yeniden inşasını ve ihyasını gündem edinmelidirler. Gerek Türkiye’nin ve gerekse İslâm âleminin sulhu salahı, maslahatı el- Hilafetü’r-Raşide’de mündemiçtir. İrbâd İbni Sariye radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: 

“...Gerçek şu ki, sizden, benden sonra yaşayacak olanlar, pek çok ihtilaf görecektir. Binaenaleyh siz benim sünnetime ve Raşid Halifelerin/doğru yola iletilmiş raşid halifelerin sünnetine, azı dişlerinizle ısırırcasına sımsıkı sarılın. Uydurulmuş işlerden sakının. Çünkü her uyduruk iş, bid’at; her bid’at da sapıklık sebebidir.” (Sünen-i Ebu Davûd, Sünnet: 5; Sünen-i Tirmizî, İlim: 16, Sünen-i İbn-i Mace, Mukaddime: 6, Sünen-i Darimî, Mukaddime: 16, Ahmed b. Hanbel, Müsned, C: 4, Sh: 126-127; İbn-i Hıbbân, Sahih, 1/ 166-167)

Hilafeti kaybettiğimiz günden bu yana ulus devletçiklere bölündük, ümmet yerine kavmiyetçilikle övündük. M. Akif Ersoy (Rh.a.)’ın ifadesiyle İslâm ümmetini “temelinden yıkacak zelzele kavmiyettir. Bunu bir lahza unutmak ebedî haybettir.” (Safahat, Sh: 163) Günümüzde cihan devletinden ulus devlete geçişin suçu ve suçlusu aranıyor: Hilafeti kaldırıp ümmeti bozan. İşte bu cinayetin adı Lozan!

İdare’de Hilafet ile Hukuk’ta şeriat ikizdirler. Bu ikisinden biri olmadan ötekisi olmaz. İkisi de Allah’a ve Rasûlüne imanın muktezasındandırlar. Allah’ın hükmüne ve hâkimiyetine dayanan, ümmetin rızasını esas alan hilafet; bir şahıs değil, bir nizamın adıdır. Sahâbe-i Kiram, idare hususunda hilafet nizamında ittifak etmiştir. Hilafet nizamının rükünlerini; Allah’ın hükmüne ve hâkimiyetine, emir ve nehyilerine bağlı olarak emanetlerin ehline verilmesi, liyakatin esas alınması, insanlar arasında tavizsiz olarak Allah’ın inzal ettiği hükümlerle hükmedilmesi, işlerin istişare ile yürütülmesi, adaletin ve emniyetin sağlanması ve insanların ortak ihtiyaçlarının karşılanması şeklinde özetlemek mümkündür. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23