• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mustafa Çelik
Mustafa Çelik
TÜM YAZILARI

“İdarede hilafet, hukukta şeriat” Müslümanların müşterek hasretidir (2)

30 Kasım 2016
A


Mustafa Çelik İletişim: [email protected]

Hilafet fıtri bir nizamdır. Hilafeti en iyi anlayanlar, fıtratı bozulmamış olanlardır. Lozan hezimetinden sonra hilafeti ilga edenler, kendi fıtratlarına ihanet edenlerdir. Fıkıh kitaplarımızda der ki, “bir halife öldüğü zaman diğer halifenin aynı gün seçilmesi lazım.” Bu hükme rağmen Moğol İstilasının olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Moğol İstilasında Ümmet üç yıl halifesiz kalmıştı. Yani 1268-1271 yılları arasında Hilafet Merkezi dağıtılmıştı ve 3 yıl halifesiz yaşamışlardı. Şimdi dünya üzerinde Müslümanların halifesiz geçirdiği dönem 90 sene oldu. Müslümanları Halifesiz bırakanlar, hilafete giden yolu tıkayanlar, Müslümanları Mankurtlaştıranlardır. Yani Müslümanları dinlerine, imanlarına, değerlerine, din kardeşlerine karşı yabancı hale getirenlerdir.

Hilafet katillerinde merhamet olmaz. “Biz tek ümmetiz” diyen Müslümanlar Hilafetsiz ve halifesiz kalmaz.

Halifesiz kalmış Müslümanın hayatı farksızdır kara taştan. Hilafet olsun ki Müslüman Müslümanlığını yaşasın yeni baştan!

İslâm Şeriatı “Kitap, Sünnet, İcma ve Kıyas” denen aslî deliller ile beraber “Sahabe Kavli, Örf, Maslahat, Zerayi, İstihsan, İstishab” gibi ferî delillere dayanır. Bunların yanında kadıların verdikleri mahkeme kararları, yani içtihatları ve müftilerin fetvaları da şeriatın ferî delillerini teşkil ederler. “Kitap ve Sünnet” vahye istinat eder; bu iki temel delil dışındaki bütün aslî ve ferî deliller akılla bilinir. M. Hamdi Yazır (Rh.a.) der ki: “Akıl; hem dinin ve hem dünyanın kutbudur. “ (Hak Dini Kur’ân Dili, C:2, Sh: 87, İst/1997) Bundan ötürüdür ki; akıl emniyeti, şeriatin temel maksadlarından birisi kabul edilmiştir. Şeriatsizlik, aynı zamanda akılsızlıktır. Şeriat, aklı metruk kılmayı değil, çalıştırmayı emreder. Bundan dolayı “Şeriat-ı İslâmiye” kıyamete kadar dinamiktir ve bütün insanların bütün ihtiyaçlarına kâfidir. İlâhî vahiy ferman-ı ilâhî olarak “Anayasa” ve “Kanun” olarak tamamlamıştır. İslâmiyet’te bulunup da kişinin aklının almadığı herhangi bir husus var ise o; kişinin aklının yetersizliğindendir. İslamiyet’te aklın ermediği şeyler çoktur. Fakat selim akla uymayan hiçbir şey yoktur. Akıl göz gibidir. İslâmiyet de ışık gibidir. Göz karanlıkta cisimleri göremez. Görmesi için ışık gerekir. Akıl da hakikati göremeyebilir. Görmesi için İslâm ışığı gerekir. Eğer İslâm, hak ile batılı bildirmeseydi, aklımızla bulmamız mümkün değildi. Akıl Şeriatullah’a tahkim ettirilir ama Şeriatullah akla tahkim ettirilemez. Şeriat; “halkın oyu” ile değil “Hakk’ın vahyi” ile belirlendiği için keyfiliğe tabi tutulamaz. Rabbimiz buyuruyor:

“Sonra da seni hayat hususunda bir şeriat üzerinde görevli kıldık. Sen ona uy, bilmeyenlerin heva ve heveslerine uyma.” (Casiye Sûresi/ 18)

Dikkat edilirse, şeriat; Allah’ın gönderdiği zamanlar ve mekânlar üstü hayat kanunlarının bütünüdür. Şeriatı inkâr etmek, Kur’ân’ı, Allah’ı inkâr ve reddetmek gibidir. İslam’ın amele yönelik esaslarını kapsayan şeriat hükümlerini fıkıh kaynakları üç ana bölümde ele alırlar. Bunlar, ibadetler, nikâh, alışveriş, miras gibi muâmelat ve suçlar, cezalarla ilgili hükümlerdir. Namaz, oruç, zekât, hac, kurban ve cihad gibi ibadetlerle ilgili, evlenme, boşanma, nafaka, velâyet, vekâlet, vesâyet, miras ve alışveriş gibi muamelata, işlenen suçlara yönelik kısas, recm, celde, hapis ve diyet gibi cezalara ait uygulamaya dönük meselelerdir ki aslî delil olan “Kitap” sadece bunların yapılmasını emreder. Sünnet uygulamasını gösterir. Zamana, şartlara ve kişilerin özel durumlarına göre uygulamadaki aksaklıklar ise içtihatlar, kıyas, icmâ, maslahat, zerayi, istishan ve ıstıshab gibi fer’î delillerle ulemanın içtihatları ve akıl ile belirlenir. Bu durum kıyamete kadar böyle devam eder.

Netice olarak mevcut firavuni düzenin taşlarını yerinden oynatmak anlamına geldiği için “Başkanlık Sistemi”nin tartışılması hafife alınamaz. Ama derde derman değildir. Dileğimiz Hilafete dönüş yolunda bir sancı olsun. Türkiye’de politikacılar ideolojik ezberlerini bozarlarsa Hilafetin nasıl bir nimet olduğunu anlarlar. Hilafet geleceğin tek nizamıdır. Bütün insanlık ona yönelecektir. Çünkü İslâm’ın emrettiği fıtri nizamın ta kendisidir. Türkiye’de Başkanlık Sistemi ve Anayasa tartışmaları hususunda bizim teklifimiz net ve açıktır: “İdare’de Hilafet, Hukuk’ta Şeriat”tir. Bu aynı zamanda bizim inancımızdır. Kur’ân’a rağmen, ahkâm-ı şeriat’a rağmen anayasa dedikleri Ebu Cehil’den kalma broşür. “Havada yıldızlar, dağda kar üşür. Dört mevsim ötede bir bahar üşür!”

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23